12 Ağustos 2009 00:00

Devler liginde gerçekler

İstanbul Sanayi Odası tarafından gerçekleştirilen “2008 yılı 500 Büyük Firma Anketi”nde Kocaeli’nden 81 firma dereceye girmişti. İlk 500 içinde TÜPRAŞ, Ford gibi işletmeler liderliklerini korurken...

Paylaş

İstanbul Sanayi Odası tarafından gerçekleştirilen “2008 yılı 500 Büyük Firma Anketi”nde Kocaeli’nden 81 firma dereceye girmişti. İlk 500 içinde TÜPRAŞ, Ford gibi işletmeler liderliklerini korurken; Hyundai, Honda, Brisa, Pirelli, Hayat Kimya gibi işletmeler üst sıralarda yer aldılar.
500 büyük sanayi işletmesinin üretimden net satışlarının yüzde 32.3’ü, toplam kârının yüzde 29.3’ü, brüt katma değerinin yüzde 41.4’ü, ihracatın yüzde 31.7’si Kocaeli’nde yapıldı. Kocaeli’nin ülke sanayisinin lokomotifi olduğunu belirten Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu listeye giren kurumları tebrik ederken, işçi ve emekçilerin ne durumda olduğunu belirtme ihtiyacını duymadı!
Kocaeli’nde faaliyet sürdüren fabrikalar, en büyük 500 firma arasına girerken, bu 500 firma içinde de kâr, ihracat ve diğer alanlarda ezici bir ağırlığa sahipler. İlk 500 içindeki firmaların satışları ortalama yüzde 19 artarken, Kocaeli’ndeki firmaların artış oranı yüzde 27’yi bulmuş.
Bu başarıyı yakalayan Kocaeli’nde faaliyet gösteren firmalar krizi gerekçe göstererek işçi çıkarmış, ücretsiz izin uygulamalarına gitmiş, esnek çalışma uygulamalarını daha ilerden (Geçici işçilik, işçi kiralama, başka bir işletmede çalıştırma, mesai ücretlerinin gasp edilmesi vb. ) yaşama geçirmişti. Krize rağmen yüksek kârlar elde eden fabrikalarda çalışan ve fabrikaları derecelere taşıyan işçiler krizin yükünün kendilerine yıkılmasına tepkili ve öfkeli.
Listede TÜPRAŞ birinci. Petrol işleyerek benzin, mazot, gazyağı, fuel-oil, kükürt vb. petrol ürünü mamuller üreten fabrika tekel olmanın avantajıyla 2007 yılındaki birinciliğini korudu. Taşeronlaştırma uygulamalarının giderek yaygınlaştığı, 1350 kişilik kadrolu işçi sayısını aşan taşeron işçiliğinin mevcut olduğu fabrikada işçilerin deyimiyle “kriz yok”.
Üretimin tüm hızıyla devam ettiğini belirten işçiler şunları anlattılar: “İşveren ‘kriz bizi etkiledi’ dedi. Ancak işçi çıkarma, ücretsiz izin vb. şeyler yaşanmadı. İşveren kendisi işçiyle ilgilenmiyor. Sendika işverenin bu görevini zaten yapıyor. Sendikacılar genel müdürlerle kol kola geziyor. 2009–2010 yıllarını kapsayan toplusözleşmeye göre ikinci altı ayda yüzde 1.8 zam aldık. Türkiye’nin en büyük fabrikası ve tekelinde yüzde 1.8’lik zam maaşlarımızın giderek enflasyon karşısında erimesi demek. Bu da sendikacılarımızın suçudur.”
FIRSATÇI FORD İLK ÜÇTE
Kriz sürecinden en çok etkilenen sektörlerin başında otomotiv geliyor. Bu alanda faaliyet sürdüren Ford-Otosan fabrikası 2008 yılında TÜPRAŞ ve bir kamu kurumu olan EÜAŞ’tan sonra en büyük 3. firma olmuş. İhracatta ise TÜPRAŞ’ın ardından 2. sırada. Buna rağmen Ford-Otosan işçileri 2008 yılının sonlarından itibaren krizi iliklerine kadar hissetmiş, Ford’un yerini koruması uğruna adeta feda edilmişlerdi: 2 bine yakın işçi atıldı, Uzun süre ücretsiz izinler uygulandı.
Bir Ford işçisi çektiklerini şu sözlerle aktardı: “Ben bekar olmama rağmen çok sıkıntı çektim. 100-120 TL maaş alıyorduk. Sosyal haklarla beraber 500 TL para elimize geçiyordu. 300 TL kira zaten. Bu sefer kredi kartına yükleniyoruz. Birçok işçinin kredi kartı patlamış durumda. Kredi kartı borçlarını ödemek için işçiler tazminat alıp işten çıkmak istiyorlar. Birçok arkadaşım tazminatını alıp borçlarını ödemek için işi bırakmak zorunda kaldı” diye konuştu.
LASTİK İŞÇİ ATARAK DÖNDÜ
Otomotivle beraber krizden en çok etkilenecek sektörlerden biri olarak ilan edilen lastik sektöründe kriz, mücadeleci işçilerin fabrikalardan uzaklaştırılması için bir fırsata dönüştürülmüş durumda. Brisa Brıdgestone Sabancı Lastik San. Ve Tic. A.Ş. sıralamada 54., Türk Pirelli Lastikleri A.Ş 62., Goodyear Lastikleri T.A.Ş. ise 79. sırada yer aldı. Lastik patronların krizden etkilenmediklerini belirten atılan Lastik işçileri şu bilgileri verdi: Üretim azalmıyor aksine arttırılmaya çalışılıyordu ve bunun için üzerimizde baskı vardı. İşler bazen o kadar çok artıyordu ki biz işleri yetiştiremediğimiz için üretim yavaşlama tehlikesi yaşıyordu. Üretim o kadar sık ve yoğundu ki bir sonraki makinede çalışan arkadaşımızla sohbet edecek zaman bulamazdık.
Listede 205. olan Hayat Kimya ise krizden hiç etkilenmedi dense yeridir. Yıllık izinlere rağmen üretimin büyük bir yoğunlukta devam ettiği Hayat Kimya şirketler grubunda yer alan Bingo fabrikasında işçiler 12 saat çalışıyor. Yurtiçi ve yurtdışı siparişleri devam eden Bingo fabrikasında temmuz başında ‘kriz gerekçesiyle’ yüzde 2–3 oranında zam yapıldı. Fabrikanın krizden etkilenmediğini vurgulayan bir Bingo işçisi “Üretim hiç durmadan devam ediyor. Yıllık izinler nedeniyle 3 vardiyadan 2 vardiyaya indik. Ancak günde 12 saat çalışıyoruz. Krizden etkilenmemesine rağmen işveren ‘kriz var’ diyerek maaşlara beklediğimiz zammı yapmadı. Sosyal haklarımızda kısıtlamaya gitti. Başka bir fabrikada aynı işi yapan işçi 2 bin TL maaş alırken bizler 600-700 TL’ye zehirin içinde çalışıyoruz. Daha önceden sendikaya üye olmuştuk. Olmadı. Ancak koşulları düzeltmenin başkaca bir yolu yok” dedi.
KENDİSİ DEVLER LİGİNDE ÜCRETLER İSE YERDE
İlk 500’e giren fabrikalardan Çelikhalat’ta işçi ücretleri asgari ücretin biraz üstünde seyrediyor. Eski işçiler dahi sosyal haklarla beraber 800-850 TL ücret alabiliyorlar. 2007 yılında listeye giremeyen fabrika, krizle birlikte 7 ay boyunca her ay 10 gün işçileri izne çıkarttı. Buna rağmen fabrika 2008 yılında listeye adımı atarken, işçilere işletmenin zarar ettiği söyleniyor.
Kimi fabrikalar krizden etkilenirken krizin yükünü yıllardır kendilerine milyarları kazandıran emekçilere yıkmış; işten atmalar, ücretsiz izinler, mesailerin gasp edilmesi, sosyal haklarının tırpanlanması peş peşe gelmiş; kimi fabrikalarsa hiç etkilenmemesine rağmen krizi, işçilerin kazanılmış haklarını gasp etmenin, kârını daha da arttırmanın bir vesilesi haline getirmişler. İşçilerse gerek krizin yükünün emekçilere yıkılmasına sessiz kalan sendikalara, yıllarca emek verdikleri fabrikaların patronlarına ve olan biten yıkıma sessiz kalıp patronları teşviklere boğan hükümete tepkililer. Kocaeli işçiler açısından hareketli günlere gebe.


ARTIK KANDİL SİMİDİ BİLE YOK
Kriz döneminde Yıldız Entegre’den parça parça 300’e yakın işçinin çıkarıldığını belirten bir Yıldız Entegre işçisi “Fabrika listede 60. sırada. Üretimde düşüş olmadı. Tersine üretim artıyor. Atılan işçilerin yerine de biz çalışıyoruz. Patron az işçiye çok iş yaptırıyor” dedi.
İşçiler patronun krizi fırsat olarak gördüğünü, 1.5-2 yıldır ücretlere zam yapmadığını ve kandil simidini bile kestiğini ifade ettiler. Emeğin karşılığının verilmediğini söyleyen işçiler “Kriz döneminde çalışma koşulları değişti. Baskılar arttı. İşten atılmakla tehdit edildik” diye konuştular.


Ya veriler yanlış ya da Ford devleti dolandırdı
Kocaeli’nden en büyük 500 fabrika listesinde 81 firma olmasını ve bu durumun işçileri nasıl etkilediğini BMS Kocaeli Şube Başkanı Hami Baltacı’ya sorduk. Koç Holding’in cirosunun yüzde 20-25’ini Ford işyerinden sağladığını belirten Baltacı “Ondan sonra Ford işvereni kısa çalışma ödeneğine başvuruyor ve hükümet bunu onaylıyor. Bir de bakıyoruz ki Ford sanayi en büyük üçüncü firma. Böyle saçma bir durum olamaz. Ya işverenin açıkladığı bu veriler yanlış ya da Ford işvereni devleti dolandırmıştır. Ford’dan bini aşkın işçi sebepsiz yere atılmıştır. Bunun hesabını kim soracak. Böyle aymazlık olamaz. İnsanların kaderleriyle gelecekleriyle böyle oynanmaz” diye konuştu.
Kriz gerekçesiyle Tezcan Galvaniz işçilerinin işten atılmasına da değinen Baltacı “Bu gerekçeyi mahkemede kabul etmedi. İşe iade kararı akındı. Dahası krizi işçiler değil patronların aç gözlülüğü yarattı. Krize karşı hükümetin aldığı doğru düzgün bir karar yok. Tek aldığı karar patronların işsizlik sigortasından yararlanmasını sağlamak. Hatta atılan işçilerin kıdem tazminatlarının işsizlik fonundan karşılanmasını istediler. Bu kadar fütursuzca yaklaşımlar sermayenin gerçek niyetini ortaya koymuştur” dedi.
Baltacı sözlerine şöyle devam etti; “Kocaeli patronları ilk 500’e girdiler ama işçiler giremedi. İşçiler bu durumdan çıkmak için yek vücut olmalı. Örgütlü bir şekilde bir araya gelip sesimizi yükseltmeliyiz. İşçiler hangi görüşten olursa olsun bir araya gelmeli, eylem birliği yapabilmelidir. Yasalardan doğan haklarımızı ve yasalarda kabul edilmeyen ancak uygar ülkelerde kullanılan haklarımızı talep ediyoruz.”


HYUNDAİ’DE ÜCRETLER ÜÇ YILDIR AYNI
Sıralamada 38. olan Hyundai fabrikasındaki işçileri ise zor günler bekliyor. İşçiler her ay arabalara zam yapıldığını ama üç yıldır ücretlerinin aynı kaldığını ifade ediyorlar. Yeni giren işçilerin sosyal haklarla beraber 650 TL civarında ücret aldığını belirten bir Hyundai işçisi “eski işçiler de 1000 TL civarı alıyor. Kriz başladığında işler iyiydi. Patron krizi fırsat bildi. 600’den fazla işçi çıkardı. 4 işçinin çalıştığı yerde 2 işçi çalışmaya başladı. İş yoğunluğu çok fazla arttı. Ama ücretlerimiz artmak bir yana mart ayında yapılması gereken zamlar da yapılmadı. Eskiden sağlık kontrolü yapılırdı. Artık yapılmıyor. İkramiyeler vardı, primler vardı, büyük hediyeler vardı, hepsi kesildi” diyerek mevcut hakların giderek nasıl gasbedildiğini somut örneklerle aktardı.
İşçiler, “Krizden dolayı, şirketimize yardımcı olmak için” kendilerine ücretsiz izinleri kabul ettiklerine dair kağıt imzalattıklarını belirtiyorlar. Patronunun kârını arttırdığını, satışlarını yükselttiğini söyleyen işçiler, bu durumun işçilere bir katkısı olmadığını tersine koşulların giderek ağırlaştığını ifade ettiler.


FORD MESAİLERİ GASBEDİYOR
Yeni gelen Ford Connect siparişleriyle işlerin yeniden yoğunlaştığını söyleyen başka bir Ford işçisi ise günlük 2 saatlik fazla mesailerinin gasbedildiğini belirtiyor. Günde 10 saat çalıştıklarını ifade eden Ford işçisi “Kimse 10 saat çalışmak istemiyor. Ben 8 saat çalışıp gitmek istiyorum. Eve yorgun geliyoruz. İki saat oturunca küt yatağa. Zaten para da yok, dışarı çıkamıyoruz. Sosyal hayat sıfır” diyor.
Yıllık izinlerin de, ücretsiz izinler döneminde kullandırıldığını belirten bir başka Ford işçisi “Ford 3. büyük fabrika oldu. Ama patron işçiyi düşünmüyor. ‘Ben iyi olayım yeter’ diyor. Kendini düze çıkartsın da işçiyi düşünen yok. Sendika bir şeyler söylüyor kafasına göre ama aslında aidat almaktan başka bir şey yapmıyor. Servis ve yemekhane elemanı gibi çalışıyor. İşçiler birlik olacak. Sendika da işçinin önünde duracak. Ancak böyle bir şeyler değişir” diyor.
(Kocaeli/EVRENSEL)
M. Arif Koşar - Şerafettin Gökdeniz - Asena Akarsu
ÖNCEKİ HABER

Hükümet IMF’yle bu ay anlaşmak istiyor

SONRAKİ HABER

FİSKOBİRLİK mağdurları imza toplayacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...