26 Haziran 2009 00:00
GERÇEK
Evrensel, Şişecamla Kristal-İş arasında, krizin etkisini azaltmak amaçlı olarak yapılan anlaşma konusunda; bu anlaşmada işçilerin dört gün çalışıp üç gün ücretsiz izne çıkarılmasından hareketle, bunun işçilerin aleyhine olduğunu savunan haberler yaptı.
Evrensel, Şişecamla Kristal-İş arasında, krizin etkisini azaltmak amaçlı olarak yapılan anlaşma konusunda; bu anlaşmada işçilerin dört gün çalışıp üç gün ücretsiz izne çıkarılmasından hareketle, bunun işçilerin aleyhine olduğunu savunan haberler yaptı.
Kristal-İş Sendikasının yöneticileri, bu haberleri doğru bulmuyorlar. Daha doğrusu haberde yazılanlar doğru olsa bile, bunların işçilerin aleyhine olmadığını belirtip, Bizi Türk Metal gibi göstermişsiniz. Biz ücretleri düşürmedik ama işçi çalışmadığı günler için para almayacak (ücretsiz izin uygulaması) diyorlar. Sonuçta Kristal-İşin yöneticileri, sanki Evrenselin bu olayı vesile ederek Kristal-İşi yıprattığını öne sürüyorlar.
Öncelikle şunu belirtilim ki; Evrenselin, hele de şu krizin baskısının sendikaların boğazını sıktığı bir dönemde, sendikacılarla karşı karşıya gelmek ya da sendikaları ve sendikacıları yıpratmak istemesi, isteyeceği en son şey bile değildir. Burada asıl olan, patronların krizin yükünü işçilerin sırtına yıkma girişimlerine karşı, gerçeklerin ortaya çıkarılmasıdır ve sendikaları, bu politikaya alet olmamaları için uyarmaktır.
Burada doğru olmayan; Şişecam gibi bir kurumda, kârlılığın yüksek ve her yıl şu ya da bu konuda değerlendirmede üst sıraları bırakmayan bir işletmenin, birkaç fırını kapatmak zorunda kaldı diye bundan doğacak zararı kendi kârlarının bir bölümünden karşılamak yerine işçilerin sırtına yıkması; sendikanın da bu girişime, işletmenin ayakta tutulması gayreti adına (sanki sendika bunu kabul etmezse işletme batacakmış gibi) destek vermesidir.
Evet, bugün çeşitli sektörlerde ve firmalarda; krizin yükü türlü yollarla işçilerin üstüne yıkılmaktadır. Türk Metalin yaptığı gibi sanayinin en lokomotif sektöründe bile ücret indirimleri ve ücretsiz izinlerle bu yük işçilerin sırtına yıkılırken, tekstil gıda gibi sektörlerde, örgütsüz işyerlerinde ise aylarca çalıştırdığı işçinin parasını ödememek; Kriz var, bir gün para olursa öderiz. İstemeyen çıkıp gitsin ya da fazla mesai diye çalıştırıp karşılığını ödememek gibi vahşi, kölelik yöntemlerini dayatma da giderek yaygınlaşmaktadır. Ama bunların var olması, Şişecamda olanları mazur göstermez, göstermemeli de. Çünkü Şişecam, Türkiyenin en köklü ve eski sanayi komplekslerinin en başındaki işletme olduğu gibi işçisi de mücadele deneyimi ileri düzeyde olan bir işçidir. Onun içindir ki, başka yerlerde krizin yükünün işçiye yıkılmasının kabul edilmiş olması, Şişecamda da edileceği anlamına gelmez. Elbette burada bir niyet ya da sendika yöneticilerinin iyilik ya da kötülükleri değildir tartışılan. Sendikanın kriz karşısında, işletmeyi ve sadece kendi üyelerinin çıkarını gözetmeyi aşmayan (sorumluluklarını olduğu kadar, gücünü de sadece üyelerinden ibaret sayan) bir platformda kalması, firmanın ayakta kalması için uğraşır duruma düşmesi, sonuçta da krizin yükünü kabul etmiş olarak masadan kalkılmasına yol açmaktadır.
Bizim eleştirdiğimiz ve Kristal-İşin uzlaşmasındaki yan da budur. Ve daha da kötüsü, Kristal-İşin bu tutumu başka işyerleri için de örnek olabilir.
Burada sorun, krizin verdiği zararı işçi mi ödeyecektir, yoksa bugüne kadar devasa kârlar yapan patronlar kârlarından mı bu zararı karşılayacaktır? Biz, bugün patronların bu zararı kendilerinin ödeyebileceğini, bunun için kaynağa sahip olduklarını (hele de Şişecamın), bu büyük kârların bir bölümünü krizin yükünü hafifletmek için harcamaları gerektiğini savunuyoruz. Ancak büyük işletmeler ellerini ceplerine atmıyorlar ve ilk kriz etkisinde, işçileri iş bırakmaya, ücretsiz izne çıkmaya ya da başka türden fedakarlıklara zorluyorlar. Örneğin bugüne kadar, dünyadaki en büyük küçülmeyi yaşayan Türkiyede, hiçbir ciddi işletmenin batmamış olması ilginç değil midir?
Kristal-İş yöneticileri; Evrensel neden böyle haber yapıyor? yerine, Neden biz böyle bir uzlaşma yaptık?, Başka bir yolu var mıydı? diye düşünüp bu sorunun yanıtını aramalıdırlar!
İ. Sabri Durmaz