12 Ağustos 2009 00:00
Almanyada terör itirafları
Almanyada iki yıl önce ABD üslerine yönelik bombalı saldırılarda bulunacakları gerekçesiyle gözaltına alınan ve Sauerland Grubu olarak adlandırılan kişilerin yargılandığı davada...
Almanyada iki yıl önce ABD üslerine yönelik bombalı saldırılarda bulunacakları gerekçesiyle gözaltına alınan ve Sauerland Grubu olarak adlandırılan kişilerin yargılandığı davada, grubun istihbarat örgütleri tarafından yönlendirildiği bir kez daha gündeme geldi.
Sauerland Grubu davasında Müslümanlığı seçen Fritz Gelowicz ve Daniel Schneider adlı iki Alman ile Atilla Selek ve Adem Yılmaz adlı iki Türkiye kökenli bulunuyor. İlk üç zanlı Eylül 2007de bir yazlık evde yakalanırken, Attila Selek kaçtığı Konyada yakalanarak Alman yetkililere teslim edilmişti. Düsseldorf Eyalet Eyalet Yüksek Mahkemesinde görülen davada önceki gün ikisi Müslümanlığı seçen Alman, ikisi de Türkiye kökenli olmak üzere toplam 4 sanık mahkeme heyeti karşısına çıkarıldı.
Nisan ayında görülmeye başlanan dava çerçevesinde sanıklar bir süre önce Federal Kriminal Dairesi (BKA) yetkililerine, bin sayfayı aşan itiraflarda bulunmuşlardı. Önceki gün yapılan oturumda ise davanın Bir Numaralı Sanığı Fritz Gelowicz, daha önce yazılı olarak yaptığı itirafları bu kez sözlü olarak dile getirdi.
Pakistandan yönlendirilen İslami Cihad Birliği (IJU) adlı örgütün Almanya yöneticisi olduğunu kabul eden Gelowicz, hedeflerinin çok sayıda ABD askeri öldürmek olduğunu söyledi.
Federal Savcı Volker Brinkmann de duruşma sonrasında yaptığı açıklamada, Sanıklar, mümkün olduğunca çok sayıda Amerikan askerini öldürmeyi planladıklarını kabul etti. Onların bu amacı taşıdığını daha soruşturmamız sırasında tespit etmiştik. Bunu, yaptıkları itiraflarla da doğrulamış oldular dedi. Gelowicz, dört saat boyunca yaptığı itiraflarda 2005 yılında hac için Mekkeye gittiğini ve burada cihat için savaşmaya karar verdiğini söyledi. Irak, Afganistan ve Çeçenistana gidip savaşmak istediklerini söyleyen Gelowicz, Şamda bir süre öğrenci olarak kaldığını, daha sonra da Pakistandaki IJUnun kamplarında silahlı eğitim aldığını kabul etti.
Gelowicz, dünkü itiraflarında ise bombalı saldırıyı uzaktan kumanda ile telefon aracılığıyla yapmayı planladıklarını söyledi. Ayrıca, kaçış planı konusunda da ayrıntılı bilgiler verdi.
İLİŞKİLERİ SARSACAK BİR DURUM
Federal Savcı Brinkmann, Sauerland Grubunun yönlendirilmesinde önemli rol oynayan, MİT ve CIA ile bağlantılı olan Mevlüt K. hakkında tutuklama kararının çıkarılıp çıkarılmayacağı konusunda ise incelemelerin sürdüğünü belirtti. Ludwigshafen doğumlu Müvlüt K. hakkında tutuklama kararı çıkarılması durumunda Türkiye ile Almanya arasında bir diplomatik krizin oluşabileceği ileri sürülüyor. Brinkmann, şu anda Mevlüt K.nın MİT hesabına çalıştığına dair ellerinde kesin bir delilin olmadığını da sözlerine ekledi. Mevlüt K.nın ise kayıplara karıştığı tahmin ediliyor.
İki yıl önce Federal Kriminal Dairesi tarafından biraz da kurmaca tarzda yürütülen operasyon sonucunda yakalanan grubun üç üyesinin uzun süreden beri izlendiği o dönem ortaya çıkmıştı. Gelowicz de ilk ifadesinde izlendiklerini tahmin ettiklerini dile getirdi.
MİT ve CIA BAĞLANTISI AÇIĞA ÇIKACAK MI?
Düsseldorfta görülen davanın en önemli yanı, Sauerland Grubunun MİT ve CIA tarafından yönlendirilip yönlendirilmediği olacak. Bir Numaralı Sanık Gelowicz, ilk günkü itiraflarında her iki istihbarat örgütünün rolüne değinmedi.
Ancak, Tutuklu Sanık Atilla Selek, kendilerinin MİTin elemanı olan Mevlüt K. adlı kişi tarafından yönlendirildiğini yazılı olarak itiraf etmişti. Patlayıcı maddelerin kendilerine İstanbulda MİT ve CIA hesabına çalışan K. tarafından verildiğini söyleyen Selekin aynı itirafları sözlü olarak da yapması bekleniyor.
Der Spiegel dergisinde daha önce yer alan bir haberde, Almanyanın başvurusu üzerine MİT Mevlüt K.nin ajan olarak kullanıldığını doğrulamıştı. Söz konusu haberde, MİTin saldırının planlandığı dönemde Mevlük K.nın daha çok CIA ile bağlantılı olduğu da vurgulanmıştı.
Sauerland Grubunun uluslararası istihbarat örgütleri tarafından terör histerisi yaratmak üzere kullanılıp kullanılmadığı konusunda mahkeme sürecindeki itiraflar büyük önem taşıyacak.
(Köln/EVRENSEL)