03 Ağustos 2009 00:00
EVRENSELDEN
Yaz bu yıl da olağanüstü sıcak. Ama bu yıl sıcak yaz; aralıklı sağanak yağışlarla kesiliyor. Otuz küsur derece sıcaktan bunalmışken; bardaktan boşanırcasına bir sağanak yağmurun altında koşuştururken bulabiliyorsunuz kendinizi.
Sıcak yazın çok sıcak gündemi
Yaz bu yıl da olağanüstü sıcak. Ama bu yıl sıcak yaz; aralıklı sağanak yağışlarla kesiliyor. Otuz küsur derece sıcaktan bunalmışken; bardaktan boşanırcasına bir sağanak yağmurun altında koşuştururken bulabiliyorsunuz kendinizi.
Meteorolojide havalar oynak. Ama, politikada yaz sıcağı, meclisin tatile girmiş olması ve bakanların bile Ankaradan kaçmış olmasına karşın ara vermeden sürüyor. Hem de öyle az buz değil; dayanma gücünü zorlayan bir politika sıcaklığı bu.
Geçtiğimiz haftanın en sıcak gelişmesi olan Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)daki kavga daha bitmeden (biteceğe de benzemiyor) Yüksek Askeri Şüra (YAŞ)daki gerilimin baskısı, medya ve siyaset başta olmak üzere her yanı kapsadı. Bu sefer HYSKdaki gibi medyaya düşmüş bir ağız dalaşı görülmüyor ama; kaşlarda, gözlerde, bakışlarda ya da bakmayışlarda aşır gerilimden doğan kıvılcımlar açıkça görülüyor.
HSYKdaki gerilime bu hafta Ergenekonun birinci davasına devam edilecek, ikinci dava da Perşembe günü başlayacak. Ek olarak üçüncü davanın iddianamesinin okunması da bu hafta tamamlanacak. Mahkeme heyetinin iddianameyi okumasından sonra, muhtemelen bu hafta sonunda, üçüncü davanın da ne zaman başlayacağını öğreneceğiz.
Kayıplar ve faili meçhuller için örnek bir dava olma şansı taşıyan ve Diyarbakırda hızlı bir şekilde sürdürülen; Albay Cemal Temizöz, Korucubaşı Kamil Atak ve suç ortaklarının yargılandığı JİTEM davasında ise, iki gizli tanıktan sonra Kamil Atakın kardeşi Mehmet Nuri Binzet de itiraflarından geri döndü. Bir iddiaya göre tanıklar tehdit edildi, bir iddiaya göre de para teklif edildi. Büyük olasılıkla da ikisi birden!
Ama geçtiğimiz haftaı olduğu gibi, önümüzdeki hafta ve haftaları belirleyecek olan; hükümetin Kürt açılımı dediği açılımla ilgili gelişmeler olacak. Açılımın koordinatörü İçişleri Bakanı olunca; konuya ilişkin ilk çalıştayın da Polis Akademisinde yapılması şaşırtıcı olmuyor! Ne de olsa bugüne kadar Kürtlerin ne sorunu olsa polis ilgilenmiş!
Hükümetin ilk görüşleri Polis Akademisinde alması da belki bir ironi ama bir bakıma da yukarıdakilerin Kürt sorunu deyince akıllarına derhal polisin gelmesinden olsa gerek.
Hak mı istiyorsun; al sana cop!
Dil mi istiyorsun; al sana biber gazı!
Özgürlük mü istiyorsun; alsana kurşun, al sana .
Çözüm mü istiyorsun; al sana Polis Akademisinde çalıştay!
Öyle görünüyor ki, zaten yıllardır görüşlerini yazan gazetecilerden akademisyenlerden hükümet yeniden görüş almaya devam edecek. Bunun bir ayak sürüme mi; yoksa kamuoyu oluşturmak için mi; yoksa hükümetin ve arkasındaki güçlerin dayatmasına meşruiyet kazandırmak için mi olduğunu çok geçmeden göreceğiz.
Haftanın en ilginç gündemi de yarın Meclisin, Meclis Başkanını seçmek için toplanması olacak. Rutin bir toplantı gibi görülüyor ama, AKP içindeki çatlaklar sürpriz gelişmelere de yol açabilir.
Emek cephesi de yaz sıcağına karşın hareketli. Emek mücadelesinin haberleri de eksik olmuyor gazetemizde. Özellikle de Krizin yükünü reddetmek için ne yapacağız sorusunun ve bu soruya yanıt arayışının büyüdüğünü görüyoruz.
Egemen güçlerin sözcülerinin, Artık en kötüsü geride kaldı propagandasına karşın, emekçilerin krizi derinleşmeye devam ediyor. İşsizlik artıyor; yoksulluk derinleşiyor. Dolayısıyla kriz tanımı da giderek değişiyor ve her sınıf için krizin farklı olduğunun daha iyi anlaşıldığı bir döneme giriyoruz. Burada gazetemize önemli görevler düştüğünün farkındayız.
Bu sıcak gündemin bir sıcak gelişmesi de Mehmet, Ercan, Rıza ve Dersim arkadaşlarımızın askere gitmeleri. Beş buçuk ay boyunca onların katkılarından mahrum kalacağız. Yokluklarını şimdiden hissediyoruz. Umuyoruz ki, Şafak 165!den geriye doğru saymaları çabuk ve kolay geçer.
İyi haftalar