20 Temmuz 2009 00:00

ÖSS sonuçları ve ülkemizin bilimsel geleceği

Bir ülkenin geleceği o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır. (Albert Einstein)

Paylaş

Bir ülkenin geleceği o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır. (Albert Einstein)
2009 yılı Ortaöğretim Seviye Belirleme Sınavı (SBS) ve Üniversite Seçme ve Yerleştirme Sınavı (ÖSYS) sonuçları açıklandı. Genelde SBS sınavı iyi bir liseye girmek ve oradan da iyi bir üniversiteye girerek gelecekte iyi bir işe girme ekseni üzerine kurgulanmıştır. Orta öğretim seviye belirleme sınavı liseye geçişin ilk aşaması olup, Fen ve Anadolu lisesi gibi prestijli liselere giriş sınavları, üniversiteye giden yolun ilk basamağı olması bakımından çok önemsenmektedir. İlkokuldan başlayan ve üniversiteye giriş sınavına kadar ki sınav maratonu çok ciddi bir sınav rekabetini ortaya koymuş. Bunun için özel okullar, dershaneler derken doğal olarak geleceğin nitelikli insanını yetiştirmek yerine sınavı kazanan insana yatırım yapılıyor ve sınavı kazanma ile öğrencinin değeri neredeyse eş değer duruma getirilmiştir. Bu durum doğal olarak eğitim kalitesini gerilere itmiştir.
Genelde ülkemizin matematik ve fen düzeyinin düşük olduğunu biliyoruz. Ancak bu yıl sosyal bilimlerde de öğrenciler düşük başarı sergilediler. Sınava katılan tüm öğrencilerin sınav başarısına bakıldığında genel gidişatın çok da parlak olmadığı görülüyor. Bu yıl ki sınav sorularını çözebilme başarısı geçmiş yıllara göre daha düşük düzeyde gerçekleşmiştir. Genelde ülkemizde sınav birinciler üzerine yoğunlaşır. 30 bin öğrencinin puanın hesaplanamaması diğer bir ifade ile sıfır almış oluyor. 180 sorudan hiçbirine veya kısmen belirli bir puanın altında sorulara cevap vermeyen öğrencilerin durumu gerçekten araştırmaya değer niteliktedir. Ancak en ciddi sorun fen bilimleri sorularının çözülmemesinden kaynaklanıyor. Bunda ÖSYM merkezinin hiçbir sorumluluğu yok. Bazı yorumcu soruların zorluğunu gündeme getirdiler. Ancak sorun soruların zorluğunda değil. Uzun zamandır hedeflenen formatta yetiştirilen öğrencilerin genel durumunu yansıtmaktadır.
Gelişmeleri izleyen son 10-15 yılda artan sınav kaygısı, özel okullar kamu okullarının giderek daha az ilgi görmesi ile paralel olarak artan oranda büyük sayıda öğrencinin başarısızlığı ortaya çıkmıştır. Genelde her yıl gittikçe başarı düzeyinin düştüğü görülüyor. Bu durumu birçok ulusal ve uluslararası (PISA ve TIMSS) sınav sonuçlarında ülkemizin öğrencilerinin başarısının düşük olduğu gösteriyor. SBS ve ÖSS sonuçları genelde bir birine paralel yansımalar gösteriyor. Genelde bu sınavlardaki başarı ile üniversite sınav sonuçları ve buradan öğrencinin üniversiteyi bitirme ve ALES sonuçları arasında bir ilişki bulunmaktadır.
Türkçe sorularına hiç cevap vermeyen on binlerce öğrenci nasıl okuyor, okuduğunu nasıl anlıyor. Ciddi merak konusu. Bugünkü toplumsal sorunların, içinden çıkılmaz sorunlar ve artan şiddet kültürü ile sınav sonuçları arasında ciddi bir ilişkinin olacağını düşünüyorum.
Yüz binlerce kişinin fen bilimleri sorularına el sürmediği bir eğitim sisteminde mezun olan lise gençleri nasıl diploma aldı? Sınava yönelik yoğun dershane ve test çözümü, bugün bu ülkenin gençliğini temel bilimler bilgisinden yoksun bıraktığının açık ilanıdır.
Bu sınav sonuçlarından kim sorumlu, öğrencinin kendisi mi yoksa sistem mi? Bireysel olarak öğrencilerin sorumluluğu var, ancak sonuçların Türkiye coğrafyasındaki dağlımı ve iller içindeki gelir gruplarına göre dağılımı sorunun bir sistem sorunu olduğunu gösteriyor. Ülkemiz coğrafyasının başarı sıralaması genelde uzun yıllardır izlediğim kadarı ile doğu illeri Hakkari, Ardahan, Şırnak hep başarısız iller. Batı illeri genelde başarılı. Doğu batı farklılığının sınav üzerindeki gelişmişlik farkı mutlaka bir çözüme kavuşturulmalı, yoksa sosyal boyutları gittikçe ağırlaşacaktır.
Sınava endekslenen öğrenciler muhakeme yeteneklerini yitirdi. ÖSS eğitim sistemini iflas ettirdi. Fırsat eşitsizliği çok büyük. Eğitim artık sınava hazırlanabilen ve parası olanın yapabildiği bir duruma gelmiştir. Doğu illerinde ve gelir düzeyi düşük bölgelerde ailelerin çocuklarının başarısının düşüklüğü de buna bağlı olarak değişmektedir.
Her yönü ile okul öncesinden lise eğitimine kadar ciddi bir fırsat eşitsizliği ve adaletsizliliğin olduğunu belirtmek gerekir. Okullar arası, iller arası ve adaylar arasında Ağırlık Ortaöğretim Başarı Puanı’nın hesaplanmasının yarattığı adaletsizlik, sınava hazırlanma ve puanlar arasındaki küçük farklılıkların etkisi bir bütün olarak ele alınmalıdır.
Eğitimde fırsat eşitsizliği bölgeler arası dengesizlikle paralel gelişmektedir. Araştırmalara göre öğrencilerin yüzde 80-85 kadarı dershaneye gidiyor, yüzde 20 kadarı da ek özel ders alıyor. Varlıklı çevrelerin çocukları açıkçası daha başarılı oluyor.
Bu bağlamda başarısız olan öğrencilerimiz değil, geleceğin nitelikli insanını yetiştirecek, farkına varılabilirliği gelişmiş, belirli bir düzeyde genel bir eğitim almış, bilimsel gelişmeleri izlemeyen, sorgulayıcı eğitimi vermeyen, sınava endeksli ezberci eğitim sistemi bugün iflas etmiştir.
Yaşanan bunca sınava endeksli sistem artık liselerde eğitimin sınava endekslendiğini ve eğitim sistemini esir aldığını ve eğitimin iflas ettiğini görmek gerekir. Ayrıca öğrencilerin sınava endekslenerek muhakeme yeteneğini yitirdiğini görmek gerek. Eğitim her açıdan bir bütün olarak ele alınmalı ve temelden sorgulanmalıdır.
Artık rakamlarla oynayarak bilmem kaç kişi üniversiteye girdi değil, temelden konu masaya yatırılmalı ve köklü çözüm yolları aranmalıdır. Ülkemizde lise eğitimine kadar yaşanan yoğun sınav ve yaşanan kaygıların yarattığı stres ve yeterli bilgi alamamak önemli faktör olabilir. Öğrencilerin ÖSS’ye yorgun, yılgın ve çaresiz girdiğini sıkça gözlüyoruz. Eğitimin kalitesinin artırılması ve daha nitelikli bir eğitim için sürecin bir bütün olarak ele alınması gerekir.
Bu yıl ki ÖSS sonuçları ile sınava giren öğrencilerin büyük çoğunluğunun başarısızlığı ilk defa net olarak orya çıkmıştır. Milli Eğitime bağlı liselerin eğitim düzeyi mutlaka mercek altına alınmalıdır. Ülkemizin eğitim geleceği bana göre savunma kadar önemli ve iş, özel okullara ve dershanelere bırakılmayacak kadar ciddi boyuttadır.
1. Eğitim fakülteleri günün koşullarına göre güncellenmeli. Yeniden Öğretmen okulları açılmalı ve öğrenciler geçmişte olduğu gibi yetenek sınavına göre öğretmenliğe alınmalıdır.
2. Yüksek öğretim görmek ve belirli bir meslek edinmek isteyen öğrenciler, üniversite yerine, Meslek Yüksek Okulları, Politeknik Üniversiteler gibi daha çok mesleğe yönelik eleman yetiştiren okullara yönlendirilmeli. Üniversite eğitimi gerçek amacına uygun felsefi tartışma ve bilimsel metot mesleki araştırma alanına getirilmelidir.
3. Ulusal Eğitim Şurası acilen toplanmalı. Özel okul ve dershanelerin durumu gözden geçirilmeli. Yeniden ilk ve ortaöğretim ağırlıklı olarak millileştirilmeli. Avrupa ülkelerinde olduğu gibi belirli sayıda amaca uygun vakıf ve özel okullar olabilir ancak ülkemizin bugünkü görüntüsü ile eğitim yüzde 40’ından fazlası özel sektör tarafından yürütülmekte ki bu durum OECD standartlarının çok çok üzerinde. Buna karşı uluslararası testlerde de en sonlarda geliyoruz. Orta öğretim yeniden bilgi kazanma ve kendi geliştirme eksenine taşınmalıdır.
4. Lise eğitimi yeniden tanımlanmalı. Orta öğretimde yetenek ve başarıya göre liseye yönlendirilecek öğrenciler üniversiteye hazırlanmalı. Genelde ortaöğretimdeki öğrencinin ancak yüzde 30’u kadarı liseye yönlendirilir. Geriye kalan öğrenciler de yeteneklerine ve ihtiyaca göre meslek liselerine yönlendirilmelidir. Meslek liseleri de belirli bir düzeye kadar başarı durumuna göre yalnızca kendi alanında üniversiteyi okuyacak şekilde yönlendirilmelidir.
5. Lise son sınıfta liseyi bitirme sınavı yapılmalı ve olgunluk sınavı yapılarak kişinin yetişkin bir birey olarak en azından belirli bir bilgi ve bilince eriştiğinin belirlenmesi gerekir. Bu çerçevede herkesin üniversite sınavına girmesine gerek kalmaya bilir.
6. ÖSS’de soru ağırlığı müfredatla uyumlu hale getirilmeli.
7. Ortaöğretim başarı puanının etkisi artırılmalı.
8. Lise bitirme ve olgunluk sınavı mutlaka yapılmalıdır.
9. Dershanecilikten öğrenciler kurtarılmalıdır. Maddi durumu iyi olan ailelerin çocukları dershanelere ve özel hocalara gidip sınava iyi hazırlanırken yoksul ailelerin çocukları bu imkandan yoksun olarak sınava hazırlanamıyor. Bu soruna da çözüm bulunmalıdır.
10. Test usulü ezberci yaklaşımdan sistem kurtarılmalıdır.
Bu sınav sonuçlarına göre ülkemizi gelecekte pek parlak bir bilimsel gelişme beklemiyor. Alınan sonuçlar ülkemizin ileride bilim yapamayacağını ve bilimde geride kalacağının bir işaretidir. Fen ve matematik bilmeyen hiçbir toplum ilerleyemez. İnsanlığın bugüne kadar ki tecrübesi temel bilimleri kullanamayan toplumların gelişmediği yönündedir. ‘Neden bu kadar öğrenci başarısız’ sorusunun cevabı bu ülkenin geleceği sorunu olup, her şeyi bir yana bırakıp ülke olarak bu konuya yönelmemiz gerekir. Anlaşılan orta eğitimin yeniden düşünülmeli ve ülkenin geleceğini ileriye taşıyacak sürece girmesi sağlanmalıdır. Başta siyasiler olmak üzere bütün yetkililerin ve aklı başında sorumluluk sahibi herkesin bu sorunu ciddiye alıp bir an önce çözüm yolları araması gerekir.
İBRAHİM ORTAŞ - Prof. Dr. Çukurova Üniversitesi
ÖNCEKİ HABER

Güzel bir dünya için

SONRAKİ HABER

‘SIFIRCI’ ÜNİVERSİTELİLER

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...