22 Haziran 2009 00:00

YAŞAMA KÜLTÜRÜ

Bu hafta sonu on iki adadan gelmiş elli mimarla Muğla Mimarlar Odası üyeleri Muğla’da buluştular. Benden bir açış konuşması istemişlerdi.

Paylaş

Bu hafta sonu on iki adadan gelmiş elli mimarla Muğla Mimarlar Odası üyeleri Muğla’da buluştular. Benden bir açış konuşması istemişlerdi. Bu konuşmamı sizlerle de paylaşmak istedim:
Akdeniz kuzey yarımkürenin insan yaşamına en uygun yöresidir.
Bu iklim yaşama biçimini belirler.
Bir içdenizdir Akdeniz. Bazı dillerdeki adı da “orta deniz”dir bu nedenle.
Halikarnas Balıkçısı’na göre deniz olsa da “6. kıta”dır. İşte bu kıtanın bir bölümüdür Ege...
Ege’nin doğu kıyısında da bizler yaşıyoruz.
Denizin kıyısında oturanlar yazın Akdeniz sıcağından, neminden, daha serin, daha kuru, daha esintili, daha yükseklere, yaylalara göçerler. İtalya’da, İspanya’da, Yunanistan’da, Anadolu’da, bütün öteki ülkelerde de böyledir. Coğrafyasını seçmeyi bilen insanların, onun içinde bile, yaşama koşullarına, sağlığına en uygun yeri arama bilincidir bu.
Anadolu ile çevresindeki, hemen kıyısındaki adalarda hep ortak bir yaşam olmuştur. Örneğin Rodoslular, Marmaris’in hemen güneyindeki Amos’tan tarla kiralayıp ekip biçmişlerdir. Midillililer bugün Ayvalık’tan alış-veriş ederler. İnsan, insan içinde daha çok insan olduğuna göre Akdeniz insanı bu yolla daha insancıllaşır.
Homer de, Sappho da, Ovilius da, Alberti de, Nâzım da, Ritsos da bu iklimin ürünüdür. Homer Ege’nin ortak dilini kurar, savaşı lanetler. Sappho doğallıktır. Akdenizliliği sonuna dek yaşayan Alberti, Nâzım, Ritsos onların çocuklarıdır.
Akdeniz tepeleri çağı gelir papatyalarla yüklenir; çağı gelir dağ laleleri ile alacalanır. Arık kıyıları fesleğendir; güldür. Duvarlarından konsolos çiçekleri sarkar... Evleri adaçayı, kekik, sedir kokar. Kavlaktır, kavaktır avluları... Sokakları denize iner...
Akdeniz evleri birbirinin güneşini kesmez... Bahçesi, hayatı, odalarıyla, açık-yarı açık ya da yarı kapalı-kapalı dizgesinin dengesini kurar. Wiluşa’dan (Troya), Milevanna’dan, Apasa’dan beri kenti yaratmıştır Akdeniz tüm geçmişin birikimiyle.
Akdeniz insanı rakıdır, uzodur, araktır, pernodur, şaraptır... Coşkudur... Hem Diyonisos’tur hem de Apollon...
Çizdiğim coğrafyada bizler aynı yağmurda ıslanırız. Aynı güneşte terleriz. Aynı yelde üşürüz. Kırgınlıklarımızı Akdeniz’in yeline veriveririz. Çabuk unuturuz...
Her şeye karşın, sevdiğimiz yağmurlu hava gibi, hep umutluyuzdur. Umutsuz olamayız.
Yağmurdan sonra yırtılıveren bulutların arasından çıkıveren masmavi gökyüzü gibi...
Akdenizlilik Sarkozy gibilerinin anlayabileceği türden değildir.
Ama biz de bunun ayrımında olup, AB’nin arka bahçesi olacağımıza, kendine yetebilen kimliğimize, kişiliğimize bir gün önce kavuşmayı bilmeliyiz.
CENGİZ BEKTAŞ
ÖNCEKİ HABER

Servet: Ufak pürüzler kaldı

SONRAKİ HABER

çok güzel haberler bunlar -2-

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa