23 Temmuz 2009 00:00
HAYATIN İÇİNDEN
Avrupanın sınırı belli. Doğuda Bulgaristan ve Yunanistan . Türkiyenin kulak üstünde bekletiliyor olması, üye olarak alınacak olmasından değil, henüz yolunacak epey tüyü olmasından.
Bir kere Türkiye ile Avrupa Birliği üyesi ülkeleri karşılaştırdığımızda sokak yaşamında ciddi bir farklılık göze çarpıyor. Bahsedilen ekonomik durum filan değil, bireylerin davranışlarından ortaya çıkan toplumsal tavır.
Türkiye ve doğusu çok çocuklu geniş ailelerde bir arada yaşamaya, kalabalıklar oluşturmaya ve kalabalık içinde birbirine karışmaya şartlanmış. Türkiyenin batısı, Bulgaristandan başlayarak daha bireysel yaşam sürdürüyor. Küçük aileler içine kapanık. Kalabalıklarda bile yalnızlar. Birlikte eğleniyorlar ama o kadar. Sonra evli evine, köylü köyüne. Gece ev gezmeleri neredeyse yok. Buluşuluyorsa da dışarıda. Evlerde misafir odası diye bir şey de yok.
Türkiyenin doğusu gürültülü. Birbirimizle bağırarak konuşmazsak anlaşamıyoruz. Çok bağırınca da kavga ediyoruz. Çabuk öfkelenip, çabuk sönüyoruz. Bizim batımız farklı Suç işlese bile mağdur durumunu korumayı becerecek kadar soğukkanlılar. Bu bireysel özelliklerin değişmesi kolay değil. Bu yüzden örneğin Almanyada Türkiyelilerle, Almanyalılar 50 yıldır kaynaşamamış. İkili ilişkilerde bizimkilerin abartılı hoşgörüsü insanı rahatsız edecek düzeyde.
Tabi en önemli fark dinin sokağa yansıması. Türkiye ve doğusu, toplumunun yarısını dışlamış. Kadınları yaşamayan bir toplumun, tek erkeklerin çabasıyla iyi işler yapması imkansız. Türkiyenin batısında ise kadınlar erkekleri sollamış. Üretmekten gelen güçleriyle daha etkinler. Almanyada erkek kahvesi geleneğini sürdüren tek toplum bizimkiler.
Hele çöplük konusu tam sorun. Hırvatlar tüm otoban boyunca neredeyse adım başı çöp sepeti koymuşlar. Bizim gurbetçiler yine de poşetleri araba camlarından fırlatmışlar. Büyük kentlerimiz dahi çöp yığını. Milliyetçiliğe gelince mangalda kül bırakmayan ama vatan toprağını çöp tenekesi gibi kullanan başka bir toplum var mı acaba? Temiz olsak büyüklerimiz Temizlik imandandır demek zorunda kalır mıydı?
Bırakın AB üyeliğini, bizim bize yakışır biçimde yaşamamız için bile en tepeden başlayarak değişmemiz lazım.
ARİF NACAROĞLU
Evrensel'i Takip Et