08 Ağustos 2009 00:00

Hidroelektrik Santrali istemiyoruz

Taşova köylerinin üretimini durduracak olan santrali, köylerin büyük çoğunluğu istemiyor. Sadece sayıları az da olsa bazı çıkarcılar istemektedirler.

Paylaş

Taşova köylerinin üretimini durduracak olan santrali, köylerin büyük çoğunluğu istemiyor. Sadece sayıları az da olsa bazı çıkarcılar istemektedirler. İnternet yazışmalarında yaşanan tartışmalardan bir bölümünü halkın sorunlarını kendi sorunu olarak gören Evrensel okurlarıyla paylaşmak istedim.
“Aramızdaki kısır çekişmelere son vermeliyiz. Halkımızın ortak çıkarları etrafında zaman kaybetmeden birlik olmamız gerekiyor. Boş ve yararı olmayan tartışmalar şimdiye kadar topluma ne kazandırdı. Toplumun çıkarlarını savunursak toplum kazanınca biz de kazanmış oluruz. Topluluk zarar görürse biz de görürüz, toplum mutlu ise biz de mutlu oluruz.”
“Umutlu köyü domates, karpuz üretmezse; Yenice köyü elma üretmezse, Çıldırgı’nın bamyası, Gemibükü’nün sebzeleri olmazsa siz nereden mayalanacaksınız? HES’ler ne verecek bu topluma, ne olacak bunları düşündün mü? Düşünmedin tabi. ‘Hükümet yatırım yapıyor 25-30 kişiye ekmek kapısını açıyor’u savunanlar… Sizler, TEKEL’de çalışan 300 kişi sağa sola dağıtılırken, ekmek kapılarından uzaklaştırılırken bu duyarlılığınızı neden göstermediniz? Lütfen biraz dürüst politika yapalım.”
“Taşova’da tarım ölürse; TEKEL üzerine iyileştirmelerde(!) olduğu gibi, göç başlar Taşova’dan. O zaman işsiz kalan insanların terk etmek zorunda olduğu Taşova’da siyasi partiler belediye başkanlığına bile seçtirecek aday bulamazlar. Bu ülkenin dürüst emekçileri; emekten yana değil de, emekçinin aleyhine ucuz ve dürüst olmayan politika yapmayı gelenek haline getiren, kişisel çıkarlarını artırmaktan başka amaçları olmayan politikacı ve yöneticilerden yana tavır koymayın. Bugün birileri bulundukları önemli mevkilere verdikleri sözler ve vaatlerle bu toplum sayesinde gelmişlerdir. Bunu söz verdikleri toplumlar ve kendileri de çok iyi bilmektedirler. Verilen sözleri tutmayan ve görev ve sorumluluklarını da yerine getirmeyen bu yöneticilere hesap sorulduğunda “Ananı da al git ” üslubu ile çirkin bir savunma takınmaktadırlar. Bu topluma daha çok ihtiyacınız olacaktır. Kişisel çıkarlarınızı artırmak nihai amacınız olduğundan ve yönteminiz de belli olduğundan bizleri hatırlamak zorunda kalacaksınız.”
“Dürüst politikalar yapalım diyoruz, buyurun tüm Türkiye’nin önünde tartışalım aldığınız kararların doğruluğunu. Bu karardan etkilenecek çocuğu, yaşlısı, kadını, genci, işçisi ve çiftçisiyle. Hepimizin yaşamı değil mi etkilenecek olan? Sizler anlatın bizler dinleyelim, bizler anlatalım sizler dinleyin. Kararı hep birlikte verelim. Dedikodulardan kimlerin yararlandığı bellidir. Bazen yapana da yarar getirmez. İçerisinde yalanlar barındırır. Bizim yalanla işimiz olmaz.”
“Esen rüzgarın yönüne göre hareket edenlerin sayısı toplumumuzda giderek artmaktadır. Ama ya bir gün rüzgar fırtınaya dönüşürse. Rüzgarın yönünde olanlar değil midir bir yaprak misali sağa sola savrulup, sonrada ait olduğu çöplükte çürüyecek olan.”
“Halk yapılan kötülük ve iyilikleri de tarih boyunca unutmadı, unutmayacak. Sizlerde tarihle hesaplaşmayı unutmayın. HES’ler olmadan yaşanır. Su olmadan, toprak olmadan yaşanmaz. Hidroelektrik santrallerinin alternatifi var. Rüzgar ve güneş enerjisi. Ama toprak ve suyun alternatifi bildiğimiz gibi yoktur. Su yaşamın kendisidir. Yıllardır atalarımızdan bizlere kalan bu topraklar su ile yaşam bulan bu doğa ve güzellikler köylerimiz, bizim doğup büyüdüğümüz işimiz, aşımız, ekmeğimiz uğruna savaşlar verdiğimiz atalarımızın Yemen’de, Çanakkale’de, Dumlupınar’da ve Kurtuluş Savaşı’nda aç susuz kalıp şehit oldukları ve bizlere emanet bıraktıklarını birilerinin rant elde etmesi uğuruna yağmalanmasına, beton yığını haline gelmesine, susuz bırakılmasına karşı çıkmak tabi ki doğal hakkı. Kendilerine ait olan toprakları onurluca korumaya çalışıyorlar. Çünkü yıllardır bu topraklardan beslendik, ölülerimizin kemiklerini bağrında saklayan toprak. Bütün bunları düşünmeyen, iktidarın şakşaklığını yapanlar, umutlu köyünden Cılgıdır’dan, Gemibüken’den gelen kavun-karpuz ve sebzelerle beslenerek büyüyen beyler. Şimdi nereden geldiği belli olmayan rant çıkarı için toplumun huzurunu kaçıran Taşyapı firması yanında yer almak size ne kazandıracak. Köyler boşalınca selam verecek insan olmayacak. Kişisel çıkarları bırakıp toplumsal düşünmeliyiz. Yapılan yanlışları hızla terk etmeliyiz. Taşyapı defolup gidecek Bizler yine baş başa kalacağız. Kısaca yaratılmış değerlerin yok olmasına ortak olmayalım. Bizim olanları bizden asla alamayacaklar. Rantçılar boşuna heveslenmesinler kesinlikle kursaklarında kalacak.”
Mustafa Yolaçan (Yolaçan Köyü)
ÖNCEKİ HABER

Savcı cadı avına çıktı

SONRAKİ HABER

‘Yaygın Eğlence ve Tatil Kültürü’ üzerine düşünmeler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...