12 Ağustos 2009 00:00
Hasta adalet 3
Hiçbir rahatsızlığı olmadığı her halinden belli olan kişileri kurtaran, ölümle burun buruna yaşayan tutukluları ölüme terk eden raporları veren Adli Tıp...
Hiçbir rahatsızlığı olmadığı her halinden belli olan kişileri kurtaran, ölümle burun buruna yaşayan tutukluları ölüme terk eden raporları veren Adli Tıp... Kurumun şimdiki misafiri JİTEM Komutanı Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz. Tutuklanmasının üzerinden 7 ay geçti, ama onun bir günü bile cezaevinde geçmedi. GATAyı mesken tutan Ersöz, olması gereken Silivri Cezaevine 6 ay aradan sonra ilk kez geçtiğimiz haftalarda gitti, birkaç saat kalıp geri döndü.
SAHTE KİMLİKLE 6 AY
2. davanın 3 numaralı sanığı Ersöz, Örgüt yöneticiliği, Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek, hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs, Hükümete karşı silahlı isyana tahrik Meclisi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs, Resmi belgede sahtecilik suçlarından yargılanıyor. Ersözün 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 32 yıl 6 ay ile 48 yıl arasında hapis cezası isteniyor. 1 Temmuz 2008deki 6ıncı dalgada aranmaya başlayan Ersöz, yurtdışına kaçtı ve 6 ay boyunca sahte kimlikle yaşadı. 15 Ocakta Ankarada bir özel hastanede yakalanan Ersözün sonraki tutukluluk hali ise hayli hareketli geçti.
ERSÖZÜN EN HIZLI GÜNÜ: 9 ŞUBAT
Ersöz, 16 Ocakta tutuklanarak Metris Cezaevine götürüldü. O gece kalp krizi geçirdiği ileri sürülerek Kartal Koşuyolu Kalp Hastanesine kaldırıldı. 9 Şubatta hastaneden taburcu edilerek Ergenekon sanıklarının yattığı Silivri Cezaevine götürüldü. Nakilleri ring aracıyla yapılan hasta tutuklular gibi değil ambulansla yolculuk eden Ersöz, buraya geldiğinde ambulanstan inmeden doğrudan Silivri Devlet Hastanesine gitti. Oradan da Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürüldü.
DOKTORLARI AYAĞINA ÇAĞIRDI
Hasekiye geldiğinde saat gece yarısı olan Ersöz, ambulanstan inmeyi kabul etmedi. Doktorlar ambulansa geldi ve Ersözü 2 saat muayene etti. Saati gece yarısı, tarihi 10 Şubat eden Ersöz, muayenenin ardından GATAya sevk edildi. Ersöz 5 ayını, başını çarptı, bakteri bulaştı gibi bahanelerle mutlu mesut GATAda geçirdi.
GATAda Ersöz hakkında, 2. davanın duruşmalarının başladığı 20 Temmuzda Üroloji, Göğüs, Kalp, Plastik Cerrahi, Fizik Tedavi, Psikiyatri, İç Hastalıkları, Nöroloji klinikleri tarafından Taburcu edilebilir raporu verildi. GATA raporları Genelkurmay Başkanlığı ve Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara faksladı. Ergenekon savcıları da raporları Silivri Cezaevine gönderdi.
TABURCU ETMEYİN
Ancak GATAda komutanlar katında yatan Ersözün üst makamlara bir mektup yazarak Adli Tıpa sevk edileceğini belirttiği ve taburcu edilmemek istediği iddia edildi. Böylelikle, avukatlarının duruşma GATAya tebliğ edilmedi diyerek mahkemeye tepki gösterdiği Ersözün taburcu işlemleri, 24 Temmuza kadar uzatıldı. Ersöz ve 2. davanın 4 numaralı sanığı JİTEMci Atilla Uğur hakkında Silivri Cezaevine gönderilmelerine ilişkin karar, 24 Temmuzda çıktı. 4 gün bekletilen karar, 28 Temmuz günü uygulandı. Ersöz ve Uğur, öğle saatlerinde Silivri Cezaevine gönderildi.
Ersöz, cezaevine gittiği gün çeşitli bahanelerle Silivri Devlet Hastanesine götürüldü. Avukatı ise müvekkilinin GATA ya da Siyami Ersek Hastanesine sevk edilmesi gerektiğini ileri sürüyor. Adli Tıp Kurumuna sevk edilecek olan Ersöz, kurumdan gelecek rapora göre tahliye talep edecek. Peki JİTEM komutanını kim muayene edecek?
ÖLÜM DOKTORU
Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu Başkanı Dr. Nur Birgen, kimi için kurtarıcı, kimi için de ölüm anlamına geliyor. Önceki haftalarda sağlık gerekçesiyle tahliye edilen JİTEMin Kurucusu Albay Arif Doğanı da muayene eden Birgenin imzaladığı Tedavisini tutukluluk şartlarında sürdüremeyeceğine ilişkin raporuyla Doğanın tahliyesini sağlamıştı. Birgenin, Doğana verdiği raporla ilgili Doğanın muayene için getirildiğinde dizlerinin üzerine çökerek ağladığı ve Yattığı hastanenin dahi adını bilmiyor. Ölmek istediğini ancak torunları için yaşamak istediğini söylüyor. 1998 yılında emekli olduğunu öncesinde de dağlarda çalıştığını söylüyor dediği iddia ediliyor.
Birgen, kanserin son evresinde ölümle pençeleşen hükümlü Güler Zere hakkında
ise Tahliyesine gerek yok yönündeki raporuyla da ölüme davetiye çıkarmıştı. İşte, hasta Ergenekonculardan Başkent Üniversitesi Rektörü Mehmet Haberalı da muayene etmesi beklenen Ersözün kurtarıcısı Birgenin imza attığı raporlardan bazıları:
MESLEKTEN MEN=TERFİ
Birgenin Beyoğlu Adli Tıp Şube Müdürü olduğu 1995te, Yeni Demokrasi Hareketi binasını işgal ettikten sonra gözaltına alınan gençler işkenceye uğradı ve Birgen tarafından muayene edildi. Birgen, kendisinden önce verilen tüm raporlara ve işkence izlerine rağmen sağlam dedi ve Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu tarafından 6 ay meslekten men cezasına çarptırıldı. Birgenin itirazları reddedildi, ancak ceza uygulanmadı. Ve Birgen, Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu Başkanlığına terfi ettirildi.
ÖLÜME TERK ETTİ
2000 yılında Birgenin başında bulunduğu kurul, dönemin Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosunun ziyaretinin ardından, cezaevlerindeki ölüm orucunu bitirmek için fazladan Werniche Korsakoff raporu vermişti. F tiplerine sevk edildikten sonra ölüm orucu eylemi yapan birçok tutuklu ve hükümlü de Wernicke Korsakoff sendromuna yakalandı ve sağlık durumundan ötürü tahliye edildi. Birkaç yıl sonra Birgen, tahliye edilen Korsakofflu 16 tutuklu ve hükümlü hakkında Cezaevinde yaşamını sürdürebilir raporu verdi. Bu raporla hücrelere gönderilen hasta tutuklu ve hükümlülerin bir kısmı yaşamını yitirdi, daha sonra tahliye edildi, bir kısmı ise hâlâ hapiste yaşam savaşı veriyor.
Kontrgerillanın suçüstü yakalandığı Susurluk davası hükümlüsü Özel Harekat Dairesi Eski Başkanı, bugünün Ergenekon sanığı İbrahim Şahin hakkında sürekli hastalığı var raporu verdi. Böylelikle Şahin, hasta tutukluları görmeyen Cumhurbaşkanı tarafından affedildi.
FELÇLİYE TAHLİYEYE GEREK YOK RAPORU
Dönemin Kurum Başkanı Keramettin Kurt ve Birgenin imzasıyla, belden aşağısı felçli olan tutuklu Emrah Alişan hakkında Cezaevinde yaşamını sürdürebilir raporu verildi. Hala Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevinde yatan Alişanın vücudunun her yerinde yaralar bulunuyor. Alişan, geçtiğimiz aylarda intihara teşebbüs etti.
Adana Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesinde tedavi gören Güler Zere, savcılık talebiyle Adli Tıp 3. İhtisas Kuruluna sevk edildi. Temmuz sıcağında ring aracıyla 28 saat yolculuk yapan Zere, kuruldan bir doktor tarafından 2 dakika içinde muayene edildi. 12 günün ardından verilen raporda ise, Tahliye edilmesine gerek yok denildi. Rapor, Birgenin imzasını taşıyordu. Zerenin avukatlarının birkaç hafta önce verdiği itiraz dilekçesinin ise yürürlüğe konulup konulmadığı hâlâ bilinmiyor.
NASIL TAHLİYE OLUNUR?
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanuna göre hasta tutuklu, hastanenin mahkum koğuşunda tedavi görür. Tutuklunun hayati tehlikesi olduğunda da tahliye edilir: (madde 16/2) Ancak bu durumda bile hapis cezasının infazı, mahkumun hayatı için kesin bir tehlike teşkil ediyorsa mahkumun cezasının infazı iyileşinceye kadar geri bırakılır.
Adli Tıp Kurumu veya Adalet Bakanlığının belirlediği hastanelerin sağlık kurullarından alınıp Adli Tıp Kurumu tarafından onaylanan rapor, cezanın ertelenmesi için yeterli oluyor. Daha sonraki süreçte hasta tutuklu bu süre içinde bulunacağı yeri, Cumhuriyet Başsavcılığına bildiriyor, savcılık belirli süreler içinde hasta tutuklunun sağlık durumu hakkında bilgi sahibi oluyor.
Anayasanın 104. maddesinde, Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri arasında Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak da sayılıyor. Geçtiğimiz yıl, ev hapsindeki Eski Başbakan Necmettin Erbakanı affeden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, gelen tepkiler sonrasında yaptığı açıklamada Başvuranı affederiz dedi. Ancak raporlarla durumu ortada olan ve Cumhurbaşkanlığı affına başvuran birçok tutuklu ve hükümlü, hâlâ sağlık hakkına kavuşmayı bekliyor.
Anayasanın 87. maddesinde ise, TBMMnin görev ve yetkileri arasında özel af ve genel af çıkarmak da bulunuyor.
*Bütün bu tahliyeler nasıl gerçekleşiyor?
*Top Adli Tıp Kurumunda mı?
*Cumhurbaşkanında mı?
*Mahkemede mi?
*Savcıda mı?
*Yoksa kanunlar gayet açık mı?
BİTTİ
Ceren Saran