23 Temmuz 2009 00:00

JÎN Û JİN

Başbakan, AKP’nin pazar günü yapılan Ankara il kongresinde sarfetti bu sözleri.

Paylaş

Başbakan, AKP’nin pazar günü yapılan Ankara il kongresinde sarfetti bu sözleri.
Başbakan, halk kültürümüzü iyi tanıyor. Onun en muhafazakar, en gerici özünü hem muhafaza ediyor, hem hatırlatıyor. Sözlerinin sonunda, sanatkar olan davulcu-zurnacıya saygısının sonsuz olduğunu da özür olarak dile getiriyor. Hani bu nedenle, davulcu-zurnacının eşitliği konusunu es geçmek mecburiyetindeyiz.
Demek ki başbakan, davulcu-zurnacıya yönelik hakir gören halk kültürümüzü düzeltmek mecburiyetinde kalmış, ne güzel. “Çobanın oyunun eşitliği” tartışmasından ders çıkarmış, bu tuzağa düşmemiş.
Ona, bir adım daha atıp, kız çocuklarının da eşitliğini kabul edip, onu eksik(-etek) gören halk kültürünün ilerisine geçmeyi öneriyoruz. Belki bizi duyar.
Başbakan “Eğer son zamanlarda bazı arzu edilmeyen cinayetler, katliamlar duyuyorsak anne-baba olarak kendimizi hesaba çekmeliyiz. Acaba biz nerede hata yaptık? Ailemiz, çoluğumuz çocuğumuz nereye giderse gitsin diyemeyiz. Kendi başına bırakılan ya davulcuya, ya zurnacıya...” demiş. Atasözlerine katkıda bulunalım: “Kız yükü tuz yükü.” “Kız doğuran tez kocar.” “Kızını dövmeyen dizini döver.”Ah şu kızlar…
Başbakan’ın Münevver Karabulut cinayetini kastettiği açık. Ne olmuş? Münevver Karabulut, sevgilisinin evine gitmiş ve orada öldürülmüş. Başbakan diyor ki, “Eğer kızınıza sahip çıksaydınız, onu adım adım denetleseydiniz; sevgilisinin evine gitmez ve öldürülmezdi” Mesele bu kadar basit Başbakan’a göre. Kadınların sokaktan ayağı kesilirse, kadının yeri evi olursa, kadın cinayeti diye bir şey olmaz. Kadın sokağa çıkmakla, mesela okula veya işe gitmekle denetimden çıkma tehlikesi taşıyor ve bu durum da onun başına gelecek kötü şeylere davetiye çıkarıyor.
Bu kafa, aynı zamanda “Öğrenciler olmasa Maarif’i ne güzel idare ederdik” kafasıdır gerçi, hiç yabancımız değil.
Başbakan’ın bu sözleri demokratik bir ülke için tam bir skandaldır ve ertesi gün, kimsenin yüzüne bakamaması, istifa etmesi gerekir. Ama hiç umudumuz yok, Başbakan, tıpkı “3 çocuk doğurun” talimatı gibi, sözlerinde ısrar edecek, gerici, feodal-ataerkil ve faşizan sözlerinin arkasında duracaktır. “Kadınların hayatı; erkek, aile babası, devlet tarafından düzenlenmeli ve denetlenmelidir” zihniyetinin başka bir zamanda, başka bir vesileyle tezahürüdür bu.
Başbakan şu sözleri de konuyla bağlantılı sarfetmiş: “Dün … maalesef gençliğimizin bir bölümünün halini gördüm. Gerçekten üzüntü verici. Bu şekilde sınırsız, kontrolsüz ahlaki erozyonun olduğu yapılanma bizi gerçekten dertlendiriyor. Onun için aileye sahip çıkacağız” Başbakan’ın ne gördüğünü bilmiyoruz tabii, o yüzden ne diyeceğimizi bilemiyoruz. Ancak insan ilişkilerinin denetlenmesinin faşizan bir tutum olduğunu hatırlatalım. Değerler sistemini tartışmaksa murat, bu elbette tartışılabilir. Bu da başka bir yazının konusu olsun.
Başbakanın bu sözleriyle bağlantılı olarak düşünürsek, talihsiz Münevver’in sevgilisinin evine gitmiş olması ne şekilde bir ahlaki erozyon oluyor? Başbakan’ın kafası, birçok yargıcın da kafası maalesef. Eğer kadın sevgilisinin, erkek arkadaşının evine gitmişse, tecavüzü de, cinayeti de bekleyebilir. Tecavüzü, cinayeti, kadına yönelen şiddeti meşrulaştıran bir yaklaşım. Oysa insan ilişkisi, sevgi ilişkisi çok yönlüdür ve bu ilişki güvenle gelişebilir. Yani doğal olan güvenmek, sapma/aykırı olan ise güvene ihanet etmektir.
3 Mart 2009’dan bu yana cinayetin üstünden 4 aydan fazla zaman geçmiş, halen faili bulamamışsınız, failin kaçışında açık ihmaller var. Adli Tıp’ta otopsi rezaleti yaşanıyor. Bunlardan adalet mekanizması ve tabii ki devleti yönetenler sorumlu. Kadına yönelik şiddeti engelleyemeyen ve soruşturamayan bir devletin başbakanı olarak kendini hesaba çekmek yerine canice öldürülen genç kızı ve acılı ailesini suçlamaya pes doğrusu. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Aliye Kavaf, ‘‘Kadına karşı şiddete sıfır tolerans’’ ilkesiyle yola çıktıklarını söylemişti. Başbakan için ne düşündüğünü merak ettik?
Yıldız İmrek Koluaçık
ÖNCEKİ HABER

Yeşilkent değil susuz kent

SONRAKİ HABER

Hasankeyf SİT alanı olsun

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...