13 Ağustos 2009 00:00

Ruhunuz ‘Cüce’ olmasın!

Çocukken okuduğumuz, dinlediğimiz masallardan anımsarız heybetli ‘devler’ ile ufacık ‘cüceleri’… Büyüdükçe anlarız ki devler de cüceler de yalnızca masal kahramanı değil, gerçek aynı zamanda.

Paylaş

Çocukken okuduğumuz, dinlediğimiz masallardan anımsarız heybetli ‘devler’ ile ufacık ‘cüceleri’… Büyüdükçe anlarız ki devler de cüceler de yalnızca masal kahramanı değil, gerçek aynı zamanda. Sadece fiziksel görünümleri ile değil: kimi insanlar alçak gönüllülüğü, kavgada direngenliği ile devleşirken kimileri de dönen Kapitalist çarkın dişlisinde kibire kapılıp, kendisinden zayıf gördüklerini ezerek cüceleşiyor. Siz ne dersiniz; 80-90 cm boylarında olduğu için Mahmut’u, Fatma’yı, Ebru’yu ve diğerlerini toplumsal hayatın dışına iten anlayış oradan besleniyor olabilir mi? Aman ruhlarımız cüceleşmesin deyip isterseniz fotoğraf sanatçısı Tülin Şaşmaz’dan son çalışması Atlıkarınca’yı dinleyelim.
‘Büyük adam küçük adamı dövdü, küçük adam ağladı ağladı. Unutmamak için öcünü parmağına iplik bağladı’ Ortaokul öğretmeninin defterine yazdığı bu satırlar Şaşmaz’ın bugün ‘cüceleri’ anlatma girişimine de ışık tutmuş.
Cücelerin sosyal yaşamdan soyutlandığını gözlemlediğini söyleyen Şaşmaz, Ebru ve diğer cüce dostları ile geçirdiği dokuz ay boyunca onların zorluklarını daha iyi görmüş:‘Onlarla sokaklarda gezdik, otobüse bindik, yemek yedik… İnanın korkunç bir şey. Sokağa çıkıyorsunuz insanlar ucube görmüş gibi kaçışıyor, bir mekana gidiyorsunuz etrafınız boşalıyor. Ah ah diyenler, vah vah yazık Allah vermesin diyenler, dilenci yerine koyup kocaman insanların eline para sıkıştıranlar hatta başını okşayanlar. Bu insanların bir özrü yok, onlar da senin benim gibi işsizlik ile boğuşuyor, gelecek kaygısı taşıyor, evini nasıl geçindireceğini düşünüyor. Sadece boyları kısa, tek farklılıkları bu’ diye anlatıyor.
Çoğunun, yaşadıkları bu toplumsal baskıdan ötürü insanlardan uzaklaştığını anlatan Şaşmaz, ‘gördüm ki, özellikle buluğ çağları çok sıkıntılı geçmiş. Çoğu okulu bırakmış ve eğitimini dışarıdan tamamlamak zorunda kalmış. Aileler de bilinçsiz; topluma kazandırma gayretini göstermek yerine, aman ezilmesin, üzülmesin diye evlere kapatmışlar’ diyerek bu insanların yaşama dahil edilmesinin önemini vurguluyor.
Birçok cüceyi fotoğraflayarak başladığı Atlıkarınca serüveni daha sonra sadece belediye sporcusu Ebru Başar ile sürmüş. Şaşmaz, projesinin kahramanı Ebru’yu şöyle anlatıyor, ‘Kısalığı çok fazla takmıyor, kendisi ile dalga geçebiliyor. Azminin karşılığını almış, belediyede çalışıyor, resmî sporcu. Ebru’nun hayatının herkese umut verebileceğini, diğer cücelerin de hayata bağlanmasını sağlayabileceğini düşündük. Güzel bir öyküsü de var Ebru’nun, bankamatikten boyu yetişmediği için yardım istediği bir kişi parasını ve bankamatik kartını çalınca bir hukuk mücadelesi başlatıyor. Sonucunda, davayı kaybediyor ama ne hikmet ise, ATM cihazları önüne yapılan basamaklar ile cücelerin,özürlülerin ulaşabileceği bir seviyeye getiriliyor.’
Sergi açabilmek için destek bulamamaktan dert yanan Şaşmaz, ‘İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden fotoğraf sergisi yeri ve baskısı için destek istedik. Stratejik plan çerçevesinde kalan projelere ödenek ayıramayacakları yanıtını veren dilekçe aldık. Ebru belediyenin sporcusu olduğu ve destekledikleri için, ben bu çalışmayı onların değerlendirmesini isterdim’ diyor. Şaşmaz, sergisini kendi imkanları ile açmaya hazırlanıyor.
(İzmir/EVRENSEL)
Ayşen Güven
ÖNCEKİ HABER

Asur dönemine ait eserler bulundu

SONRAKİ HABER

Kadın olmak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...