13 Temmuz 2009 00:00

Çabuk unutur olduk


On binlerce işçinin iki koca yılını kapsayan toplu iş sözleşmeleri kırıntı bile denemeyecek bir artışla biti-rildi. İşçilerin onca istemine bazı bölgelerde mücadele isteğinin ve hatta grevi de göze alan bir direnme eğiliminin olduğu, bazı sendika merkezlerinin de bu hatta doğru adım attığı herkesin malumu. Bu eğilim genelde işçi sınıfı içindeki mücadele eğilimini de ifade ediyor bu da doğru.
Fakat sendikaların yönetimine gelerek bu işçi örgütlerini aslına uygun olmayan bir yola sokan ve adeta sınıf örgütleri içinde içteki düşman gibi davranan bu yöneticiler nasıl bu kadar cesur adım atabiliyorlar. Diyelim ki iktidardan korkup sinerek onların istediklerini yerine getiriyorlar. Peki milyonlarca işçiden onların hışmından neden korkmuyorlar, üstelik kendilerini oraya getiren bu binlerce işçinin öfkesini neden hesaba katmazlar, katmıyorlar. Bildikleri bir şey mi var, yahut nasıl olsa çıkarız karşılarına memleketin durumu kötü biz üretenler olarak da yine en ağır yükü omuzlamalıyız, yoksa ne yapsak bundan fazla olmazdı deriz onlar da bizi avuçları patlayıncaya kadar alkışlamasalar da biraz bağırır çağırırlar sonrada yatışırlar. Bazı muha-liflerde, sendika ağaları bizi sattı deyip topu da bize atarak saman alevi gibi yanıp sönen öfkelerini yatıştırır sonra da işler normale döner diye mi düşünüyorlar. Bu kadar basit değil ama durum bu üstelik onlarca kez sahnelenen oyun gibi adeta.
Biz biliyoruz ki sendika bürokrasisi kendiliğinden hop diye yukardan gelmedi, onlar da bir zamanlar işçiydiler ve belki de hatta çoğu mücadeleci işçiler olarak öne çıkmışlardı ama ne oluyor da yükseldikçe içinden çıktıkları işçileri sırtından vuracak kadar düşmanca davranır oldular ve yine biliyoruz ki onlar yalnız değiller. Henüz genel merkez düzeyinde sorumluluk almamış şubelerde yönetici olarak hatta işyerlerinde sınıfın içinde işyeri temsilcisi olarak varlar. Hatta işçi olarak temsilcinin etrafında şubelerin yöneticilerinin etrafında dolanan ama bizzat tezgahlarda işçi olarak çalışanlar epeyce vardır ve bu kesimler bürokrasinin temel dayanağı olarak işlev görmektedirler. Boşlukları tahkim için sıra beklemektedirler. Bizim işimiz ise işyerlerinde tabandan demokratik sendikal çalışmanın gereklerini yapması gerekenlerin bazen atalet bazen isteksiz çoğu kez de ardından gelmesi gerekenlerin yavaşlığını hesaba katmadan depar atmaya çalışarak ana gövdeden kopanlar ve o gövdeyi bürokrasinin eğilimine bırakanlar söylemeye de dilim varmıyor ama, kabahatin büyüğü burada sendika bürokrasisini bu kadar açık, haince bir davranış içinde olmalarında güçlü kılan da bu durumdur. Çünkü çabuk unutur olduk Geçen sefer de, ondan öncekinde de aynısı olmasına rağmen...
Hasan Doğan

Evrensel'i Takip Et