08 Ağustos 2009 00:00

EKONOMİK PERSPEKTİF

19 Temmuzda yürürlüğe giren sigara yasağı, ayakta kalmakta zorlanan küçük esnafı iyiden iyiye içinden çıkılmaz bir duruma getirdi.

Paylaş

19 Temmuzda yürürlüğe giren sigara yasağı, ayakta kalmakta zorlanan küçük esnafı iyiden iyiye içinden çıkılmaz bir duruma getirdi. Ulus ötesi tütün tekellerine her türlü kıyağın çekildiği bir dönemde böylesi bir yasağın uygulamaya konması bu yasağın sigarayı aşan bir boyutu olduğunu gösteriyor. Şimdilik yaz ayındayız ve giriş katta kurulu kahvehane, kafe ve lokantalar dışarıya birkaç masa atarak çözüm üretmeye çalışıyor ama önümüzdeki aylarla birlikte böyle bir şansları da kalmayacak.
Sokağa tükürene, denize çöp atana, yolda gasp yapana, bankaların içini boşaltana, siyanürüyle toprağı öldürene, örgütlendikleri için işçilerini işten atana tepki vermeyen toplumun büyük çoğunluğu her ne hikmetse sigara yasağını canhıraş biçimde destekliyor.
Sorun sadece lokantacıların veya kahvehane işletenlerin sorunu değil. Sorun özgürlüklerin kısıtlanması ile ilgili. Sigarayı yüceltmek için yazmıyorum bunları. Keşke tarihte böyle bir madde hiç bulunmasaydı. Ama var. Tiryakiler için sigara içmeden saatlerini geçirecekleri kapalı bir mekanda oturmaları imkansız. Demek ki oturmayacaklar. Oturmayınca konuşmayacaklar memleket meselelerini. Nerede serbestse sigara (sadece evde) oraya gidecekler. Bu durum işçilerin akşamları birbirleriyle görüşmelerini yasaklayan bazı kapitalistleri getiriyor akla. Evlerine kapanan insanlar gittikçe yalnızlaşacak ve bir süre sonra sadece televizyonlarında izledikleri yarışmacılara kısa mesaj yoluyla tepkilerini bildirecekler.
Oysa amaç bağcıyı dövmek olmasaydı gayet rahat bir biçimde tüm kapalı mekanlarda sigara içilen ve içilmeyen bölmeler yapılması istenebilirdi.
Yasaklar konusunda toplumsal tepkinin en karikatürize hallerinden biri de cep telefonları konusunda yaşandı. Elbette toplu taşıma araçlarında cep telefonuyla konuşmak hatta bağıra bağıra konuşmak çok kötü bir davranış. Zamlara, işsizliğe, yoksulluğa gıkını çıkarmayanlar otobüste veya başka bir telefona duyarlı olduğu varsayılan araçta cep telefonuyla konuşan birini görünce kaplan kesiliyorlar.
Olay tam olarak şöyle gelişti; otuzlu yaşlarda birinin otobüste telefonu çaldı. O da açtı ve otobüste olduğunu inince kendisinin arayacağını sessizce karşısındakine söyledi ve telefonu kapattı. Yanındaki yaşlıca biri etinden et kesiliyormuşçasına bağırmaya başladı. Telefonla konuşanın ne kadar saygısız olduğunu, işte bu tipler yüzünden uzaya çıkamadığımızı anlatırken yanda oturan başka biri müdahale edip “Beyefendi tamam arkadaş zaten kapattı telefonunu lütfen uzatmayın” dediyse de “tepkici” kişi duracak gibi değildi. En sonunda müdahale eden yolcu tekrar davrandı ve “Beyefendi bu kadar laf ediyorsunuz kesin sizin telefonunuzda açıktır” dedi. Tepkici kişi, gayet kendinden emin bir biçimde “Benim telefonum titreşimde” cevabını verdi. Sonra ne mi oldu? Otobüs durdu. Muhtemelen başka yolcular bindi ve benzer diyaloglar sürdü gitti. Aynen işsizliğin, yoksulluğun, adaletsiz gelir dağılımının sürdüğü gibi.
Hükümetimizin ve tepkici toplumumuzun ilgisini çekebilecek dünyadan birkaç yasak örneğiyle ve yasaksız ve baskısız günler dileğiyle yazıyı bitirelim.
Demiryolunda öpüşmek yasaktır (Fransa) / Kadınların toplu taşıma araçlarında çikolata yemesi yasaktır (İngiltere) / İnek sahiplerinin sarhoş olması yasaktır (İskoçya) / Metroda sakız çiğnemek yasaktır (Singapur) / Sanık sandalyesinde ağlamak yasaktır (ABD-Los Angeles) / Evde içki içmek yasaktır (ABD-Indiana) …
SİNAN ALÇIN
ÖNCEKİ HABER

Yoksulluk sınırı 2 bin 357 TL oldu

SONRAKİ HABER

Çukurova’ya tahkim sürprizi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...