15 Temmuz 2009 00:00

Her yıl bu zaman evler yanıyor

Modern zamanların yarattığı iş ve meslek çeşitliliği, bir iş ve mesleğe sahip olma arzusunu, arzunun kendisini aşan ve eşlik eden başka arzuları da gıdıklayan bir evrilmeye dönüştürmüş görünüyor.

Paylaş

Modern zamanların yarattığı iş ve meslek çeşitliliği, bir iş ve mesleğe sahip olma arzusunu, arzunun kendisini aşan ve eşlik eden başka arzuları da gıdıklayan bir evrilmeye dönüştürmüş görünüyor. Bazı evlerde, babalarının çocukları babalarının işini yapsalar da başka meslekten olmalılar arzusu tüm aileyi ellere karşı, dışa karşı baştan çıkarmaya itiveriyor. Bazı evlerde bireyselleşmenin, özerkleşmenin tek yolu, fark edilmenin tek yolu ne kadar yukarı çıkabilirsen o kadar varsın diye belirlenmiş görünüyor. Bazı evlerde çok önceden durdurulmuş farklılığın kabulü, aynı kal, burada kal, birgün nerede nasıl olacağına sistem karar verir deniyor gibi. Bazı evlerde çocuklarla ebeveynleri meslek belirlemeyi, hangi işi yaparlarsa daha yüksek yaşam standartlarına sahip olabilirler şeklinde bir soruya dönüştürmenin zorunluluğundalar. Çözdükleri testlerden farklı olarak bu sorunun yanıtı dördüncü boyut olan zamanla ilişkilendiriliyor. Bu nedenle 5 yıl sonra en gözde meslekler, 10 yıl sonra en gözde meslekler diye listeler gözümüze, gönlümüze servis ediliyor. Onlu ve yirmili yaşlarını bu meşguliyetle geçiren çocuklar ve onların yakınları geleceği belirlemeye, belirsizlikleri yok etmeye çalışıyorlar. Kimbilir kaç kuşak öncesinin utancını, ezikliğini, eksikliğini de gidermek, kimbilir kaç kuşaktan gelen gururu, gönenci de devam ettirmek bu çocuklara akmış.
Hayatta kalmak ancak yaşayanlar için. Yaşananlar ise yaşayanlar için ayrı varoluş kaygılarını beraberinde getiriyor. Şimdiye kadar kaç saat, kaç gün, kaç yıl geçirdiği tahta oturak, ona tahtını verecek mi? O tahta oturakta kaç yılın özetinden sorguya çekilerek buna ulaşacak. Hayatta kalmak modern zamanlarda yerini, “hayatında nelere sahip olacaksın” sorusuna dönüşerek onlu yaşlarda kafası karışık bekli de hayata ilişkin çokca da ham bu gence işlemediği konulardan bir soruyu sınıf atlatarak soruyor.
Kendisini para ile ilişkilendiren “iyi, huzurlu” yaşam standardının içinde hiç hissedememiş bünyeler, zaten bu sınanma sınavına ait bilgilerin tekrarına (özel ders, dershane vb.) ulaşmanın da parasız olamadığı bu atmosferde kendini bedbaht hissediyor. Yaşamının tüm travmalarını adete bir kez daha yaşıyor. “Yok”u “yokoluş”a bağlayan bir varoluş denklemi kuruyor gibi. Öfkesini sisteme yönlendiriyor. Öğrenilmiş çaresizlik denen o kavramda da anlatıldığı gibi, bir tür kendi kendine zulüm ediyor. Kurban hissedip, aslında kendine de zalimlik edebilir oluyor. Fırsatların denk gelemediği bu genç ömür, şanslı bulduklarına imreniyor.
Her yılın bu zamanı evler yanıyor. Bilginin bilgisini arayan sınavların sıralama listelerinde numaradan ibaret canlar yerini arıyor. Kimi de kendisine hiç güvenmeyen, desteklemeyen tüm sistem ve tüm kişilere ayna tutuyorlar; “sıfır çekiyorlar”. Sanki sıfırın içinde gizli olan o boşluğu, kendileriyle şimdiye kadar ilişki kurmuş olan dayakçılar, aşağılayanlara, suçlayanlara, gözetlemezse-kontrol etmezse kimbilir neler yaparcılara, zamanında gösterdiği tüm uyumsuzluklara karşı körleşmiş, sağırlaşmışlara, zamanında önlem almayanlara “bende yarattığınız bu” diyorlar. Kendisinin nasıl biri olduğunu hiç aynalamamış olanlara, aynada şişirip dev göstermiş olanlara, küçültüp “hiç”sin diyenlerin yüzüne çarpıyorlar.
Bir çocuğun kendisine verileni geri vermesi bir sonuçtan ziyade bir döngüyü, bir etkileşim alanını ifade edebilir bize. Ne verildi, nasıl verildi ve ondan ne isteniyor?
Şimdi bu içindeki boşluğu öfkeyle, hayalkırıklığıyla doldurmuş çocuklar ne yapacak? Onlara avantajlı fark atmış hasımlarıyla nerelerde karşılaşacaklar? Matematikte geometride sıfır çekenle trafikte karşılaşınca ne olacak? Aristo’dan beri “hayata dair her şey hakkında az çok şey bilenleri yetiştiren” lise öğretimi nerede tamamlanacak?
OYA FİDANOĞLU - Uzman Psikolog
ÖNCEKİ HABER

Vicdan yarası intiharı çağırır

SONRAKİ HABER

Tayyip, YÖK’e ‘One minute’ desene!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...