24 Haziran 2009 00:00
GERÇEK
Patron örgütleri, Kriz varsa çare de var kampanyasını, bazı sendikaların desteği ile sürdürmeye devam ediyorlar. Kampanyanın dördüncü ayağında patronlara seslenen TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu...
Patron örgütleri, Kriz varsa çare de var kampanyasını, bazı sendikaların desteği ile sürdürmeye devam ediyorlar. Kampanyanın dördüncü ayağında patronlara seslenen TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Gücüne inan! dedi.
Hisarcıklıoğlu, hükümetin aldığı önlemleri övdü ve krize önlem diye patronlara para aktarılmasına devam edilmesini istedi.
Hisarcıklıoğlu ve onun gibi sermaye örgütlerinin sözcülerine bakıldığında, her şey iyiye gitmektedir. Nitekim bu kesimden yükselen sesler; Krizi aşıyoruz, En kötü günler geride kalıyor, Tünelin ucunda ışık göründü biçimindedir. Ancak geçen hafta, Merkez Bankası başkanının, Evet, tünelin ucunda bir ışık görünüyor ama bunun karşıdan gelen arabanın ışığı olma ihtimali de var demesiyle, Ne oluyoruz; Merkez Bankası başkanı ne demek istiyor? tartışması da başlamıştı. Merkez Bankası başkanının bu uyarısına, önceki gün Dünya Bankası da rakamsal bir katkı yaptı ve 2009da Türkiyenin ekonomisinin küçülmesini yüzde 2den yüzde 5.5e çıkardı. (Aynı dönemde dünya ekonomisinin küçülmesinin yüzde 2.9 olacağı belirtildiğine göre, demek ki Türkiye, dünya geneline göre iki kat daha fazla küçülecek!)
Ve bu, Kriz varsa çare de var kampanyalarını öne çıkarıp şovlar düzenleyerek, halka; Sizin kriz sandığınız, aslında psikolojik bir yanlış algılamadır. Çıkın paranızı harcayın; paranız yoksa borç alın, kredi kartınız biraz daha şişsin, korkmayın! diyerek, aslında kendi ekonomi politikalarının halk düşmanı karakterini de saklamaya çalışıyorlar.
Türkiye yüzde 5.5 küçülecek derken, Dünya Bankasının bunu Türkiyeye düşmanlıktan yapmadığını, verilerin bunları gösterdiğini, Türkiyede ekonomiyi yakından izleyenler de açıkça belirtiyorlar. Tabii patronlar ve uşaklarının çıkardığı Hazine eve emekçi fonlarını yağmaya devam patırtısından seslerini duyurabildikleri ölçüde...
Merkez Bankası başkanı ve Dünya Bankasından gelen uyarıların anlamı nedir?
1) Türkiye, krizden en çok etkilenen ülkelerdendir ve olmaya devam edecektir.
2) Türkiyeyi yönetenler, sürekli patronları besleyerek krizin etkisini azaltacak ve bu yolla krizin aşılacağı biçimindeki politikaları, sadece krizi daha da derinleştirecektir.
3) Hükümet ve patronlar takımı halka yalan söylemektedir.
Oysa hükümetin, ekonomiyi düzlüğe çıkarma ve krizin yükünü halkın hissetmesini azaltma amaçlı olduğu iddiasıyla devreye soktuğu beş paketin beşinde de işçiye, emekçiye, esnaf ve zanaatkarlara hiçbir şey aktarılmamıştır.
Elde avuçta ne varsa kendilerine aktarılan patronların (ve hükümetlerinin) ekonomiyi getirdiği yer, dünyanın en kötü küçülmelerinden biridir. Türkiyenin önünde sadece Meksika vardır ve küçülme tahmini yüzde 5.9dur.
Demek ki, bu yolla ekonomiyi az çok düzeltmek olanaklı olamadığı gibi, ha bire patronlara para pompalayarak krizden bir çıkış da yoktur. Patronların, psikolojik saptırma kampanyaları ve hükümete alkış tutmaları, hortumların kendilerine bağlandığı ekonomik politikaların devamı içindir.
Emek örgütleri, sendikalar, işçi ve emekçi yığınları, artık bu yalanlara inanmamak; Hazine ve emekçi birikimlerinin, patronlara değil emekçilerin yaşamının düzeltilmesi ve krizin emekçileri daha çok ezmesinin önüne geçmek amacıyla kullanılmasında ısrar etmek durumundadırlar. Emekçi ailesinin korunması için gerekli ekonomik, sosyal, kültürel önlemlerin alınması talepleri, krizin yükünün azaltılmasının diğer yanını oluşturmaktadır.
Patronların keyfi işten atmalarının önlenmesi için işten çıkarmaların yasaklanması, esnek çalışmanın yasaklanması ve işyerlerinde giderek ağırlaşan, giderek açıkça işçiye zulme varan uygulamaların önlenmesi gibi talepler, artık hayati bir öneme sahip olmuştur.
Dünya Bankasından gelen, küçülmenin 5.1i bulacağı haberi kısaca; emek mücadelesinin, kendi taleplerini savunma çizgisine hızla yönelmesi için alarm gibidir. Aksi halde, krizin emekçiler üzerindeki faturası daha da ağırlaşacaktır.
İ. Sabri Durmaz