23 Temmuz 2009 00:00
İşkence mahkeme huzurunda
İşkence sonucu öldürülen Engin Cebere ve arkadaşlarına yapılan işkenceler, bu kez de mahkeme huzurunda anlatıldı. Her fırsatta suçsuz olduğunu ileri süren tutuklu sanıkları bir kez daha teşhis eden tanıkların...
İşkence sonucu öldürülen Engin Cebere ve arkadaşlarına yapılan işkenceler, bu kez de mahkeme huzurunda anlatıldı. Her fırsatta suçsuz olduğunu ileri süren tutuklu sanıkları bir kez daha teşhis eden tanıkların, Can güvenliğinden endişe ettik diyerek müdür ve işkenceci gardiyanın adını söyleyememesi, akıllara Neden korkuyorlar sorusunu getirdi.
Ceberin işkence sonucu ölümüne ilişkin davanın 5inci duruşması Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinde dün görüldü. 30a yakın müdahil avukatın katıldığı duruşmayı Uluslararası Af Örgütünden temsilciler de takip etti. Ceberin babası Ali Tekin, ablası Şerife Ceber, birlikte gözaltına alındığı arkadaşları Aysu Baykal ve Cihan Gün mahkeme salonunda, Ceberin arkadaşları da yine adliye önünde adalet nöbeti tuttu.
GARDİYANDAN DAYAK, MÜDÜRDEN TEHDİT
Duruşmada tanık olarak dinlenen 5 kişi de, Cebere karakolda, cezaevine kabul ve karantinada yapılan işkencelerin kalıntılarını ve koğuşta yapılanları anlattı. İşte Ceberin yalnızca birkaç gün kalabildiği Metris Cezaevi B-8 koğuşundan tahliye olan tanıkların anlattıkları:
*Murat Gevrek: Koğuşa geldiğinde elbiselerini kurutacak yer sordu, karantinada, gözaltında ve asker tarafından da dövülmüşler. Beli mosmordu, yemek yiyemiyordu, sarı sarı kusuyordu. Gelmeden önce darbeyi almıştı. Sayımda ayağa kalkmayınca rahatsız diyorduk, öyle söylememizi istedi. Son gün ayağa kalkmayınca gardiyan bize sordu, biz de kendisine sor dedik. Konuşmasına fırsat vermeden 10 gardiyan üstüne çullandı, kafasına vurdular. Bize yukarı çıkın dediler, 2 dakikada adamı komposto ettiler. Bahçede dövdüler. Arkadaşlarımla kucaklayıp revire götürdükten sonra gelen Müdür (Fuat Karaosmanoğlu) Sayım vermeyenin sonu böyle olur dedi.
Tutuklu Sanık Gardiyan Selahattin Apaydının Ceberi dövenlerden ve dayağı hızlandıranlardan biri olduğunu söyleyen Gevrek, can güvenliğinden endişe ettikleri için savcılıkta isim veremediklerini belirtti.
NEFES ALAMIYORDU
*Gıyaseddin Şakiroğlu: Gözaltları çöküktü, kafasındaki yarıklar iyileşiyordu. İlk gün tokat attılar. Olay günü Selahattin Apaydın direk vurmaya başladı, ense köküne. Havalandırmada dayak devam etti. Koğuş kapısı açıktı, saçsız birinin Böyle cezalandırılırsınız dediğini duydum.
Şakiroğlu, tutukluları tehdit eden kişiyi, Karaosmanoğlunu teşhis etti.
*Ahmet Aksu: Suratında, kafasında darbeler vardı. Son gün oturarak görünce birkaç kişi vurmaya başladı. Üst kata çıkmamızı söylediler, ben çıkmadım. Yılmaz Gardiyan (Başgardiyan Yılmaz Aydoğdu) gelince bıraktılar. Çocuk nefes alamıyordu, revire biz götürdük. Son mektubunu ölmeden bir gün önce aldım, ayakkabıma sakladım, savcıya verdim.
*Adem Halil: Yara beresini gördüm. Dövüldü, aşağı indiğimizde baygındı. Kapının önünde tehdidi duydum.
Müdahil avukatlar, tutuklu sanıkların suç gereği, hafif suçları kapsayan Üsküdar Paşakapısı Cezaevinden yüksek güvenlikli bir cezaevine gönderilmesini istedi. Üsküdar ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının topu birbirlerine attığını ve yetkinin mahkemede olduğunu belirten müdahil avukatların bu talebi reddedildi, duruşma 5 Ekime ertelendi.
YALNIZCA TOKAT ATMIŞ!
Ceber ve arkadaşlarının gözaltında işkence gördüğü, avukatlarının da dövüldüğü İstinye Şehit Muhsin Bodur Karakoluna giden İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi Yöneticisi Ömer Kavili, tanık olarak dinlendi. Aysu Baykalı yerde baygın yatarken gördüğüne dikkat çeken Kavili, AİHMde Türkiyenin mahkum edilebileceğini söyleyerek polisleri sakinleştirdiğini dile getirdi.
Gözaltındaki Özgür Karakayanın 5-6 polis tarafından yere yatırılarak dirsekle dövüldüğünü belirten Kavili, Ne yapıyorsunuz sorusuna Arama yapıyoruz yanıtını aldığını söyledi.
Sanık avukatları ise şu gerekçelerle müvekkillerinin tahliyelerini istedi: İşkence tanımı TCKda belirlenmiş, müvekkilim işkence yapmadı, Müvekkilimin yalnızca avuç içiyle tokat attığı söylenerek çarpıtılmak isteniyor, Eylül ayında su 8 saatte kurur, yalan söylüyorlar.
(İstanbul/EVRENSEL)
Ceren Saran