01 Temmuz 2009 00:00
YENİGÜN
Bundan böyle rejimin garantisi polis. Araştırmaya, tartışmaya, düşünmeye gerek yok!Hem de demokratik rejimin garantisi...
Bundan böyle rejimin garantisi polis. Araştırmaya, tartışmaya, düşünmeye gerek yok!
Hem de demokratik rejimin garantisi...
Evet, bundan sonra böyle. Halkın oyu ile seçildiğini gerine gerine söyleyen bir başbakandan iyi mi bileceğiz?..
Başbakan öyle söylüyor.
Rejimin garantisi polis!
Rejimin garantisi ilan edilen polisleri düşünsenize...
Kol kıran polisleri... İşkencehaneleri, karakolları, dur ihtarı bahanesiyle öldürülenleri... Gaz bombalarını...
Başbakana inanmayan Türkiyenin yakın tarihini bir film şeridi gibi gözünün önü getirsin.
Başbakan Türkiyede demokratik rejimin teminatı polistir diyor.
Başbakan bunu, polislere hitaben yaptığı bir konuşmada söylüyor.
Polislerin gözünün içine baka baka Türkiyede demokratik rejimin teminatı sensin diyor. Polis teşkilatına, Ne kadar büyük olduğunu bil, bilmiyorsan öğren ve ona göre hareket et! diyor.
Bundan sonra rejimin garantisi asker değil! Artık ordu sivilleşecek. Üstelik, askeri mahkemelerde değil, AKP Hükümetinin düzenlediği sivil mahkemelerde yargılanacak. Darbeler, muhtıralar, andıçlar falan da olmayacak.
Çünkü, bundan böyle Türkiyede demokratik rejimin teminatı polistir!
Bunu söyleyen Başbakan. Koca Başbakan yalan mı söyleyecek?
Üstelik sadece rejim de demiyor. Demokratik rejimin garantisi diyor.
Polis, yani silahlı bir devasa güç, demokratik rejimin teminatı olarak tayin ediliyor.
Böylece demokratik olduğu söylenen bir ülkede, rejimin teminatı polis olarak ilan edilmiş bulunuyor.
Bunu söyleyen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı. Üstelik ağzından demokratikleşme laflarını düşürmeyen bir zatı muhterem. Böylece Başbakanın ne kadar demokrat, kime demokratik, nereye kadar demokrat olduğunu; rejimin ne kadar demokrasi olduğunu bir sivilin, bir başbakanın kendi ağzından dinlemiş ve öğrenmiş oluyoruz.
Askerlerin sivil mahkemede yargılanmasını sağlayacak yasal düzenlemenin yapıldığı, bunun demokratikleşme için, sivilleşme için ne kadar önemli olduğunun döne döne anlatıldığı bir zamanda bunlar oluyor. Böylece CHP Genel Başkanı Baykala verip veriştiren Başbakanın ufkunu, fikrini ve zikrini öğrenmiş oluyoruz.
Böylece darbelere karşı olduğunu, askeri rejimi kabul etmediğini, askerlerin müdahale imkanlarını ortadan kaldıracağını söyleyen Başbakan, rejimi başka silahlı bir gücün, üstelik sicili hiç de temiz olmayan bir silahlı kurumun eline teslim ediyor.
Artık rejimin garantisi asker değil, polis!
Bilindiği üzere, kimilerine göre rejimin teminatı askerdir.
Şimdi böyle bir tartışma başlarsa hiç şaşmayız!
Baykal, Kuralları değiştiremezsiniz diye çıkışabilir!
İster misiniz Baykal ile Başbakan, bir televizyon programına çıkıp, rejimin teminatının hangi silahlı güç olduğu üzerine tartışmaya girsin?!
Baykala sorsan demokratik rejimin garantisi askerdir.
Başbakan Erdoğana sorsan polis...
Bunların ikisi de sivil. İkisi de halk iradesinden söz eden; seçimle işbaşına geldiğini, halkın iradesini önemsediğini söyleyen iki lider.
Biri hükümetin başı, Türkiyenin başbakanı. Diğeri sosyal demokrat bir ana muhalefet lideri.
Bu sivillerin bir bölümü darbeleri savunuyor. Darbenin kime karşı yapılmış olduğu ya da yapılacağına göre tutum alınıyor.
Sivillerin diğer bölümü, darbe mağduriyetinden yağlı ekmek olduğunu keşfetmiş olanlar.
Bunların sözünü ettiği rejim de demokratik oluyor.
Bunların demokratik rejimi de, aslı da astarı da bu işte!..
ENDER İMREK