03 Temmuz 2009 00:00
Çiçekin tahliyesi yargıyı tartışmaya açtı
Dursun Çiçekin tahliyesini yorumlayan demokratik kitle örgütü temsilcileri, kararın yargının bağımsızlığına ilişkin şüpheleri arttırdığını ifade ettiler.
Dursun Çiçekin tahliyesini yorumlayan demokratik kitle örgütü temsilcileri, kararın yargının bağımsızlığına ilişkin şüpheleri arttırdığını ifade ettiler.
İrtica ile Mücadele Eylem Planının altında imzası bulunan Albay Dursun Çiçekin tutuklandıktan 18 saat sonra, MGK toplantısının ardından salıverilmesi yargının bağımsızlığı tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Çiçekin tahliyesini gazetemize değerlendiren demokratik kitle örgütü temsilcileri, kararın yargı üstündeki şüpheleri arttırdığını ifade ettiler. Ayhan Bilgen, Genelkurmay Başkanının davada kendisini kefil gösteren bir tutum takındığına dikkat çekerken, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan da, Albay Çiçekin yargılanmasının eski DGMnin devamı olan özel yetkili Ağır Ceza Mahkemesinde sürdüğünün altını çizdi.
HALK İÇİN RİSKLİ BİR TABLO
Türkiye Barış Meclisi Sekreterya Üyesi Ayhan Bilgen, Dursun Çiçekin tahliyesinin hükümet ile ordu arasındaki yeni bir pazarlığın sonucu olabileceğine dikkat çekti. Anayasanın geçici 15. Maddesinin değiştirilmesinin önerildiği, yargı sisteminde gece yarısı yapılan bir düzenlemeyle askerlere yargı yolunun açıldığı bir süreç yaşandığına dikkat çeken Bilgen, Genelkurmay Başkanının düzenlediği basın toplantısı ile İrtica ile Mücadele Eylem Planı ile ilgili kendisini Kefil olarak gösterdiğini hatırlattı. Bilgen, Albay Çiçekin bu süreçte önce tutuklanıp, sonra salıverilmesi iki izlenim oluşturuyor. Birincisi, hükümet ile güvenlik bürokrasisi arasında başka bir pazarlık ve mücadelenin yürütüldüğü izlenimi. Diğer yandan gelişmeler, Afganistana askeri güç gönderilmesi konusunun Türkiye tarafından kabul edilmesine yönelik bir baskı oluşturulduğu izlenimi de doğuruyor diye konuştu. Bilgen, her iki durumda da toplumsal çıkarlar ve halk açısından riskli bir tabloyla karşı karşıya bulunulduğunu söyledi.
YARGI ÜSTÜNDEKİ ŞÜPHELER ARTTI
MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı Emrullah Beytar da, Albay Çiçekin salıverilmesinin yargının bağımsızlığı üstündeki şüphelerin artmasına yol açtığını söyledi. Çiçekin İrtica ile Mücadele Eylem Planı ve Ergenekon üyeliği nedeniyle tutuklandığını hatırlatan Beytar, Eğer savcının elinde yeterli bir belge var ve buna dayanarak tutuklama kararı alınmışsa, daha sonra bu belgeler görmezden gelinerek verilen tahliye kararı tamamen hukuksuzdur ve yargının ideolojik bir tutum aldığının göstergesidir dedi. Başka davalarda Terör örgütü üyeliği şüphesiyle tutuklananların çok güçlü argüman ve deliller olmadıkça tahliye edilmediğini belirten Beytar, Çiçekin salıverilmesinin yargının bağımsızlığı konusunda var olan şüphelerin artmasına yol açtığını söyledi. Beytar, geçmişte Milli Güvenlik Kurulu kararlarının yargıyı etkilediği dönemler olduğunu belirterek, son yaşanan olayda da benzer bir durumun söz konusu olabileceğine dikkat çekti.
MAHKEMELER ETKİ ALTINDA
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, tek kişinin kararıyla tutuklanan Dursun Çiçekin, heyetin kararı ile salıverilmesinin hukuken normal olduğunu, ancak asıl olarak DGMnin devamı olan özel yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinde hukukun üstünlüğünün nasıl sağlanabileceğinin sorgulanması gerektiğini belirtti. Türkiye yargı rejiminin Terör örgütü üyeliği iddiasını tutuklama için yeterli bir gerekçe olarak gördüğüne değinen Türkdoğan, öncelikle hukukun üstünlüğü ilkesine uygun bir sistemin olup olmadığının tartışılması gerektiğini söyledi. Çiçekin salıverilmesinin mahkemelerin değişik olaylardan etkilendiğini bir kez daha gösterdiğini belirten Türkdoğan, özellikle darbe teşebbüsü iddiasıyla yapılan yargılamalarda mahkemelerin etki altında kaldıklarını dile getirdi.
SADECE HUKUKLA AÇIKLANAMAZ
Avukat Kemal Aytaç da, hakimlerin kendilerine sunulan deliller ışığında bir tutuklama kararı verebildikleri gibi yapılan itirazları değerlendirip tahliye kararı da verebileceklerini belirtirken, Hukuksal olarak şeklen bir problem yok. Ama bu konunun bir tarafında asker, bir tarafında hükümet ortalıkta gezen belgeler olunca tabi hukuktan başka şeyler giriyor devreye diye konuştu. Dava dosyası gizli olduğu için somut değerlendirmeler yapmanın mümkün olmadığını dile getirerek şöyle devam etti: Tahliye gerekçelerini bilmiyoruz. Bu nedenle somut bir değerlendirme yapmamız mümkün değil hukuksal açıdan. Ama bu olayda esas olan hukuksal değil siyasi yandır. Son dönemde yaşanan gelişmeleri düşündüğümüz zaman olup biteni, bu tahliye kararını sadece hukukla izah etmek saflık olur. Ama şurası kesin ki bu son tahliye işinden dolayı toplumun kafasında soru işaretleri oluşacaktır. Hükümet bastırdı ama serbest bırakmak zorunda kaldılar, ya da asker yumruğunu masaya vurdu şeklinde değerlendirmeler olacaktır. Ben bu yaşananları iktidar sahiplerinin köşe kapma mücadelesi olarak görüyorum. Olup bitenlerde emekçilerin, halkın bir şey kazanamayacağı fikrindeyim. (Ankara/EVRENSEL)
Cem Gurbetoğlu