29 Temmuz 2009 00:00
GÖZLEMEVİ
Son günlerde nedendir bilmem, en duygulu anlarıma Semanın sesi eşlik ediyor. Nedenini gerçekten bilmiyorum, ama ikide bir kendimi Semayı dinlerken yakalıyorum.
Son günlerde nedendir bilmem, en duygulu anlarıma Semanın sesi eşlik ediyor. Nedenini gerçekten bilmiyorum, ama ikide bir kendimi Semayı dinlerken yakalıyorum. Bunun nedeni ne? Vallahi bilmiyorum! Edindiğim Semanın Echo II albümündeki şarkılarının güzelliği ve etkileyiciliği mi, uzun süredir var olan Sema alışkanlığım mı, yoksa Semanın sesinin yüksek anlatım gücü mü bu halime neden, bilmiyorum, bilemiyorum! Bildiğim, bilebildiğim, Semanın bir nefes dolusu havayı her keresinde içinde yolculuğa çıkarması ve pamuklara sarılarak saklanası bir sesin sahibi olması.
Sema, yanılmıyorsam üç yıl önce efsane hanımlara adadığı Efsane Hanımlar alt başlıklı Echo albümünü yayımlamıştı. Şimdi de, gene 1900lerin başından başlayarak 1940lara kadar İstanbulda yaşamış, sahneye çıkmış ve taş plaklara imza atmış Efsane Hanımlara adadığı ikinci Echoyu piyasaya sunmuş.
İnanmayacaksınız, ama Echo IIyi dinlerken nerede olursam olayım kendimi derin bir girdabın ortasında duyumsuyorum. Bu da nereden çıktı demeyin, çünkü bilmiyorum. Sanki minik bir sandalın içinde gibiyim. Ruhum, derinliği ölçülemeyen bir denizin ucu bucağı belirsiz sonsuzluğuna sürüklenip duruyor. Akşam olmuş, evdeyim. Sema, albümünde Mürşide Hanıma adadığı Kaptanzade Ali Rıza Beyin Hicaz şarkısı Dağ Çileklerini söylüyor. İyi ki yalnız değilim diye geçiriyorum içimden, yanımda Semanın sesi var. Teselli buluyorum. Seyyan Hanımın tangosu Çapkını dinlerken olacak bitecekten zerre kadar korkmuyorum, Sema ile yürütüyorum gecenin sandalını ya da sandalın gecesini veya sandallı geceyi. Saadettin Kaynakın Nihavent makamındaki Menekşelendi sularına sıra geldiğinde batan güneşle birlikte, asılıyorum küreklerine sandalın, belki de karanlığın. Karanlıkta yıldızlar
Semayı bildiniz mi, Echo IIyi edindiniz mi, diskçalarınıza yerleştirip dinlediniz mi? Nereden bileceğim, elbette bu hususları da bilemiyorum, ama edinmenizi ve dinlemenizi hararetle öneriyorum. Nedenine gelince, sizin de Sema ile tanışmanızı istiyorum. Dinleyin diye, bu ziyafetten aman sakın kendinizi alıkoymayın diye size doğru gırtlağımı paralarcasına sesleniyorum. Çünküüü Semanın sesini dinlerken düşünceleriniz devinecek, biliyorum. O ses, beyninizin gri kıvrımlarına dolanacak, gri kıvrımlarında özgürce dolaşacak. O ses var ya o ses O ses, duygularınızın tüm renklerine sürünecek, sürtünecek. Herhangi bir duygu, sıradan duygusal ürperme, gelişigüzel duygu yüklü bir irkilme Semanın sesinin titreşimleriyle sizi bir güzel yıkanıp paklayacak.
Gene takıyorum CDyi çalarına, her dinleyişimde: Sesinde lirizm var şu Semanın, diyorum. Semanın sesinde uçsuz bucaksız gizemli ufuklara doğru pupa yelken açılıyorum. İçkinlik (Bu sözcüğü varlığın içinde bulunmak, varlığın yapısına karışmış olmak ya da sadece bilinç içeriği olarak var olmak karşılığı olarak kullanmaktayım) türü olan ezgilerin pek çok amaç ve felsefe tarafından sahiplenilmiş olduğunu anlıyorum. Ütopik ufuk, hemen ayaklarımın dibinden başlıyor. Elimde olmayanları, olanaksızı istiyorum. Eksik yanlarımı Semanın sesi tamamlıyor.
Daha önceleri Seyyan Hanımdan dinlediğim Hayat gülerken ağlatırda içimde büyüyen nice güzellikler, nice renkler, nice yeni duygular keşfediyorum, ikide bir de: Vay anasını, diye iç geçiriyorum. Mustafa Şükrünün Bir Martı Gibisinde benliğimde, hücrelerimde gökkuşağı çıkıyor, anılarımdaki misk-i amber yüreğime damla damla süzülüyor. Süzülürken, Semanın nefesini üfürürken harmanladığı havanın süzgecinden geçiyorum, Semanın yolculuğuna eşlik ediyorum.
Bütün bunları anlatırken fevkalade iddialıyım benim Sevgili Okurum. Çünkü, Semanın bir nefeste, evet evet sadece bir nefeste pek çok, hem de ne kadar çok anlatacağı olduğuna ve anlattığına pek çok kez tanık olmuşluğum var benim. Çok şey anlatmak O çok şeyi anlatmak için harcadığı bir nefese karşılık boşa harcadığı, daha doğrusu feda ettiği bir o kadar daha yedek nefesi olduğunu da biliyorum. Dilini güzel kullanıyor Sema, sözcüklerin anlam yükünü de, tonlamaları da yerli yerine, mükemmele yerleştiriyor. Sözcüklerin içindeki harfler sesinde belirginleşiyor. Kullandığı diyafram nefesini doğru alıyor, bu nefesin tüm vücudunda titreşimini sağlarken, elde ettiği titreşimi sırtından, göğsünden çıkan derinlik sesleri ile birleştiriyor, birleşimi ağzında topluyor. Sonrasında şarkısına göre, kimi zaman kafa sesini, bazen de gırtlak sesini kullanarak notaları rengarenk boyuyor.
Semanın sesine öyle sekiz-on kez dinlemekle doyulmuyor.
Sema tiryakilik yaratıyor.
(Sema - Echo II / Efsane Hanımlar Hammer Müzik)
ÜSTÜN AKMEN