20 Temmuz 2009 00:00
BAŞYAZI
Yeni mizanpajımıza geçmeden önce; gazete içinde, okurları da ilgilendiren kimi değişiklikleri ve gelecek haftanın gündemine, Evrenselin genel yaklaşımının köşe taşlarına işaret eden bir köşe olarak...
Yeni mizanpajımıza geçmeden önce; gazete içinde, okurları da ilgilendiren kimi değişiklikleri ve gelecek haftanın gündemine, Evrenselin genel yaklaşımının köşe taşlarına işaret eden bir köşe olarak, uzun yıllar Evrenselden köşesi yayımlandı.
Başyazının günlük olmasından sonra, başyazının Evrenselden köşesi işlevini de üstlenebileceğini düşünerek, bu köşeyi kaldırdık. Ancak, okurlarımızın da fark edeceği gibi, biraz başyazı formatından ama daha çok da sıcak gelişmelerin başyazıyı belirlemesinden dolayı, Evrenselden köşesinin gazete içiyle okurlar arasındaki ilişkiyi sağlayan özelliği gerçekleştirilemedi. Örneğin Gözleme sayfasının kaldırılmasını bile önceden doğru dürüst duyurmadığımız gibi, bu sayfaya emek veren, yazan ve çizen arkadaşlara da, sadece sayfayı kaldırma nedenini iletebildik.(*)
Bu yüzden de bugün Evrenselden başlığı ile bu eksiliğe işaret ederken, bundan böyle pazartesi günleri sizlere ulaşan Evrenselde başyazıyı, çok zorunlu bir durum olmadıkça, Evrenselden köşesine yakın bir içerikte yazmaya özel bir gayret göstereceğimizi duyurmayı amaçladık.
Okuyucularımızın da fark edeceği gibi, gelişmeler Evrenselin görevlerini artırırken sorumluluklarını da ağırlaştırmaktadır.
Türkiye, yandaş gazeteciliğin bu ölçüde pervasızlaştığı ve güç kazandığı bir dönemden geçmemiştir. Ya da, son 50 yıldan beri yargının, bu ölçüde politize olup, yargı bağımsızlığının ayaklar altında süründüğü (darbe dönemleri dışında) bir dönem olmamıştır.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HYSK) çalışmaları sırasında ortaya çıkan; kimi yargıçların, Ergenekon savcılarının, JİTEM davasına bakan mahkemelerin savcı ve yargıçlarını değiştirme girişimi, elbette ki kurula bir Ergenekon müdahalesi dışında anlaşılabilir değildir ve HSYKnın bağımsızlığı ile açıklanmazdır. Hükümetin bu hamleye karşı, istihbaratın elde ettiği HSYK üyesi bir yargıcın Ergenekon sanıklarıyla birlikte çekilmiş fotoğraflarını bir şantaj aracı olarak basına servis etmesi, işin geldiği boyutu göstermektedir.
Öyle anlaşılmaktadır ki; önümüzdeki günler, AKPnin yargıya müdahale için Ergenekon üstünden ve HSYKda oluşacak bölünmeden edindiği desteği kullanarak yargıda kadrolaşmasını hızlandıracaktır. Ergenekoncuların da HSYKdaki hükümet müdahalesinden sonra mağduru oynamaya daha çok önem vereceği ve her vesile ile yargıda yeniden yeniden karşı hamleler yapacağını söylemek de kehanet değildir. Çünkü Ergenekoncular da, çeşitli vesilelerle söyledikleri gibi yargıyı son kaleleri olarak görmektedirler.
Bugün, mahkemede okunması beklenen Ergenekonun ikinci iddianamesiyle, bu çatışmanın daha da sertleşmesi sürpriz olmaz.
Oysa Türkiyede son yıllarda sıkça olduğu gibi; iki tarafın da birbirlerine yönelttikleri suçlamaların doğru olması gerçeğinden kalkarak, bu klikler savaşında halkın, emekçi sınıfların taraflardan birisi ya da ikisi arasında bölünerek taraf olması, elbette doğru değildir. Ne aşırı idealist bağımsız yargı ütopyasına inanılabilir, ne de Ergenekoncu-AKP saflaşmasının yanında olunabilir. Burada ilericilerin, demokratların tutumu; demokrasi mücadelesinin bir bileşeni olarak, adil bir yargı mücadelesine hız vermektir. Bugün klikler çatışması içinde doğru iddialar bulunması, onların safında yer almayı gerektirmez. Çünkü adil bir yargı, demokratik bir Türkiyede güvenceye alınabilirdir. Evrensel, bu yaklaşımı yaymak için çabalarını yoğunlaştıracaktır.
İyi haftalar!..
(*) Gözleme sayfasının editörü, arkadaşımız Mehmet Öner askere gittiği için ve bu sayfa özel bir editörlük çalışması gerektirdiği için sayfanın yapılmasını sürdürecek bir çözüm geliştiremedik. Bu yüzden sayfanın yayınına ara vermek zorunda kaldık. Sayfaya yönelik olarak son aylarda gelen eleştirileri de dikkate alarak, sayfanın yenilenmiş olarak yayınlanması için bir çalışma yapacağımızı da şimdiden belirtelim.
İHSAN ÇARALAN