29 Haziran 2009 00:00

‘Sadece mahkeme değil yeni bir kimlik kazandık’

Ambarlı limanında çalışan Marport işçilerinin sendikaya üye olmalarının üzerinden bir yıl geçti. Sendikaya üye olmalarıyla, işten atılmaları bir oldu. Üzerinden geçen bir yıl onların hayatında önemli değişiklikler yarattı.

Paylaş

Ambarlı limanında çalışan Marport işçilerinin sendikaya üye olmalarının üzerinden bir yıl geçti. Sendikaya üye olmalarıyla, işten atılmaları bir oldu. Üzerinden geçen bir yıl onların hayatında önemli değişiklikler yarattı.
Tam bir yıl sonra yargı onların haksız yere işten atıldığına hükmetti ve dava sonuçlandı. Şimdi yeni bir süreç duruyor önlerinde... İşveren işe almaz ve tazminatlarını verirse yeni bir kavga başlayacak onlar için. Çünkü yargı onları haklı buldu ve işe iade kararı verdi, onlar da karar doğrultusunda adım atılmasını bekliyor. Onlar bu mücadelenin sonunda işe dönmeyi ve çalışmayı bekliyorlar.
Bir yıllık mücadeleleri onlara sadece yargı mücadelesi değil, önemli bir bilinç kazandırmış. Liman işçileri şimdi işçi kardeşlerinin mücadelelerini yakından takip ediyorlar... Dün tahmin edemeyecekleri, bilemedikleri devletin işçiler karşısındaki duruşunu bugün tahlil ediyorlar. Siyasal gündeme dair duyarlılıkları artmış durumda. Ara, sıra direnişleriyle ilgi gazetemizde yer bulan liman işçileriyle şimdi yeni kişilikleri üzerinden buluşuyoruz. Mücadele sürecinin yanı sıra, Kürt sorunu, Ergenekon meselesi, Ordu ve hükümet ilişkileri, kriz gibi memleketin gündemine dair ‘ağır’ konuları konuştuk. Sorular sorduk, hararetli cevaplar aldık. Netameli sorularda bazen büyük bir sessizlikle karşılaştık...
ÖĞRENEREK İLERLEME
Direniş derslerle dolu bir süreç olmuş liman işçileri için. Ambarlı liman işçileri sendikaya gelmeden önce, sendikalaşmanın çok kolay ve basit olacağını düşünmüşler: Nasıl olsa biz gidip imza atacağız ve kısa sürede iş yerine sendika girecek... Birkaç günde 700’e yakın işçinin 450-500’ü sendikaya üye olmuş. Sendikalaşma girişimleri duyulunca, baskılar, işten atmalar ve tehditler başlamış.
Kendileri için öğretici sürecin ilk çarpıcı derslerini bu baskılarla birlikte almışlar. İşçiler adeta neye uğradıklarına şaşırmışlar. “Biz ne yaptık..? Memlekete ihanet etmedik, sadece sendikalı olduk, neden bu kadar baskı ve şiddet gördük anlamadık”. Sonrasından işten atmalar ve yaklaşık iki-üç ay süren direniş. Şimdi sendika çalışması yürütseler başka davranacaklarını söylüyorlar: “Daha çok tecrübe kazandık, sendikal örgütlenmenin daha sıkı ve disiplin istediğini öğrendik. Yasaları tanıdık, kimden yana olduğunu öğrendik. Sendikalaşmanın sadece üye fişine imza atmak olmadığını gördük. Şimdi olsa yine örgütlenme içinde oluruz, fakat daha tecrübeli ve deney sahibi olarak işin içinde yer alırız. En kötü sendikanın sendikasızlıktan iyi olduğunu öğrendik. Dayanışmayı ve mücadele edenleri gördük.”
‘AİLELERİMİZLE DİRENMELİYDİK’
Türkiye’de çalışma hayatında bunca sorun varken, işçiler sendikalaşamıyorsa, bunun sebebinin sendikacılar olduğunu düşünüyor liman işçileri: Sendikalar ve sendikacılar işçileri yeterince sahiplenmiyorlar. Sen sendikaysan işçinin arkasından değil, önünde yürüyeceksin, öyle yapacaksın ki işçi arkandan gelsin ve seninle beraber yürüsün. Bir yıldır bizim davamız sürüyor, başka işçilerin davaları ve grevleri sürüyor, tüm sendikal camia bunlarla yeterince ilgilenmiyor ve dayanışma içinde olmuyor. Biz direnişimiz süresince diğer işçilerle birleşmeye ve dayanışma içinde olmaya çalıştık. Sendikalaşma mücadelesinde işçilerin daha deneyimli ve tecrübeli olmaları gerekiyor. Biz direniş süresince liman önünü çabuk terk ettik ve zaaf orada başladı. Örgütlenme süreci birden gelişti, daha dikkatli ve gizli bir örgütlenme yapmamız gerekirdi. İçimizde komite kurma ve dayanışmayı büyütme, ailelerimizi bu işe katmada yeterli bir çaba gösteremedik diye hayıflanıyorlar.
İŞÇİ KARDEŞLERİNİ YAKINDAN İZLİYORLAR
Artık mücadeleci sendika ile mücadele etmeyen sendikaları ayırt ettiklerini belirtiyorlar:
Mersin’de liman eylemi, Yörsan, Sinter işçilerinin mücadelesini yakından izledik. Hayat Televizyonu ve Evrensel gazetesinden takip ettik. İşçilerin ve sendikaların mücadelesi burada birleşti, kazanan oldu, mücadelesini kararlılıkta devam ettirenler var. Saydığımız yerlerde işçiler açısından daha direngen bir tutum var. İşçiler sahipleniliyor. Militan eylemler oldu, bunlar işçilerin ve sendikaların hanesine yazılıyor. Fakat bizleri üzen ve etkileyen yanlar olmuyor değil. Örneğin Türk-Metal sendikasının Ereğli’de işçilerin ücretlerini yüzde otuz beş düşürmesi... Yine İskenderun’da Çelik-İş sendikasının tutumu, Trakya’da cam işyerlerindeki gelişmeler... Lastik-İş sendikasının atılan işçilere sahip çıkmaması ve işçilerin, patron tarafından seçilerek işten atılması bizleri üzüyor. Sendikacılar adına bunların kabul edilemez olduğunu düşünüyoruz. Çünkü sendikalar işçilerin örgütleri, onların çıkarlarını korumak için varlar. Tersi olursa işçilerin sendikalara güveni kalmaz ve örgütlenmenin önünde engel oluştururlar. Bizce bu hatalardan geri dönmeleri gerekiyor.
Sendikaların ve konfederasyonların ayrı olmalarının bir anlamının olmadığını, sendikal hareketin zaten yeterince zayıf olduğu için birleşerek mücadele etmenin kaçınılmaz olduğunu söylüyorlar: “Niye ayrı duruyorlar, birleşmeleri gerekir ve tek bir sendika olmaları işçilere güç verir ve mücadeleyi güçlendirir...”


ERGENEKON İŞÇİLERİ BÖLÜYOR
“Ergenekon süreci bize bela oldu, tam direnişteydik hep yeni dalgalar geldi ve bizim direnişimiz gündeme yeterince giremedi. Artık Ergenekon’dan bir şey çıkmaz. Hükümet ne yaptığını bilmiyor” diyenlere AKP’ye yakınlık duyanlardan şu cevap geliyor “Ordu Ergenekon meselesinin çözülmesine engel oluyor.”
Hararetli bir tartışma sürüyor. Sendikal mücadele ve sorunları konusunda birleşen işçiler söz konusu Ergenekon olunca üçe bölünüyorlar. Ne Ordu’nun, Ne AKP’nin ABD’siz bir şey yapamayacağını söyleyenler, Ergenekon meselesinin AKP karşıtlarını susturmanın aracına dönüştüğünü düşünenler, demokrasiyi AKP’nin geliştireceğini, diğer güçlerin bu konuda engel olduğunu düşünenler var. Genelkurmayın, ‘paçavra kağıt’ dediği, ‘darbe belgesi’ olarak kamuoyu gündemine gelen belgeyi hatırlatan AKP yanlısı işçiler tartışmayı buradan sürdürüyor. “Ergenekon içinde hem darbeciler var, hem AKP karşıtları var, sapla, saman birbirine karışışmış durumda. buradan bir şey çıkmaz” diyenler ağırlıkta.
Seyit Aslan
ÖNCEKİ HABER

Fotoğraflar 1 Mayıs’ı anlatıyor...

SONRAKİ HABER

Fettullah Gülen’i siz yarattınız!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...