06 Temmuz 2009 00:00

Tarımın çökertilmesinde sona doğru: ‘Tarım ve Gıda Bakanlığı Kanun Tasarısı Taslağı!’

İşbaşına geldiği günden beri çok uluslu şirketlerin, tarım tekellerinin çıkarları doğrultusunda, ülkemiz tarımının ve üretici köylüsünün aleyhine ...

Paylaş

İşbaşına geldiği günden beri çok uluslu şirketlerin, tarım tekellerinin çıkarları doğrultusunda, ülkemiz tarımının ve üretici köylüsünün aleyhine kararlar alıp, uygulamalar yapan AKP Hükümeti, hazırladığı Tarım ve Gıda Bakanlığı yasa tasarısı ile bu alana son darbeyi vurmayı planlamaktadır.
Son otuz yılda tarımsal alanda yapılan uygulamaları gözümüzün önüne getirdiğimizde, ülkemiz tarımının çökertilmesinin aşama aşama hayata geçirildiğine tanıklık etmekteyiz. Bütçeden tarıma ayrılan pay her yıl azaltılırken, cumhuriyetle yaşıt olan ve üretici köylüyü ve dolayısıyla ülkemiz tarımsal üretimini destekleyen, teknik bakımdan gelişmesi için çalışan kurumlar birer birer kapatıldı ya da küçültülerek işlevsiz hale getirildi. Türkiye Zirai Donatım Kurumu, Toprak Mahsulleri Ofisi, Tarım İşletmeleri Müdürlükleri, Et Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu, Tarım Kredi Kooperatifleri bu kurumlardan bazıları.
Yine bu dönem içerisinde çıkarılan yasa ve yönetmelikler (Şeker Yasası, Tütün Yasası, Tohumculuk Yasası vb.) sonucu ülkemiz tarımı tarihinin en sıkıntılı dönemini geçirmektedir. Geçmiş yıllarda tarımsal desteklemeler sınırlandırılmış ve girdi fiyatlarındaki (mazot, gübre, ilaç vb.) aşırı artışlar neticesi ülkemiz çiftçileri piyasanın acımasız kuralları altında zorluklarla baş başa bırakılmıştır. Bütün bunlara, son dönemde büyüyerek yıkıcı bir hale gelen kapitalist krizin tarım sektörüne etkisini ekleyince, önümüzdeki dönemin ülkemiz tarımı bakımından daha da sıkıntılı olacağını söylemeliyiz.
Yukarıda kısaca çerçevesini çizdiğimiz, tarımsal alana dair tablo için bugün yapılması gerekenler, tarımsal üretimin ve üretici köylünün desteklenmesi ve mevcut sorunlarından kurtulması için çaba sarf edilmesi olmalıdır. Ama ne yazık ki gündemde olan ‘Tarım ve Gıda Bakanlığı Kanun Tasarısı Taslağı’ bu yaklaşımdan tamamen uzaktır ve tersine, tarımsal üretime ve üreticiye adeta son darbeyi indirmeyi amaçlamaktadır.
1991 yılında yürürlüğe giren ‘Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararname’ ile gündemdeki taslak kıyaslandığında; yeni tasarının bakanlığın görevlerini ve amaçlarını daha da muğlaklaştırdığı görülmektedir. Ayrıca tasarıda, bakanlığın görevleri sıralanırken cümlelerin sonu ‘yapar, yaptırır’, ‘denetler, denetlenmesini sağlar’, ‘uygular, uygulanmasını sağlar’ gibi ifadelerle bitmektedir. Bu ifadelerden de anlaşılacağı gibi Tarım ve Gıda Bakanlığı tasarısı ile bakanlık, hizmet üreten bir kurum olmaktan çıkartılarak, hizmet satın alan bir kuruma dönüştürülmek istenmektedir. Zaten tasarıda, ‘Kamu hizmetinin gördürülmesi’ başlığı altındaki a bendinde; ‘Bu kanunda sayılan hizmetler, daha etkin ve verimli yerine getirilmek amacıyla hizmet satın alma yoluyla, gerçek ve tüzel kişilere gördürülebilir’ denmektedir.
Tasarıda diğer dikkat çeken bir yan da ‘Bakanın Görevleri’ kısmında yer almaktadır. Bakanın görevleri sıralanırken ‘performans ölçütleri belirler’ ifadesi kullanılmaktadır. Bu da bakanlığın gündemdeki yeni kamu personel rejimi yasası daha çıkmadan kendi iç hazırlığını yaptığını göstermektedir. Bu hazırlık muhtemelen diğer kamu kurumlarında da sessizce sürdürülmektedir. Böylece kurumda çalışan işçi ve emekçiler, performansa göre ücret alacaklardır.
Tasarıda ‘Bakanlık, görev ve hizmetin niteliğine, sosyal ve ekonomik şartlara ve nüfus durumuna göre illerde il müdürlüğü ve hizmetin niteliği ile ihtiyaçlar dikkate alınarak, ilçelerde ilçe müdürlüğü şeklinde bakanlar kurulu kararı ile taşra teşkilatı kurabilir, kaldırabilir ve değiştirebilir’ maddesi yer almaktadır. Bundan da anlaşılacağı gibi şu an tüm il merkezleri, ilçe merkezleri, hatta beldelere kadar yaygın olarak var olan taşra teşkilatlarının önemli bir kısmının kapatılması gündeme gelecektir. Ayrıca uzun yıllardan beri Tarım Bakanlığı’na bağlı bir kuruluş olarak faaliyet sürdüren ‘Tarım Reformu Genel Müdürlüğü’, yeni yasa tasarısıyla tamamen kapatılmak istenmektedir. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) uzun süredir aynı saldırının hedefinde olan başka bir kuruluş.
Tarım ve Gıda Bakanlığı tasarısı’nda ayrıca, emekliliğe hak kazananların kanunun yayımlandığı tarihten itibaren iki ay içinde emekli olmayı istemeleri halinde emeklilik ikramiyelerinin yüzde 30 fazlasıyla ödeneceği belirtilerek, emeklilik teşvik edilmektedir. Mevcut tasarı özü itibariyle kurumu işlevsiz hale getirirken, aynı zamanda küçültmeyi de hedeflemektedir. On yıllardır uygulanan politikalarla bunun temelleri zaten atılmıştı kuşkusuz; bakanlığın tarımsal üretimle, üretici köylüyle arasındaki bağ da çoktan kopmuştu, ancak yeni yasa tasarısıyla bu süreç sonlandırılmak istenmektedir.
Tarım ve Gıda Bakanlığı tasarısı yasalaşırsa, bakanlık büyük tarım tekellerinin çıkarları doğrultusunda aracı bir kurum olarak varlığını sürdürecektir. Uzun yıllardan beri güçlükle ayakta kalmaya çalışan on binlerce küçük ve orta üretici köylü, toprağından ve üretimden kopartılarak, işsizler kervanına katılacaktır. Ayrıca binlerce işsiz mühendis, teknisyen, teknikerin istihdam sorununda çözümsüzlüğe devam edilmiş olunacaktır.
AKP Hükümeti, uluslararası sermayenin istekleri doğrultusunda eğitimde, sağlıkta sosyal güvenlikte yaptığını tarımsal alanda da yapmak istemektedir. Bu saldırılar birbirinden bağımsız değildir. AKP ve sermayenin krizi fırsata çeviren yaklaşımlarını da buna eklediğimizde içinden geçtiğimiz günlerin ve yakın geleceğin zorluğu anlaşılacaktır.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ya da tasarıdaki ismiyle Tarım ve Gıda Bakanlığı, küçültülmenin aksine teşkilatlanmasını daha da güçlendirmelidir. Kapatılmak istenen ya da işlevsiz hale getirilmek istenen kuruluşlar daha yaygınlaştırılmalı ve tarımsal üretimin ve üretici köylünün desteklenmesi hizmetlerini yürütmelidirler. Tarımsal girdiler (mazot, gübre, ilaç vb.) doğrudan üretici köylü üzerinden desteklenmeli, tarımsal ürünlerde taban fiyat ve pazarlama üç beş hokkabaz tüccarın insafına terk edilmemelidir.
Gün izleyici olmanın ya da ayrı ayrı hareket etmenin günü değildir. Öncelikle bu tasarıya karşı işçi, kamu emekçisi ve üretici köylü sendikalarıyla, alanımızdaki meslek odaları ve diğer demokratik kitle örgütleriyle birleşerek karşı çıkmalıyız.
ATİLA İREY Tarım Orkam-Sen MYK üyesi
ÖNCEKİ HABER

Temmuz sıcağında ölüme gülümsemek...

SONRAKİ HABER

Yaylada ayı dehşeti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa