10 Ağustos 2009 00:00
ROJEV
Kürt sorununun nasıl çözüleceği birçok çevre tarafından tartışılıyor, savaşta çocuklarını yitiren Türk ve Kürt anaları artık akan kanın durması için adım atılması çağrıları yapıyor.
Kürt sorununun nasıl çözüleceği birçok çevre tarafından tartışılıyor, savaşta çocuklarını yitiren Türk ve Kürt anaları artık akan kanın durması için adım atılması çağrıları yapıyor. Peki, her fırsatta Cumhuriyetin kurucu partisinin lideri olmakla övünen Baykal ne yapıyor? Sorunun çözümü yönünde farklı toplum kesimlerinden gelen baskılar nedeniyle daha önce görüşmem dediği DTP ile görüşmek zorunda kalan Erdoğanın bu görüşmesinin Teröristlerle pazarlık yapmak anlamına geldiğini söylüyor. Sosyal demokrat sıfatını taşıdığı iddia edilen bir partinin lideri olan Baykal, Erdoğanın Kürtlerin önemli bir kesiminin oyunu alan ve Mecliste grubu bulunan DTP ile sorunun çözümü konusunda görüşmesini eleştiriyor. Çözüm için evlatlarını yitiren aileler bile yan yana gelmişken, Baykalın yaptığının adı tam da kan üzerine siyaset yapmaktır; milliyetçiliği, gericiliği kışkırtarak çözüm zeminini baltalamaktır. Herhalde bir sosyal demokrat partinin ülkenin en önemli sorunlarının başında gelen bir sorunun çözümü meselesinde yapması gereken, hükümetin daha ileri adımlar atması yönünde zorlanmasıdır. Bu bakımdan Baykalın CHPsi sosyal demokrat değil, sosyal şoven bir partidir; çözümsüzlükten, savaşın ve ölümlerin devamı üzerinden kendini var etmeye çalışmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde Baykalın Prof. Ahmet Özere sorunun çözümü konusunda bir rapor hazırlattığı basına yansımıştı. Rapordaki çözüm önerileri Baykalın bugün durduğu yer ile bağdaşmadığı için rapor sessizlik içinde geçiştirilmeye çalışıldı. Ne diyordu Özer, çözüm önerilerinde?
1. Anayasal reform yapılmalı ve anayasadaki etnik vurgu (Türklük vurgusu) kaldırılmalı.
2. Anadil eğitimi (Kürtçe eğitim) devlet eliyle okullarda yapılmalıdır.
3. Yerel yönetimler güçlendirilmeli.
4. Sorunun çözümü için çatışmasızlık şarttır. Bunun için af ilan edilmeli.
5. Kürtleri TBMMde temsil eden parti DTPdir. DTP, sorunun çözümünde muhatap kabul edilmeli.
Şimdi soruyoruz, Baykal bu önerilerin neresinde duruyor? Milliyetten Fikret Bila ile yaptığı görüşmede, Etnik kimlik şereftir gibi laflar geveledikten sonra sözü kırmızı çizgilere getiriyor. Egemenliğin kısmen bile olsa devredilmesi anlamına gelecek olan yerel/bölgesel özerklik ve devlet okullarında anadilde eğitim yapılması konularını iki kırmızı çizgileri olarak açıklıyor. Kürt halkının yıllardır sürdürdüğü mücadelenin en temel talepleri için Kırmızı çizgilerimizdir dedikten sonra geriye ne kalıyor? Mahallenin delisi gibi ikide bir gevelediği namus, şeref sözcükleri dışında çözüm için mevcut durumdan farklı neyi öneriyor Baykal? Bu sorunun cevabı hiçtir. Devlet politikalarını yıllarca dışarıda temsil eden emekli büyükelçiler bile referandum yapılmasından söz ederken Baykal, çoktan tarih olmuş kırmızı çizgilerin etrafında dolaşmaktadır.
Baykala rağmen CHP içinde kalmaya devam eden sosyal demokratlar bugün iyi düşünmelidir. ABD emperyalizminin bölgesel çıkarları temelinde açılımlar yapan sahte demokrat AKPnin maskesini düşürmenin yolu nereden geçmektedir? Ülkenin demokratikleştirilmesi bakımından hayati önem taşıyan bir meselede Ülke bölünüyor yaygarası eşliğinde milliyetçi, şoven koroya katılmaktan mı, yoksa cumhuriyetin kuruluşu mücadelesinin asli unsuru olan Kürt halkının eşit haklar temelinde demokratik bir ülkede birlikte yaşamak için uzattığı barış elini tutmaktan mı?
ÇETİN DİYAR