18 Haziran 2009 00:00

MERCEK

İran seçimleri üzerinden, İran’ın siyasal sistemine, yönetim şekli ve politikasına dair çok şey söylenebilir.

Paylaş

İran seçimleri üzerinden, İran’ın siyasal sistemine, yönetim şekli ve politikasına dair çok şey söylenebilir. İran’da “Molla rejimi”nin antidemokratik, şeriatçı hüküm ve “ilkeler”le destekli politik baskı sistemi yürürlüktedir. Halk; işçi sınıfı ve emekçiler, gençlik ve kadın kitleleri yoğun baskı altında tutulmakta, şiddet politikasıyla yönetilmektedir. İşçilerin (ve diğer emekçilerin) sınıfsal örgütlenmesi ve kendi adlarına politika yapmalarının, Kürtlerin ulusal haklarını özgürce kullanmalarının önü ‘bin çeşit engelle’ kesilmiştir. Dinin ve “şerri kurum”ların politik toplumsal sistem içinde ve yönetim politikasındaki rolü ve etkisi, gericiliği takviye etmekte, modern yaşam biçimlerine barikatı güçlendirmektedir. Bu ve toplumsal iktisadi öteki çok sayıda olgu, İran halkının demokratik siyasal özgürlüklere, demokratik bir siyasal sisteme ihtiyacını önemli ve güncel kılmaktadır.
Peki bu demokratik ihtiyaç; “Batı”nın emperyalist devletlerinin, onların tekelci ‘medya’sının, ve onlarla işbirliği içindeki Türkiye gibi ülkelerin gerici kesimlerinin İran seçimleri üzerinden sürdürdükleri İran ve yönetimi karşıtı propagandayı ve yürüttükleri baskı faaliyetini haklı kılar mı? İran’ın siyasal gericiliği, ABD’nin, AB üyesi emperyalist devletlerin, sözüm ona reformcu Musevi’yi destekleme adına sürdürdükleri ikiyüzlü ve kara propagandayı haklı çıkarabilir mi?
Bu propaganda güya demokrasi savunusunu esas almakta; “Tutucu Ahmedinecad”a karşı, “Medeni dünyaya el uzatan, Reformcu Mir Hüseyin Musevi”nin desteklenmesini, “Yeni bir modern yaşamın kapılarını açma” ve “Kadınlarla gençlerin özgürlüğü için” zorunlu göstermektedir! Amerikan yönetimi ve Bush çetesinin, “Irak’a demokrasi ve özgürlükleri getirmek ve kimyasal silah tehdidini ortadan kaldırmak için Saddam diktatörlüğü yıkılmalıdır” diyerek Irak’ın işgal ve imhasını “haklı ve zorunlu” gösterme politikası ve propagandasıyla büyük oranda benzerlik göstermektedir. ABD ve AB’nin devlet ve hükümet sözcüleriyle tekellerin sözcülüğünü yapan propaganda aygıtları, Musevi yanlılarının seçimlerde “Yeşil bayrak açarak kampanya yürütmeleri”nden hareketle, İran’da “Bir yeşil devrim gerçekleştirme”ye giriştiler. İran’ın bir Gürcistan olmadığını, Ukrayna’ya benzemediğini kuşkusuz biliyorlar. Ancak İran yönetiminin ‘Batılı’ emperyalistlere karşı “işlediği kusur” politikasındaki ısrarı; İran’ın zengin petrol yatakları, enerji ve öteki hammadde kaynaklarıyla ve bunların pazarlanması için sahip olduğu iletim hatları; bütün bunlardan da öte tüm Ortadoğu, Kafkasya ve Ön Asya üzerine rekabet ve pazar kavgasında “yerel bir güç” olarak söz sahibi olma isteğiyle yarattığı engel ve taşıdığı önem, İran’ın dize getirilmesini “gerektirmekte”dir! Orada bir Şakaşvili kuklası yaratma çabasına anlamını veren budur. Şah Rıza’nın oğlu “Rıza Pehlevi”, ta Amerika’dan seslenmektedir: “Gün gelmiştir, yardım edin yıkalım”!
Kendi çıkarları için direnen ve ‘diklenen’ İran teslim alınırsa, yol daha fazla açılacak, Rusya daha etkin biçimde ve yakın mesafeden “markaja alınacak”, Avrasya hegemonyası kavgasında daha büyük mesafeler kat edilecektir! “Yeni bir şah” yaratılabilirse, onun ve kumanda edeceği güçlerin şeriatçı mı, laik mi olduğu önem taşımayacaktır. Dini, laisizm adına istismar etmekten çekinmeyen burjuva yönetimlerle onların ikiyüzlü, riyakar ve kapitalist ideolog, iktisatçı, politikacı ve yazar güruhlarının “Tutucu Ahmedinecad”a ve yönetimine karşı savaşları, en önemli “aktör”ü ABD olan emperyalist politikaya bağlanmıştır. Politikalarına bağlanmayı kabullenen bir Ahmedinecat’a itirazları olmayacaktır. Önemli olan İran’ın dize gelmesi, “bölge gücü” iddiasıyla karşılarına dikilmemesidir.
Bu politikanın İran’ın halkının direnişine çarptığı bir gerçektir. İran’ın “dik başlılığı”nı sadece yönetim politikasına bağlamak doğru olmayacaktır. Emperyalist müdahalelere karşı güçlü bir halk öfkesi geleneğinin bulunması, İran’ın “kolay lokma olmaması” nın en önemli dayanağıdır. Bu etken ve özellikler “İranlı bir Sakaşvili” imkanını zorlaştırmakta/daraltmaktadır.
A. Cihan Soylu
ÖNCEKİ HABER

2 yılda ağır fatura

SONRAKİ HABER

Alevi Çalıştayı bilim insanlarıyla toplanıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...