14 Temmuz 2009 00:00

GÜNCEL

Askeri yargının gerekli olup olmadığı tartışılırken, bazı köşe yazarları haklı olarak, eşitsizliğe dikkat çekmek için “Doktorlar da, avukatlar da, polisler de kendi meslek gruplarına özgü yargı sistemi isterlerse ne olacak”...

Paylaş

Askeri yargının gerekli olup olmadığı tartışılırken, bazı köşe yazarları haklı olarak, eşitsizliğe dikkat çekmek için “Doktorlar da, avukatlar da, polisler de kendi meslek gruplarına özgü yargı sistemi isterlerse ne olacak” sorusunu soruyordu. Çünkü, askeri yargının devamını savunanların ileri sürdüğü gerekçelerin hepsi, bu meslek grupları için de ileri sürülebilirdi.
Hükümdarların emirlerinin yerini yasaların almasından bu yana, bütün yasalarda bu yasa ile getirilen kuralın herkese eşit olarak uygulanacağı vaat edilir. Pek çok yasa hükmü “Herkes…” diye başlar. Devlet olduğunu iddia ediyorsan ve bu sıfatla yasa çıkarıyorsan, bu yasanın getirdiği kuralı herkese eşit bir biçimde uygulamayı da garanti ediyorsun demektir. Bir de hani değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen o ünlü 2. madde var. Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin diğer şeyler yanında bir “hukuk devleti” olduğu yazılı.
Askerlere ayrı bir hukuk uygulamak ne kadar yanlışsa, mevcut yasaların herkese eşit bir şekilde uygulanmaması da askerlerin genel yargı kapsamı dışında, ayrıcalıklı konumu kadar vahim olan başka bir ciddi sorundur.
Ergenekon davasında tutuklanan bazı generaller, hasta oldukları gerekçesi ile aylardır GATA’da tedavi görüyor. Hastalıkları gerekçe gösterilerek tahliye ediliyor. Ergenekon sanıklarının hastalıkları konusunda kamuoyunda ciddi bir kuşku bulunuyor. Fakat, hapishanelerde gerçekten hasta olan çok sayıda siyasi ve adli tutuklu, hükümlü var. Hasta olup olmadıkları şüpheli kişilere gösterilen ihtimam, gerçek hastalara gösterilmiyor. Son günlerde hapishanelerden ölüm haberleri sıkça gelmeye başladı.
Güler Zere, acilen hapishaneden çıkarılması ve tedavi edilmesi gereken bir hükümlü. Kanser hastası. Damağı alınmış. Hapishane koşullarında tedavisi mümkün değil. Hapishanede kaldığı sürece hastalığı yayılıyor. On dört senedir içeride. Zaten hakkında verilen mahkumiyetin önemli bir kısmı infaz edilmiş.
Güler Zere gibi hükümlüler için iki yasal uygulama var. Biri hapishanede tedavisinin mümkün olmadığı kanıtlandığında, hakim kararı ile cezasının infazı tedavisi süresince erteleniyor. İkinci durumda ise Cumhurbaşkanı bu tür hükümlüleri affedebiliyor. Generaller hastalıkları hakkında onca spekülasyona rağmen hapishaneye konmazken, Güler Zere gibi hastalığı hakkında çok sayıda değişik üniversite hastanelerinden raporları olan siyasi hükümlülere yasal hakları teslim edilmiyor. Cumhurbaşkanı ise ‘Adli Tıp’tan rapor gelmesi gerekir’ diye af yetkisini kullanmıyor. Oysa, üniversite hastanelerinden alınmış değişik raporlar, Cumhurbaşkanı’na ulaştırılmış. Adli Tıp’ın yapısı malum. Son yıllarda sürekli skandallarla anılıyor. Adli Tıp raporunu beklemek Zere için çok geç olabilir.
Erbakan’ın cezasının nasıl infaz edildiğini herkes biliyor.
Ergenekon sanıklarına ayrı bir uygulama, Erbakan’a ayrı uygulama, Güler Zere’ye farklı uygulama...
Yasaların herkese eşit uygulanmasını istiyoruz. Hiç kimseye, hiçbir zümreye yasalar önünde ayrıcalık tanınmamasını istiyoruz.
Bunlar olmadığı takdirde, ne kadar hukuk devletinden, adaletten, demokrasiden söz etseniz, boş sözler olmaktan öteye gitmez!
KAMİL TEKİN SÜREK
ÖNCEKİ HABER

24 bin kişiye tek ambulans

SONRAKİ HABER

Halk sağlığını tehdit ediyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...