18 Haziran 2009 00:00

AVRUPA GERÇEĞİ

Almanya’da yaşayan göçmenleri ilgilendiren üç önemli veri önümüzde duruyor.Bunlardan ilki hükümet tarafından geçen hafta kabul edilen “Uyum Göstergesi”. Göstergeye göre, 15 milyondan fazla göçmen kökenli arasında işsizlik, yoksulluk ve eğitimsizlik çoğunluk Alman toplumuna nazaran iki kat yüksek.

Paylaş

Almanya’da yaşayan göçmenleri ilgilendiren üç önemli veri önümüzde duruyor.
Bunlardan ilki hükümet tarafından geçen hafta kabul edilen “Uyum Göstergesi”. Göstergeye göre, 15 milyondan fazla göçmen kökenli arasında işsizlik, yoksulluk ve eğitimsizlik çoğunluk Alman toplumuna nazaran iki kat yüksek. Başka bir değişle 2007 yılında Almanya genelinde işsizlik oranı yüzde 10.1 iken göçmenler arasında yüzde 20.2 imiş. Yine göçmenler arasındaki yoksulluk da genel ortalamanın iki katı. Verilere göre her dört göçmenden biri (yüzde 27) yoksulluk içerisinde yaşıyor. Ülke genelinde her 8 kişiden birisi (yüzde 13) yoksul.
Bunlar elbette daha ekonomik krizin ortaya çıkmadığı 2009 yılına dair veriler. Krizin etkisini göstermeye başladığı 2008 ve 2009 yıllarına dair yapılacak çalışmalarda, işsizlik ve yoksulluğun hem ülke çapında hem de göçmenler arasında daha fazla artış göstereceği açıktır.
İşsizlik ve yoksulluktaki bu “iki kat” serisi doğal olarak işlenen suç olaylarında da devam ediyor. Dolayısıyla bu “iki kat” meselesinin kendisi bile sosyal sorunlar ile suç olayları arasında doğru bir orantının olduğunu görmeye yeter de artar.
Benzer bir doğru orantı eğitimdeki başarısızlıkta yaşanıyor.
Göçmen çocukların yüzde 16’sı diploma almadan okuldan ayrılmak zorunda kalıyor. Bu durum Alman öğrencilerde üçte bir daha az. Eğitimde şans eşitsizliği ve ailelerin sosyal durumu, mevcut eğitim sistemi, göçmen çocukları olumsuz yönde çok daha fazla etkiliyor.
İkinci önemli veri vatandaşlığa geçişlerle ilgili.
Başbakan Angela Merkel başta olmak üzere hükümetin bütün yetkilileri sık sık göçmenlerin Alman toplumuna uyumunun yolunun Alman vatandaşlığına geçişte olduğunu ifade ederek, “Vatandaşlık uyumun anahtarıdır” diyorlar. Hatta Merkel, kısa bir süre önce Başbakanlık Dairesi’nde sembolik bir “Vatandaşlık töreni” de düzenleyerek, konuya ne kadar önem verdiğini dile getirdi. İşin gösteriş bölümü güzel.
Ama rakamlar ve icraatlar törenin gerçekten sembolik olduğunu ortaya koyuyor.
Federal İstatistik Dairesi tarafından geçen hafta açıklanan rakamlara göre 2008 yılında Alman vatandaşlığına geçen göçmenlerin oranı bir önceki yıla göre yüzde 16 azaldı.
Bu azalma aynı zamanda, iki Almanya’nın birleştiği 1989 yılından bu yana en düşük oran.
Başbakan ve bakanlar “Vatandaşlığa geçin” çağrısında bulunurken, vatandaşlığa geçişlerde “rekor düşüş” söz konusuysa, elbette burada suç göçmenlerin değil, vatandaşlığa geçişin önüne sürekli engeller çıkaran hükümet(ler)indir.
En büyük engel elbette, “Kendi geçimini sağlama”, yani işsiz ya da yoksul olmama şartıdır. Yukarıda, hükümetin hazırladığı göstergede göçmenler arasında işsizlik ve yoksulluğun iki kat yüksek olduğu belirtildiği halde, vatandaşlığa geçişin kendi geçimini sağlama şartına bağlanması elbette “İşsiz ve yoksul göçmenler Alman vatandaşı olmasın” demekten başta bir şey değildir.
Bu nedenle hükümet yetkililerinin vatandaşlığa geçişlerde yaşanan rekor düşüş konusunda sarf ettiği sözler timsah gözyaşları dökmekten başta bir şey değildir.
Bütün bunlara rağmen, Bertelsmann Vakfı tarafından hazırlanan ve bizim için üçüncü önemli veriyi oluşturan araştırma, göçmenlerin kendilerini Almanya’nın bir parçası olarak gördüğünü gösteriyor.
Araştırmaya göre göçmenlerin üçte ikisi (yüzde 69) Almanya’da yaşadığından memnun. Yarısından fazlası (yüzde 58) Alman toplumunun parçası olduğuna inanıyor. Sadece yüzde 5’lik bir bölüm aksi yönde düşünüyor.
Yine göçmenlerin yüzde 41’i Almanya ve geldikleri ülkeleri aynı derecede kendisine vatan olarak görüyor. Göçmenlerin dörtte üçe ise geldikleri ülkelerin değerlerini ve geleneklerini Almanya’da da sürdürmek istiyor.
Bütün bu verileri alt alta dizdiğimizde, yerli ve göçmen emekçilere işsizlik ve yoksulluğu dayatan, vatandaşlığa geçişlerin önüne sürekli engeller çıkaran hükümetlerin, göçmenlerin içinde yaşadıkları ülkeye uyum göstermeleri konusunda samimiyetsiz, göçmenlerin ise bütün engellere rağmen içinde yaşadıkları ülkenin parçası olmada ısrarlı olduğunu gösteriyor.
YÜCEL ÖZDEMİR
ÖNCEKİ HABER

BAŞBAKAN iŞÇiYE CiMRi

SONRAKİ HABER

Öğrenciler Almanya’yı silkeledi!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...