20 Temmuz 2009 00:00
MEDYATİK
Medya dünyasında köşe tutup da Türk Silahlı Kuvvetlerini (TSK) eleştirmeyeni artık adamdan saymıyorlar. Gerçekten... Eskiden mesela pek dokunulmaz-ellenmez-elleyenin eli kırılır bir kurum olan TSK ve onun...
Medya dünyasında köşe tutup da Türk Silahlı Kuvvetlerini (TSK) eleştirmeyeni artık adamdan saymıyorlar. Gerçekten... Eskiden mesela pek dokunulmaz-ellenmez-elleyenin eli kırılır bir kurum olan TSK ve onun beyni Genelkurmaya dil uzatmak yürek isterdi. O yürek de devrimcilerde, Kürtlerde ve bir avuç demokrat aydında mevcuttu. Şimdi ucuzladı. Herkes askere fırça kayıyor. Komutanlarla dalga geçiliyor. Ordu, azarlanmaktan bıkmış çocuk gibi, milleti yaramazlık yapmadığına, yapmayacağına inandırmaya çalışıyor. Tabii bu arada bir de Başbakan ve Genelkurmay başkanları arasında hep gizli toplantılar, pazarlıklar, hesaplaşmalar yaşanıyor
Başbakan, şiirsever insan. Şiir zevklerimiz pek tutmasa da ve kendisi şiiri muhtemelen yalnızca hitabeti destekleyen bir unsur olarak görse de olsun. Zamanında bir şeyler okumuş belli ki. Çok şükür. Bir şiir var mesela çok seviyor, kesin duymuşsunuzdur: Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum / Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! Hah işte ne zaman gazeteleri açsam, köşecilere baksam o şiir geliyor aklıma. Yanlış anlaşılmasın, bu dizelerden dolayı değil şiirin girişinden dolayı. Şöyle başlıyor Mehmet Akif Ersoyun Zulmü Alkışlayamam şiiri: Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem / Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Mehmet Akif, tabii başka bir bağlamda yazmış bu dizeleri ama ne de güzel uyuyor aslında bugüne, değil mi? Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Bahsi geçen köşeci zevat ne zaman eleştirmeye başladı TSKyı? Yeni yeni. Yani AK Parti ikinci kez iktidar olmuş, seçmen sandıkta e-muhtıraya tokat gibi cevap vermiş, yüzde 47 oy alınmış, Gül Çankayaya çıkmış, Ordunun karizması Ergenekon soruşturmasıyla çizilmiş iken. Peki mesela 12 Eylül 1980 faşist darbesinden sonra ne yazmış, ne yapmış bu hanımlar, bu beyler? 90larda Güneydoğuda kirli savaş sürerken, köylülere bok yedirilirken ne yazmışlar? Hatta 28 Şubat sürecinde nasıl tavır almışlar? Vallahi gazete arşivleri duruyor, çok fena madara olurlar.
Şimdi tabii, atış serbest. Vuralım askere. Eleştirelim hepsini. Bu ülkede Orduya niye dokunulamıyor kardeşiiiiiim? TSK neden hesap vermiyor ulan? İndir o elini Genelkurmay başkanı! Sallama parmağını yüzümüze yüzümüze! Karşında emir erin yok! Ohh tamam bitti mi, rahatladık mı? Şimdi bu söylediklerimizin yarısını, hatta çeyreğini Başbakan Tayyip Erdoğan için söyleyelim bakalım. Deniz Feneri diyelim, 1 Mayıstaki orantılı faşizmi söyleyelim, dokunulmazlıkları soralım, RTÜK başkanını soralım, Niye DTPlilerle görüşmüyorsun? diyelim, Neden AK Partinin il kongrelerinde hep tek aday çıkıyor diye soralım. Hadi bakalım, köşeciler. Biraz da Başbakanın otoriter kişiliğinden, eleştiri sevmezliğinden, Cemil Çiçekin dayandığı güçlerden, Ak Partinin demokrasi anlayışından konuşalım yahu. Sıkılmadınız mı TSKdan? Başbakanı ve hükümeti de eleştirelim ki, o eşitlik sağ-lan-sın!
Haa ama derdimiz demokrasi değil ise ben arkamı bir güce yaslarım, karşımdakine toslarım diyorsak, hayat felsefemiz düşmekte olana bir tekme de ben atarım, vurun abalıya ise olmaz.
Hiç demokrat olanla, olmayan bir olur mu?
(Görsel: iç-mihrak)
MUSTAFA KULELİ