29 Haziran 2009 00:00
YAŞAMA KÜLTÜRÜ
Durumdan ödev çıkarmak diye bir söz var...Benimkisi işte o, son aylarda...Koşturuyorum biliyorsunuz... Artsız arasız...
Durumdan ödev çıkarmak diye bir söz var...
Benimkisi işte o, son aylarda...
Koşturuyorum biliyorsunuz... Artsız arasız...
Genç mimarlara bir şeyler aktardığımı sanıyorum...
Durum hemen her yerde benzer...
Üniversiteler toplumdan kilometrelerce uzakta...
Bunu daha önce de konu edinmiştim... Kampus mampüs diyerek üniversitenin kentin dışına atılması, toplumumuza atılmış en büyük kazıktır.
Üniversite, gelecek toplumun kurgusunun ön araştırmasını yapacak, bugünün toplumuna önerilerde bulunacak...
Bunca uzaktan, damdan düşmeden, olayların içinde olmadan nasıl yapacak bunu?
Son yıllarda, bırakın kentten kilometrelerce uzaklığı, ondan daha önemlisi, eğitimin, uygulama alanından da kopukluğu yaşıyoruz. Uygulama alanıyla eğitim alanının bu denli kopukluğu bizi nerelere götürür, götürüyor bilseniz...
Dilimiz bile başkalaşıyor...
Dilleri var dilimize benzemez.
Bırakın geleceği, toplumumuzun bugünkü sorunlarından bile kopuluyor...
Bütün alanlarda böyle olduğunu söyleyebilirim...
Bu yazıyı Antalyada yazıyorum. Bugün erkenden geldim buraya... Bir toplantıya katıldım...
Konu Doğaya Uyumlu Mimarlık idi... En önemli sorunumuz, bu alanda da uygulama alanıyla eğitim alanını çakıştırabilmek... Kırk yıldır yazıyorum bunu... Yalnız yazmıyorum... Böyle bir uygulamanın içinde olmaya çalışıyorum. Deneyimliyorum... Edindiğim bilgileri paylaşıyorum, yaymaya uğraşıyorum.
Eğitim alanının uygulama alanıyla ilişkisini yeteri düzeyde kuramayınca, sorunlarımız biriktikçe birikiyor. Başka toplumların, bizimle ilişkisi olmayan ya da taban tabana zıt birikimlerini çeviri yoluyla bize aktarmak çözmüyor sorunlarımızı. Olmuyor işte... Eğitimini bitirmiş olan genç, uygulama alanına düşünce sudan çıkmış balık gibi oluyor. Çünkü gerçek sorunlarımıza göre bir eğitim almış olmuyor... Uygulama alanındakiler de bilgiyi ancak kendi deneyimleriyle edinebiliyorlar... Bu da herkesin, Amerikayı kendi başına bulmaya çalışması gibi bir şey...
Eğitim alanıyla uygulama alanını çakıştırmayı bilemediğimiz sürece geri kalmış bir ülke olacağız. Geçmişimizden de gerilere düşeceğiz.
Örneğin geçmişimizde mimarlığımız doğaya daha uyumluydu... Oysa şimdi pek çok yönüyle değil... Teknoloji cambazlığını, görmemişliği, beğenisizliği çağdaşlık, mimarlık sanıyoruz bugün... Oysa neredeyse eskil çağdan beri insan özekli, insancıl oylumlar yaratmaktır mimarlık...
Bugün oralara ulaşmak için canımız çıkarcasına çalışmak zorundayız. İnanın çok zor... Hele bunu yaymaya çalışmak daha da zor...
CENGİZ BEKTAŞ