20 Temmuz 2009 00:00

Jitem, Hizbullah, korucu ittifakı

Cizre eski JİTEM Grup Komutanı Cemal Temizöz hakkında hazırlanan iddianame, Doğu ve Güneydoğu’da işlenen cinayetlerin şemasına dair ipuçlarını da ortaya çıkarıyor.

Paylaş

Cizre eski JİTEM Grup Komutanı Cemal Temizöz hakkında hazırlanan iddianame, Doğu ve Güneydoğu’da işlenen cinayetlerin şemasına dair ipuçlarını da ortaya çıkarıyor. İddianamede yer alan Kamil Atak’ın kardeşi Mehmet Nuri Binzet’in ifadelerine göre işlenen cinayetler, bir askeri yetkili denetiminde, askerler, korucular, Hizbullah ve itirafçılar ile oluşturulan gruplar tarafından işleniyordu.
Bölgede işlenen 55 cinayetten sorumlu tutulan ve hakkında 9 kez ağırlaştırılmış müebbet istenen Albay Cemal Temizöz hakkında hazırlanan iddianamede, 12 yaşında korucu yapılan Kamil Atak’ın kardeşi Mehmet Nuri Binzet’in anlatımlarına yer veriliyor. 1988 yılında birçok aile yakını ve aşiret üyesinin gönüllü köy korucusu olarak silahlandığını söyleyen Binzet, asıl adam öldürmelerin Korgeneral Hasan Kundakçı’nın, Atak ailesine kimlik kontrolü ve gözaltına alma yetkisi vermesi ile başladığını belirtti.
ATAKLARA GÖZALTI YETKİSİ
Binzet’in gözaltı ve kimlik kontrol olayına ilişkin anlatımları iddianamede şöyle yer aldı: “Hasan Kundakçı Paşa bizim evimize geldi, tüm aileyi topladılar; yani ben, ağabeyim Kamil Atak, ağabeyim Kukel ve diğer ağabeylerim ile bir kısım amcalarımın olduğu toplantı yapıldı. Bu toplantı Kamil ağabeyimin evinde yapıldı. Hasan Paşa ağabeyimden ne istediğini sorması üzerine ağabeyim Kamil ‘Bana Cizre’de arama yetkisi ver’ dedi. Hasan Paşa da ‘Askerle beraber bu işi yapabilirsin’ dedi. Bundan sonra biz Cizre merkezinde daha rahat olmaya, arama, kimlik sorma ve gözaltı yapmaya başladık. Yanımızda asker olmadan da bunları yapabiliyorduk.”
SIĞINAK EVLER VE HİZBULLAH İŞ BİRLİĞİ
Binzet’in ifadelerinde, korucular ve 1990’lı yıllarda birçok cinayette imzası bulunan Hizbullah’ın, PKK’ye karşı iş birliği yaparak, PKK’ye yardım ettiğini ya da sempatizan olduğunu düşündükleri kişileri, evlerinin altında yaptıkları sığınakta yargıladıklarını belirtiyor. Binzet Hizbullah ve korucuların iş birliğine ilişkin şu bilgileri veriyor: “1993 yılının Aralık ayından itibaren PKK adına faaliyet yürüten, ya da örgütle bağlantısı olduğunu düşündüğümüz kişileri ağabeyim Kamil Atak’ın talimatı ile alıp bu sığınak nezarethanelere getiriyorduk. Yine Cudi Mahallesi’nde Nergiz Sokağı üst kısmında Mustafa olarak bildiğim ve şu anda cezaevinde olan Hizbullah mensubu bir kişiye ait bir tane daha sığınak nezarethane vardı. Bazen orayı da kullanıyorduk. Genellikle nitelikli sorgusu yapılacak ya da infaz edilecek kişiler buraya götürülürdü.”
Temizöz hakkındaki iddianamede, JİTEM-itirafçı-asker-korucu iş birliğindeki hiyerarşik yapıya da yer veriliyor. Buna göre, Cizre’deki yapının başında bulunan ve soyadı verilmeyen Selçuk isimli albay, albaydan sonra en yetkili kişi JİTEM Grup Komutanı Cemal Temizöz, ardından kod ismi Selim Hoca, Yavuz, Faruk isimli astsubay, uzman çavuş Taner adlı kişilerin geldiği belirtilirken, askerin ardından itirafçılar Adem Yakın, Abdulhakim Güven ve Hıdır Altuğ ile yereldeki korucu güçleri, bölgede JİTEM yapısı içinde yer alıyor. İddianamede, JİTEM’in hiyerarşik yapısına ilişkin Binzet’in şu ifadeleri yer alıyor: “Ağabeyim Kamil’in evinin altında bulunan sığınak nezarethanede ses çıkmaması için kapılara kalın sünger yapıştırılmıştı. Buraya getirilen kişiler bir haftaya kadar burada tutulurdu. Biz ağabeyim Kamil dışında kimseye bilgi vermezdik. O da o dönem Cizre Jandarma Bölük Komutanı olan Cemal Temizöz ile görüşürdü. Ayrıca Selçuk Yarbay’la da görüştüğünü biliyorum. Nezarethaneye aldığımız PKK mensuplarına gerek biz gerekse oraya gelen askeri personel, örgüt faaliyetleri ve eylemleri ile alakalı sorular soruyordu, bu şahıslara kaba dayak şeklinde, eziyet edildiğini biliyorum. Bu nezarethanelere genellikle Selim Hoca, Yavuz ve Faruk astsubaylar ve Taner Uzman isimli rütbeli askeri personel gelir sorgulama yaparlardı. Yanlarında da genellikle itirafçılar olurdu. Adem Yakın, Abdulhakim Güven isimli itirafçılar da askeri personel ile birlikte gelirler, sorguya katılırlardı; bunlar bildiğim kadarıyla itirafçıların sorumlularıydı.”
60 MİLYAR’A 2 CİNAYETTEN BERAAT
Binzet ifadesinde, Refah Partisi ve yargı ile ilgili de şu ifadelere yer veriyor: “Ağabeyim Kamil 1994 yılında Refah Partisi’nden Cizre Belediye Başkanı Adayı oldu. 1999 yılına kadar bu görevini sürdürdü. 2000 yılında sahte diploma kullandığı için hakkında soruşturma yapıldı. Yine belediye başkanlığını kazanmıştı. Fakat bu dönemde rakip aday Emin Dündar’ın ihbarı ile Van bölgesinde Halilan Aşireti mensubu iki çobanın öldürülmesi ile alakalı soruşturma yeniden canlandı. Ağabeyim Kamil, 3 ay civarında ilçeden kaçıp Ankara ve değişik yerlerde gizlendi. Daha sonra tanıklara 60’ar milyar para verilerek dosyadan beraat etmesi sağlandı.”
(Diyarbakır/DİHA)


HANEFİ AVCI, JİTEM’İ ANLATTI
ESKİŞEHİR Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Diyarbakır’da görülen JİTEM davası kapsamında talimatla ifade verdi. Avcı, “JİTEM Güneydoğu’da yasadışı öldürme ve kaçırma eylemleri yapıyordu” dedi.
Avcı, 1984-1992 yılları arasında Diyarbakır İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yaptı. Savcılara JİTEM’le ilgili kimi bilgiler veren Avcı, ifadesinde JİTEM’in varlığının resmi düzeyde kabul gördüğünü belirtti. “Diyarbakır’da JİTEM örgüt kurucusu ve üyeleri olan Arif Doğan, Cem Ersever, Aytekin Özer isimli şahıslar ve kod isimleriyle tanıştırıldığını öğrendiğim bir kısım kişilerle karşılaşıyordum” diyen Avcı, “Diyarbakır Asayiş Kolordu Komutanlığı ve Diyarbakır Alay Komutanlığı içerisinde tahsis edilen yerlerde JİTEM levhaları bulunmaktaydı. Hatta bu şahıslar ile ilde yapılan muhtelif asayiş değerlendirmelerine JİTEM Komutanlığı görevlileri sıfatıyla katılmaktaydılar” dedi.
JİTEM’in en çok öne çıkan subayının faili meçhul bir cinayet sonucu öldürülen Binbaşı Cem Ersever olduğunu kaydeden Avcı, “İtirafçı Abdülkadir Aygan ve birkaç kişi ile yanıma gelen Cem Ersever, HADEP binasında açlık grevi olduğunu, bina önündeki polisleri çekmemi, bir şeyler düşündüklerini söyledi. Ben de bir saat yaptığının yanlış olduğunu anlattım. Boğazına kadar bu işe battığını, yardım etmeyeceksem karışmamamı, bu saatten sonra geri duracak hali olmadığını söyledi. HADEP binasına bir şey yapılmasına engel oldum” dedi. JİTEM’in adam kaçırma ve öldürme olayları gerçekleştirdiğini belirten Avcı, bölgede birçok cinayete karışan JİTEM için ‘denetlenemeyen ve kontrolden çıkmış gruplar’ iddialarını da boşa çıkaran bilgiler verdi. Avcı, “JİTEM adına öldürme, kaçırma gibi bir kısım faaliyetleri yapan kişilerin, bunları üslerinin denetimi ve bilgisi dahilinde olmadan işlemeleri söz konusu olamaz. Ancak somut bilgim yoktur. Davranışları bölgedeki güvenlik görevlileri tarafından kabul görüyordu” dedi. Avcı, “Ersever ve ekibinin yapmış olabileceğini tahmin ettiklerim; baro başkanının arabasına bomba konulması, Yeni Ülke gazetesinin yakılması, Aydınlık ya da benzer bir derginin basılarak bir kişinin öldürülmesi ve HADEP İl Başkanı Vedat Aydın’ın kaçırılıp öldürülmesi olayıdır” şeklinde konuştu. (HABER MERKEZİ)
Salih Yeşil
ÖNCEKİ HABER

2. Ergenekon davası bugün

SONRAKİ HABER

‘Kanal 7’ci gitti, Yeni Şafak’çı geldi’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...