19 Temmuz 2009 00:00

Yurtsuz bir halkın sineması

Kürtlerin en büyük travması sınır olgusunda yatmaktadır. Çünkü, dört parçaya bölünmüş topraklarında mülteci gibi yaşamaktadırlar.

Paylaş

Kürtlerin en büyük travması sınır olgusunda yatmaktadır. Çünkü, dört parçaya bölünmüş topraklarında mülteci gibi yaşamaktadırlar. Binlerce yıldır yaşadıkları toprakların sınırlarla bölünmüş olması, halkın kendi topraklarına yabancılaştırılması, sorunu kördüğüm haline dönüştürmüştür. Kabul edilmelidir ki, Kürdün bilinçaltındaki sınırları yok sayılan, kimliği kabullenilmeyen ruh halini tasvir etmek zordur.
Henüz emekleme aşamasındaki Kürt sineması da bu zorluğu tartışmaya adaydır. Kürt sineması, bir metafor ve alegori olarak sınır olgusunu işlemeye başlayalı beri, izleyicilerde bir özgüven etkisi de yaratmaktadır. Bunu en iyi anlatan filmin, Ghobadi’nin “Annemin Ülkesinin Şarkıları” olduğu teslim edilmelidir.
Dili yasak, kültürü yasak bir halkın sinemasının yokluğu insanlığın büyük bir acısıdır, utancıdır da. Geçmişinde egemen dilin ve kültürün etkisiyle yapılan sinemanın varlığından bahsedilebilir belki, ama kendisi kimliğiyle görünür değildir. Kürt sinemasına dair yazılar, değerlendirmeler dahi yenidir.
Hiçbir statüsü olmayan, varoluş sorunu yaşayan bir halkın sinemasının oluşumuyla ilgili birkaç isim, biraz yorum ve bilgi kırıntılarından öteye gideceği umudunu taşıyoruz Kürt sinemasının.
Kürtlerin Ortadoğu’da yaklaşık 40 milyonluk bir nüfusa sahip olduğu gerçeğine rağmen, kendilerine ait yurtlarında yabancı ya da mülteci gibi yaşadığından kimliğiyle anılan bir sinemaları da yoktur.
Bunun nedeni, baskılar ve yasal engellemeler nedeniyle Kürtlerin beyazperdede kendilerini ifade etmelerinin imkânsızlığıdır.
KÜRT SİNEMASININ ENVANTERİ
1970’lerde Türkiye’de Yılmaz Güney’le başlayan Kürt sinemasının izleği daha derli toplu ve daha anlamlıdır. Kürtler, “Sürü” ve “Yol” filmleriyle gerçekçi biçimde görünür kılınmışlardır.
Nizamettin Ariç’in 1992’de Ermenistan’da çektiği “Kilamek Ji Bo Beko” (Beko İçin Bir Türkü) filmi sürgünde çekilmiş bütünüyle bir Kürt filmidir ve bir ilk olma özelliğini taşıyor
1995 yılının Mart ayında Avrupa’da yayın hayatına başlayan Med TV ve ardından diğer uydu kanallarının devreye girmesiyle, Kürt sinemacılarına gerekli olan teknik ihtiyaçlarının karşılaması açısından önemli bir imkân ve bu imkânları kullanmak için de cesaret sağlanmıştı.
2000’lerden itibaren Kürt yönetmenler Bahman Ghobadi ve Hiner Saleem’in kazandıkları ödüllerin ardından ilginin arttığı, Kürt film festivalleriyle Kürt sinemasının gözle görülür bir ivme kazandığını, festivallerin genç sinemacılara ödüllü yarışmalarla küçük çaplı teşvikler sağladığını belirtebiliriz. Genç yönetmenlerce belgesel filmlerden kısa filmlere çok sayıda film üretilmekte ve Kürt sinemasının envanterine kaydolmaktadır.
Gazeteci-yönetmen Müjde Arslan’ın derlediği “Kürt Sineması: Yurtsuzluk, Sınır ve Ölüm” adlı kitap, Kürt sinemasının gelişim sürecini işliyor.
Kitap, toplam beş bölümden oluşuyor: “Kürt Sineması Tarihi, Gelişimi”, “Direnişin Sineması: Yılmaz Güney”, “Sınır ile Ölüm Arasında: Bahman Ghobadi”, “Diasporadaki Kürt Sineması” ve “Genç Kürt Sineması”.
“Kürt Sineması Tarihi, Gelişimi” adlı ilk bölümün yazılarını Devrim Kılıç, Muhammad Kamal, Mehmet Aktaş, Rohat Alakom ve Artsvi Bakhchinyan kaleme almış. “Direnişin Sineması: Yılmaz Güney” adlı ikinci bölümün yazı ve röportajları Tim Kennedy ve Chris Kutchera imzasını taşıyor. “Sınır ile Ölüm Arasında: Bahman Ghobadi” başlıklı bölümde yönetmenin sinemasını değerlendiren kapsamlı bir yazı ve yönetmenle röportajlar var.
Diğer bölümler “Diasporadaki Kürt Sineması” ve “Genç Kürt Sineması” başlıklarını taşıyor. Kazım Öz, Hüseyin Karabey, Hiner Saleem, Yüksel Yavuz, Babak Amini, Jalal Jonroy’un filmleri bu bölümlerde inceleniyor.
Kitabı, kurmaca kısa film “Son Oyun” ve “Ölüm Elbisesi: Kumalık” adlı belgesel filmin yönetmeni Müjde Arslan derlemiş. “Rejisör: Atıf Yılmaz” adlı derleme kitabının ardından, yine Agora Kitaplığı tarafından yayınlanan “Kürt Sineması: Yurtsuzluk, Sınır ve Ölüm” adlı derleme kitabında, Müjde Arslan, oluşum aşamasındaki Kürt sinemasının konumuna ve geleceğine dair tespitleri, incelemeleri ve varılan sonuçları bizlerle paylaşıyor. f
Vedat Çetin
ÖNCEKİ HABER

Sinema efsaneleri: Teker teker

SONRAKİ HABER

Issız Recep

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...