10 Ağustos 2009 00:00

SÖZ OLA TORBA DOLA

Ayaktopunun kurşunlu kurşunsuz her düzeydeki karşılaşmaları bir kez daha başladı. Diğer toplu, topsuz oyunlar da ha başladı, ha başlayacak; ama çok da önemli değil onlar.

Paylaş

Ayaktopunun kurşunlu kurşunsuz her düzeydeki karşılaşmaları bir kez daha başladı. Diğer toplu, topsuz oyunlar da ha başladı, ha başlayacak; ama çok da önemli değil onlar. Sporun içinde olsalar da spordan sayılmazlar nasıl olsa. Spor, ancak ve ancak ayaktopudur yalnız ve güzel olduğu söylenen ülkemde. Aslında yoksulluktan, açlıktan, işsizlikten, eğitimsizlikten, soygundan, vurgundan bitkin düşmüş insanların yaşadığı ve kan gölüne dönmüş ülkemde. Ekonomik bunalımın teğet geçmeden delip geçtiği ülkemde bir varsıllar, bir vurguncular, bir de ayaktopunun üç beş kulübü etkilenmedi bu yıkımdan. Onlardan ötesinin ise etkilenip etkilenmediği hiç de önemli değildir, çünkü onlar anadan doğma bunalım içindedirler. Yaşama yoksul gelirler.
Ayaktopunun oyuncu pazarında bu yıl her zamankinden daha çok paralar döndü yazılanlara göre. Borç çıkmazındaki büyükler saçtılar durdular paracıkları yabancı kur üzerinden. Bu açılıp saçılma da, ekonomik açık açısından dünya üçüncüsü konumuna getirmiş bizim ayaktopu kurumlarını. Doğal ki asıl kaynaklarda gösterilenler bu denli yüksek olmayacak. Bir bakmışsınız adı, sanı olan oyuncular sudan ucuza gelmişler ülkemize. Ancak, bu değirmenin suyunun nereden geldiği, vergilerin nereye gittiği sorulmalı yine de. Orta da indirilmiş, kaldırılmış özel ve güzel vergi de yokken.
Gözlerini hırs bürümüş yöneticiler hızlarını alamayacaklar, ara pazarda da kendilerini gösterecekler. Öylesine kızıştı ortalık. O derece, öylesine ki alt yapı, yerli oyuncu kavramı hepten gitti. Ünlü film yönetmeni Abdullah Oğuz’ un söylemiyle “no name” oyuncu yok artık, özellikle de üç büyük kulüpte. Oğuz, yıllar önce çektiği bir diziyi anlatırken “özellikle no name oyunculardan oluşan bir kadro kurduk” demişti de onu anımsadım bizim ayaktopu takımlarını yazarken.Sanki no name sözünün Türkçe’de karşılığı yokmuş gibi ya da ünsüz demek yalnız ve güzel ülkede ayıpmış gibi.
Anlayacağınız, bizim ayaktopu takımlarında no name oyuncu yok. Tümü de anlı, şanlı; ama Keşanlı değil. Arjantinli, Brezilyalı, Şilili, Fransız, Alman ve şu ve bu. Ünlü mü ünlü yani. Onlar ünlü de, ünlü olmak için umut besleyen bizim genç yeteneklerin ne olacağı ulusal spor için uğraş verenlerin (!)hiç umuru değil. Onların şanı yürüsün yeter. Neyse ki bir Arda var da durumu kurtarıyor.
Dökülen, saçılan bu yabancı paralar, yalnız ve güzel ülkeye teğet geçeceği söylenen ekonomik bunalımın teğetine bile teğet geçmeyen parasal gücün göstergesidir bence. Ve bu gücün karşılığı alınabilse keşke. Hiç değilse “merchandising gelirleri…” olsaydı diyeceğim Erkut Tekin gibi;ama nasıl bir şey olduğunu anlamaya gücüm yetmediği için diyemiyorum ne yazık ki. Bana yük trenini çağrıştırdı; ama bu, o ya da öyle bir şey değil sanırım. Aynı yazıda bir de”…üst tura, yani yarı finale kalifiye oldular” diyordu. Desin bakalım. Herkes bir yere ya da bir şeye kalifiye oluyor nasıl olsa ve nasıl oluyorsa.
Bir başka yazısında da, spor yazınına bir başka sözcük sokuşturma girişimindeydi Tekin. “….panele davetliydim. O, o günün panelistiyken ben de bir sonraki günün moderatörlüğünü üstlenmiştim” diyordu da ne yapacaktı yine anlamamıştım. Hadi, panelist konuşmacı olsun da moderatör nasıl bir şeydi? Düzenleyici, sunucu, yönetici miydi? Yoksa, şu bilinen Davos olayındaki gibi yatıştırıcı bir kimliği mi vardı? Diazem gibi bir şey değildir umarım.
Erkut Tekin’ den söz etmişken bir sözüne daha değinmek gerekir. Haluk Ulusoy ulusal ayaktopu kurumunun başkanıyken yazdığı yazıda birisi için “… Ulusoy isminden nasıl irite olduğunu getiriyor” derken okuyanı nasıl da irite ediyordu.
Aslında, niye bunların Türkçe’sini kullanmadığını düşünmek istemiyorum, çünkü düşününce, dilimizin, Fanatik yazanı Hasan Ali Atasoy’ un deyişiyle izole ya da Vatan’ da yazan Gökmen Özdemir’ in ağzıyla nötürlize edilmek istendiğini düşünmek zorunda kalıyorum. Düşünüp dururken de bütün bunları solculukla da, milliyetçilikle de, sağcılıkla da, ulusalcılıkla da bağdaştıramıyorum. Böyle olunca da iritemi izole edecek nötürlize bir durum yaratamıyorum. Hiç değilse, merchandising gelirim olsaydı da varsıl sınıfına kalifiye olsaydım. No name olmaktan da kurtulurdum belki.
ÜSTÜN YILDIRIM
ÖNCEKİ HABER

zama zingo

SONRAKİ HABER

Beşiktaş’ta Yıldıray iddiası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...