Önce teşvik verdiler sonra vazgeçtiler

Vişne üreticileri, üreticiler üzerinden çok büyük bir sömürü çarkının döndüğünü söylediler.
Abdurrahman Öz: Vişne fiyatı her geçen yıl düşüyor. Ama ne mazot ne ilaç ne de gübre fiyatları düşüyor. Bugün Tokat’taki meyve sebze üreticilerinin üzerinden çok büyük bir sömürü çarkı dönüyor. Emeğimiz göz göre göre sömürülüyor. Dolu yağıyor bize “tarlanızı, ürününüzü sigortalatın” diyorlar. Resmen bizle dalga geçiyorlar. Kendi sigortamızı, Bağkur’umuzu bile yatıramazken “Tarlanızı sigortalatın” diyor birileri. Dolu vurur bize, patron vurur bize, aracı vurur bize; ilaç, mazot, gübre parası vurur bize…
Erarslan Çelik: Krizi bahane eden patronlar meyve fiyatlarını gitgide aşağıya çekiyor. 52 tane fabrika patronu otellerde bir araya gelip, meyve fiyatlarını istedikleri gibi belirliyor. Fakat biz köylüler bu kan emici sömürücülere karşı bir türlü birleşemiyoruz. Ne zaman aracıya kafa tutsak patronlar bizi tehdit ediyor. “Vişnenin fiyatını düşürmezseniz sütünüzü de almayız” diyorlar. Emeğimizin karşılığını istiyoruz.
Özgür Arslan: Dimes, Tamek vb. büyük firmaların bundan on yıl öce bizlere sunduğu teklifle bu işe giriştik bizler. Biz, toprakla haşır neşir olan halka, “gelin beraber hem üretelim hem de kazanç sağlayalım” diyerek vişne üretimi teklifini sundular. Bedava vişne, kiraz fidanları verdiler. Ektik, suladık, umutla bekledik. Ama bugün krizi bahane eden ithalatçı firmalar, onca yılın çalışmasını hiçe sayıp emeklerimizi bir çırpıda çöpe attılar. Bundan beş yıl önce vişnenin fiyatı 1.5 lira iken, benzin ve mazot fiyatı da 1-1.5 lira idi. Bugün vişnenin fiyatı bir buçuk liradan 55 kuruşa düşmüşken ve durmadan düşüş yaşarken, benzin ve mazot fiyatları yükseliyor
Haydar Çelik: Bizleri kazanç sağlayacaksınız diyerek teşvik ettiler, sonra krizi bahane edip vişne fiyatlarını kabul edilemez ölçüde düşürdüler. Öyle ki, bu fiyat değil bizlere kazanç sağlamak, neredeyse elimizde avucumuzda ne varsa kaybetmemize neden olmuştur. Devletin bizlere hakkımız olanı vermesini istiyoruz. Artık emeklerimizin sömürülmediği bir düzende hakkımız olanı almak istiyoruz.