26 Haziran 2009 00:00
Eğitime kaynak yok, iş adamlarına var
GÜNÜN YAZILARI
Yaklaşık 13 milyon öğrencinin eğitim gördüğü 2008-2009 Eğitim ve Öğretim Yılı 15 gün önce sona erdi. Eğitimin önemli olduğu günümüzde herkesçe dile getirilmesine rağmen, eğitimdeki kangren olmuş sorunların çözümü için hiçbir somut adım atılmamaktadır.
Ben İzmir merkezde bir ilköğretim okulunda 2 yıldır kadrolu öğretmenlik görevi yapan, yeni bir öğretmen olarak, eğitimde gördüğüm eksikliklere ve çözüm yollarına değinmek istiyorum.
Okulların yaşadığı pek çok sorun var. Ancak öğrencileri, öğretmenleri, eğitimi en çok etkileyen sorunlar 4-5 başlık altında özetlenebilir; sınıfların kalabalık olması, okullara bakanlık tarafından kaynak aktarılmaması, sözleşmeli öğretmenlik uygulaması, ezberci (proje performans adı altında çok fazla ödev verilen) ders sistemi ve öğrencilere ders çalışmasam da olur dedirten sınıfta kalmama uygulaması.
Aslında bu söylediğimiz sorunların tek bir çözümü var; bu da devlet tarafından eğitime ayrılan paranın artırılması. Milli Eğitim Bakanlığının bu parasal sorunlar karşısında sığındığı tek gerekçe var: Kaynak yok!
Eğitim için kaynak olmadığı bizlere söylenen koca bir yalan. İş adamlarının batmak üzere olan fabrikalarına, IMFye, silahlanmaya kaynak bulan devlet, konu eğitim olduğunda Kaynak yok mazeretine sığınıyor.
Çağdaş eğitimde öğretmenin öğrencilere verimli ders anlatması için sınıfların 15 kişiyi geçmemesi gerekiyor. Okullarımıza baktığımızda ise sınıf mevcutları 30 kişiden başlayıp 70 kişiye kadar değişiyor. Durum buyken on binlerce atanamayan öğretmen işsizler ordusunun neferi olarak hayata atılıyor.
Bize verilen seminerlerde bu konuyu sorduğumuzda, söylenen şu oldu: Önümüzde 5-6 yıl içinde okuyan nüfus sayısı azalacak, otomatikman okullardaki öğrenci sayısı da azalacak, bu yüzden öğretmen almıyoruz; yeni okullar, ek binalar, derslikler yaptırmıyoruz. Nasıl olsa ileride sınıflardaki öğrenci sayısı da azalacak, yani bu şu demek oluyor; eğitimin verilip verilmediği bizi ilgilendirmez.
AKPnin 7 senelik iktidarı döneminde eğitimde somut olarak atılan tek bir adım oldu, o da; kitapların ücretsiz dağıtılması. Eğitim içler acısı durumdayken bu uygulama insanları kandırmaya yetti de arttı. Aslında kitapların bedava verildiği de yok. Büyük ihalelerle kendi yandaşları olan basımevlerine basım işini veriyorlar, kitapları bastırıyorlar. Yandaş basımevlerine ayrılan bu para da yoksul halkımızın vergileriyle ödeniyor.
Son olarak söylenebilecek tek şey var. Gerçekten eşit, gerçekten parasız ve gerçekten bilimsel eğitim verilmesi gereklidir. Bu bir haktır. Ancak görünen o ki bu hak, istenmediği ve bunun için mücadele edilmediği müddetçe biz yurttaşlara verilmeyecektir.
Devrim Er (İzmir)
Evrensel'i Takip Et