05 Temmuz 2009 00:00
Maksat Muhabbet
Bir zamanlar Orta Çağda Avrupada inançları yüzünden Engizisyonca yargılanıp yakılanlarla ilgili filmlere kitaplara bakıp, Bunca eleştirdiğimiz Osmanlının geçmişinde böyle bir suç yok, diye sevinirdim.
Tüten yangının kitapları
Bir zamanlar Orta Çağda Avrupada inançları yüzünden Engizisyonca yargılanıp yakılanlarla ilgili filmlere kitaplara bakıp, Bunca eleştirdiğimiz Osmanlının geçmişinde böyle bir suç yok, diye sevinirdim. Yanıldığımı 15. yüzyılla ilgili araştırmalara başlayınca anladım. Osmanlı tarih-çileri, Edirnenin ortasında yakılan Hurufileri de, göçebe yaşamları haydutluğa yol açtığı iddiasıyla Kızılcakocaoğulları adlı Türkmen obasının 400 delikanlısının Amasyada diri diri mağaraya kapatılıp dumanla boğulmalarını da ayrıntılarıyla kaydedi-yor.
II. Bayezide hançerle saldıran derviş hemen öldürüldüğünden kimliği belli değilken, Kalenderi olduğu iddiasının yol açtığı toplu Kalenderi kıyımları ayrı.
Ortaçağ neyse ne de, 20. Yüzyılın ortasında benzer olayları yaşamak açıklanır gibi değil.
15-16 Şubat 1975te o dönemin öğretmen sendikası TÖB-DER Malatya Şubesinin düzenlediği kapalı salon toplantısı sonradan Malatyalıların çoğunun sabahın erken saatlerinde Malatya dışından getirildiğini söylediği kişilerce basıldı. Saldırganların toplandığı yer şehrin ana caddesinin üzerindedir. 100 metre uzağında Merkez Polis Karakolu, 50 metre doğusunda toplum polisinin binası, 30 metre güneyinde Hükümet binası vardır. Saldırganlar Alevilerin iş yerlerine, gazete satış bayilerine, sinemalara ve vali konağına saldırırlar. Vali ve eşi dışarı çıkarak Biz de Müslümanız diye kelime-i şahadet getirerek kurtulurlar. İki gün süren saldırının bilançosu, 60 işyerinin tahrip edilmesi, yüzlerce insanın yaralanması, bir ölü ve yakılan Malatyadır.
Bu olaydan yaklaşık yirmi yıl sonra 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivasta Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli kuşatılıp yakıldı. Olaylarda aralarında Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Metin Altıok ve Hasret Gültekinin de bulunduğu 35 kişi yanarak, dumandan boğularak yaşamını yitirdi. Aralarında Aziz Nesinin de bulunduğu 51 kişi de olaylardan kendi olanaklarıyla, ağır yaralarla kurtuldu.
Bu kıyımdan kurtulanlar gövdelerinde ve ruhlarındaki yanıkları yazarak hafiflet-meye çalıştılar: Edebiyatçılar Derneği Sivas Kitabı, Lütfi Kaleli Sivas Katliamı ve Şeriat, Lütfiye Aydın Kül Tablet, Gri Gül; Zerrin Taşpınar Tavra, Anılarda, Berrin Taş Bir Kenti Ağlıyorum, Zeki Büyüktanır Madımak Çığlığı, Hikmet Çetinkaya Zambak Sana da Bulaştı Kan, Soner Doğan Sivas: 2 Temmuz 1993, Ahmet Koçak Onlar Işık Oldular, Aziz Nesin Sivas Acısı, Öner Yağcı Sivası Unutmak, Ali Yıldırım Ateşte Semaha Durmak, Refika Bezirci Yalnız Ben miyim Unutmayan, Hidayet Karakuş Şeytan Minareleri. Sivas için yazılan onlarca ezgi yanında Genco Erkalın belge-lerden yararlanarak yazıp yönettiği Sivas 93 adlı tiyatro oyunu da var. Oyunun müziğini Fazıl Say besteledi. Kemal Özer, Sivası kaybettiği arkadaşlarıyla yaşadı ve yaşattı: Temmuz İçin Yaralı Semah.
Edebiyatın Sivas belgesellerine Burhan Günelin Cumhuriyet Kitapları arasında yayımlanan romanı Ateş ve Kuğu katıldı. Bir yazarın Sivas sonrası yaşadıklarını kabus simgeleri eşliğinde anlatan roman, yalnız 1993ü değil günümüzü de tek cümleyle bile anlatmayı başarıyor: Ateşin içinde kuğular yüzüyordu.
Edebiyat sürekli sanık olsa da tanıklık görevini aksatmı-yor.
Sennur Sezer