EMEK GÜNLÜĞÜ

Sayın Başbakan görevini başarıyla yapıyor desek yalan olmaz. Çünkü kendisini öyle kaptırmış ki, ona göre kendisinin dışındakilerin hepsi yalan ve gerçeklerden uzak şeyler. Sadece onun söyledikleri gerçek ve doğru. Ne demişti Başbakan. Herkese adalet. Herkese refah. Yoksulluğun belini kıracağız. Yolsuzluk son bulacak. T.C. içerisinde yaşayan her kes eşit olacak. Demokrasi tam, işleyecek herkes hakkına düşeni tam olarak kullanacak. Kimse aç ve açıkta kalmayacak. Karakollar şeffaf olacak, işkence olmayacak.
Peki, bunların ne kadarı gerçekleşti dersek, Başbakan’ın söylediklerinin hepsinin fos çıktığını göreceğiz. Çünkü ne adalet oldu, ne yolsuzluk ve yoksulluk bitti. Vatandaşlar eşit olmadı, parası olanın borusunun öttüğü bir memleket haline geldik. İşkence devam etti, dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle adam öldürme yasallaştı. İnsanlar açlıklarını gidermek ve bir dilim kuru ekmek için çöpleri karıştırır oldu. Halktan toplanan paralar zenginlerin kasasına aktı. Refah denen şey, rafa kalktı, işsizlik patladı, rekor kırdı...
Bizimde rekorumuz olsun canım bundan ne çıkar diyenler olabilir, ancak böylesi rekordan milletin beli büküldü, anası ağladı, intiharlar başladı. Kriz patladı, dünya yerinden oynadı. Bizim Başbakanımız rahat. Kiriz bizi teğet geçer dedi. Kriz bizi teğet geçer dedikten sonra, işsizlik çığ gibi büyüdü, şirketler iflas etti, küçük esnaf battı, köylü perişan oldu. Başbakan direniyor, kriz bizi teğet geçecek. Başbakan’a inananların sayısı küçümsenmeyecek düzeyde. Kriz teğet geçsin diye yardıma koşanlar var. Sözleşmeler revize edildi, pazara çık kampanyaları örgütlendi, devam ediyor.
Bütün bunlar sürerken bir rekor daha kırdık. Savaş yıllarında bile görülmeyen küçülme ve daralma yaşandı. Dünyadaki küçülen ekonomiler arasında ilk üçe girmeyi başardık. Yılın ilk çeyreğinde ekonomi yüzde 13.8 küçüldü. Rakamlar açıklanırken, Başbakan ve devletin üst makamları çay ve kahve içmeye devam ediyorlardı. Akşam Başbakan ulusa sesleniş konuşmasında felaket tellallarına inanmayın diye açıklama yapıyor. Biz çocuklarımıza güzel bir gelecek bırakmak için çalışıyoruz, krizde en çabuk toparlanacak ekonomi bizim ekonomimiz diyerek bir kez daha görevini en iyi şekilde yapmaya devam ediyor.
Burjuva iktisatçıları akıl vermeye devam ediyor, patronlar istihdam paketinden sonra yeni kaynaklar istemeye ve talep etmeye devam ediyorlar. Televizyonlarda ve gazetelerde az çok helal süt emmiş olanlar, gerçekleri söylüyor. Böyle devam ederse 2010 felaket olacak. İşsizlik ve yoksulluk büyüyecek, istihdam daralacak, ekonomi küçülecek, fatura, işçilerin ve halkın sırtına yıkılacak diyerek uyarıyorlar.
Durum ve hal böyleyken sendikal alandaki gelişmeler, mücadele parçalı bulutlu seyrediyor. Türk-İş kamu TİS sürecinde kendi içine kapanmış, durumu kazasız ve belasız atlatmaya çalışıyor. Diplomatik ataklar sonuç vermiyor. Sorunu böyle çözmek mümkün görünmüyor. KESK toplu görüşme sürecine kendi başına hazırlanıyor. Kadro eylemleriyle sorunu çözmeye çalışıyor. Devlet kamu işçilerine ve kamu emekçilerine ne kadar ücret vereceğini bütçeye koymuş. Fazlası asla olmaz diyor. Bakan kamu işçilerine verirsek, kamu emekçileri ister diyerek son noktayı koyuyor. Rakamlar, yalanlar ve gerçekler masada duruyor. Sermaye ve onların hükümetleri seyirci kalmıyor, hamle üzerine hamle yapıyor. Son açıklanan ekonomideki küçülme rakamlarının ne anlama geldiğini ve nelerin yaşanacağının söylemek için kahin olmaya gerek yok. Tüm bu saldırıların karşısında tek yol vardır: Birleşmek ve mücadele etmek. Tersini, zaten söylemeye gerek yok, yaşadığımız sürecin devamının katmerleşerek süreceği anlamına gelir.
SEYİT ASLAN