11 Ağustos 2009 00:00

GENÇLİĞİN SESİ

Pazar ve pazartesi günü, medyada; “YÖK’ün 2009-2010 akademik yılında, üniversitelerin 2. öğretim bölüm harçlarına yüzde 500’e varan oranlarda zam yapılması talebinin geri çekildiği” haberi yer alıyordu.

Paylaş

Pazar ve pazartesi günü, medyada; “YÖK’ün 2009-2010 akademik yılında, üniversitelerin 2. öğretim bölüm harçlarına yüzde 500’e varan oranlarda zam yapılması talebinin geri çekildiği” haberi yer alıyordu. Bu yazı kaleme alındığı sırada, Bakanlar Kurulu toplantısı henüz tamamlanmamış olsa da, zamların geri ‘çekildiği’ kesin gibi görünüyor.
Hatırlayacak olursak; YÖK’ün, bu ‘harç soygunu’ talebinden hemen sonra, Türkiye’nin pek çok yerinde öğrenciler eylemler yapmış, üniversitelerde forumlar düzenlemişti. Ancak bu eylemleri farklı kılan iki temel nokta vardı:
Birincisi; eylemler oldukça hızlı bir şekilde gelişmiş ve yalnızca üniversite bileşenlerinin politik-örgütlü kesimlerini değil; bu zamlardan mağdur olan herkesi kapsama eğilimi göstermiş, ikinci olarak, yalnızca üniversite sınırları içine hapsolmamış; aynı zamanda halkın desteğini de alarak genişlemeye çalışmıştı.
İşte bu “geri çekilişe” neden olan da tam da bu iki temel nokta oldu.
YÖK’ün harç soygunu girişimi ne ilkti ne de son olacak. Sistematik bir şekilde, eğitimin özelleştirilerek piyasanın hizmetine sunulmasının adımlarından biriydi sadece. Bu politikalar dün olduğu gibi bugün de devam edecek. Ancak, bizim bu kazanımdan sonuç çıkarmamız gerekiyor.
Öğrenci hareketi, harç zamlarının geri çekilişinde de olduğu gibi, bir talebi öğrencilerin tamamına yayabildiği/ yayma potansiyeli gösterdiği her durumda kazanmış; politik-örgütlü kesimlerin dışına taşıramadığı her durumda da kaybetmiştir. Bunun sayısız örneği vardır.
Şimdi bu kazanım bize önemli bir kapı aralamıştır. Üniversite ve liselerin açılmasından hemen önce, henüz sınırlı da olsa, oluşmuş birliktelikler/platformlar mevcuttur, harç zamlarının kaldırılması için binlerce imza toplanmıştır ve “Mücadele edenin kazanacağı” bir kere daha görülmüştür.
Harç zamlarına karşı kurulmuş platformları bir adım daha ileri götürmenin şimdi tam zamanı. Harçların tamamen kaldırılması, üniversitelerin tamamen parasız olması gerektiğini söylemenin şimdi tam zamanı.
Ve yine, ÖSS sonuçlarını, bu yıl yine okullarda toplanacak “ayak-bastı” paralarını, dershane ücretlerini düşündüğümüzde, özelleştirmeci eğitim politikalarının tüm mağdurlarını birleştirecek bir platform açmanın tam zamanı.
Öğrenci-öğretmen-veli birlikteliklerini oluşturmanın, kurulan platformlara daha fazla öğrenci kulüp-topluluk ve konseyinin, oda ve tıp öğrenci komisyonlarının dahil edilmesi ve bu kazanımla halka giderek, “parasız eğitim” talebiyle daha çok imza toplanmasının tam zamanı.
Atlamamamız gereken nokta ise, eğitimi piyasaya açan saldırılar, aynı zamanda eğitimi gerici ve antidemokratik bir yapıya sürüklüyor. Yani, piyasada meta olan eğitim; ancak ve ancak gerici ve antidemokratik bir karakterde var olabiliyor. Bu nedenle, “parasız eğitim” mücadelesini, bilimsel ve demokratik eğitim talebiyle de birleştirerek sürdürmemiz gerekiyor.
Sözün özü; zamların “geri” çekilmesi, öğrenci hareketine; “bir adım daha ileri” demiştir. Kurduğumuz platformları, birlikleri bugünden başlayarak yeniden toplamanın, “harçlar kaldırılmalıdır” talebinden başlayarak, daha çok öğrenciyle, daha çok topluluk-kulüp-komisyon ve konseyle, daha çok işçi ve emekçi desteğiyle ilerlemenin şimdi tam zamanı!
LÜTFİ USLUER
ÖNCEKİ HABER

Kitap düşmanlığı

SONRAKİ HABER

Eğitimde ‘zimmet’ dönemi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...