13 Ağustos 2009 00:00
Büyükelçi, Erdoğanı yalanladı
Çinin Sincan Uygur Özerk Bölgesinin merkezi Urumçide 5 Temmuzda başlayan olaylar, Türkiyede, Uygur kardeşlerimiz katlediliyor söylemiyle karşılanmıştı.
Çinin Sincan Uygur Özerk Bölgesinin merkezi Urumçide 5 Temmuzda başlayan olaylar, Türkiyede, Uygur kardeşlerimiz katlediliyor söylemiyle karşılanmıştı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, resmi rakamlara göre 197 kişinin öldüğü, bin 700den fazla kişinin yaralandığı olaylar için Vicdanımız sızlıyor. Vahşet en kısa zamanda son bulmalı ifadesini kullanmıştı.
Ancak Türkiyenin Pekin Büyükelçisi Murat Salim Esenlinin dün yaptığı açıklamalar, Başbakanı yalanlıyor. Bölgeyi ziyareti sonrasında konuşan Esenli, Urumçideki olayların Çin içinde ve dışında Sincan Uygur Özerk Bölgesinin prestijini bozmak için her fırsatı kollayan güçler tarafından planlandığını söyledi. Şiddet olaylarını kınayan ve Çin hükümetinin olaylara müdahalesini anlayışla karşıladıklarını belirten Esenli ve 25 büyükelçi, uluslararası toplumun teröre karşı işbirliğini yoğunlaştırması çağrısında da bulundu.
BÖLGEYE ZİYARET
Çin yönetimi, 26 ülkenin büyükelçisini Urumçiye götürdü. Çin Uluslararası Radyosunun haberine göre, 5 günlük bir ziyaret için önceki gün Urumçiye giden büyükelçiler, şiddet olaylarının gerçek yüzünün aktarıldığı sergiyi gezdi ve olay yerlerinde incelemelerde bulundu.
Resmi Xinhua ajansının geçtiği fotoğraflarda büyükelçilerin teröristlerden ele geçirilen silahların bulunduğu sergi ile Urumçideki İlahiyat Fakültesini gezdikleri görülüyor.
Radyonun haberinde, büyükelçilerin olaylarla ilgili görüşlerine de yer verildi. Haberde, Türkiye Büyükelçisi Esenlinin, Urumçideki olayların Çin içinde ve dışında Sincanın prestijini bozmak için her fırsatı kollayan güçler tarafından planlandığını savunduğu, Türkiyenin Çinin toprak bütünlüğüne saygı gösterdiğini vurguladığı kaydedildi.
Esenli daha önce de, Urumçide meydana gelen olaylarla ilgili Çin devlet televizyonu CCTVnin sorusunu cevaplandırırken, Türkiyenin bunu Çinin iç işi olarak gördüğünü ve Çin makamlarının sorunu kendi anayasalarına ve taraf oldukları uluslararası sözleşmelere bağlı kalarak çözeceklerine inandığını söylemişti.
UYGUR LİDERDEN GARİP AÇIKLAMA
Türkiye ile birlikte Kuveyt, Mısır, Suudi Arabistan, Pakistan, Afganistan, İsveç, Avustralya, ABD ve diğer ülkelerden gelen diplomatik temsilciler Sincan Uygur Özerk Yönetimi Başkanı Nur Bekri tarafından karşılandı. Bekri, çoğunluğu Müslüman ülkelerden gelen diplomatlara yaptığı konuşmada, Şiddet olaylarına tek bir dindar insan karışmadı mesajını verdi. Bekri, şiddet yanlısı isyancıların bölge halkını ve Müslümanları temsil edemeyeceğini ifade etti.
10 UYGUR ÖLMÜŞ
Çin hükümeti tarafından yapılan son açıklamaya göre, olaylarda hayatını kaybeden 156 sivilden 134ü Han Çinlisi, 11i Hui, 10u Uygur, biri ise Man etnik gruplarına mensupmuş.
Açıklamaya göre, 12 kişi ise saldırgan eylemlerde bulundukları sırada vurularak öldürülmüş. Bu kişilerin etnik kökenleri ile ilgili bir açıklama yapılmazken, kalan 29 kişinin kimliklerinin ise henüz belirlenemediği belirtildi.
Bölge Hükümeti Sözcüsü Hpu Hanmin, Uygur kökenli öğretim üyelerinin tutuklandığı yönündeki haberleri yalanladı.
ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?
Çinin Uygur Özerk Bölgesinde yaşananları değerlendiren Erdoğan şunları söylemişti: Olayları büyük bir kaygı, endişe ve üzüntüyle takip ediyoruz. Sadece bizlerin vicdanını sızlatmıyor. Bunları izleyen herkesi hayret ve dehşete düşürüyor. Türkiyede yaşayan Uygur kardeşlerimizin ve bu acıyı yüreğinin derinliklerinde hisseden halkımızın da haklı olarak bu olaylara tepki verdiğini, endişe içinde olduğunu görüyoruz. Her zaman için tarihi ve kültürel bağlarımız olan Uygurlu kardeşlerimizi, iyi ilişkiler içinde olduğumuz Çinle aramızda bir dostluk ve iş birliği köprüsü olarak gördük. Beklentimiz, vahşet boyutlarına ulaşan bu olayların acele olarak, ivedi olarak son bulması, sağ duyunun hakim olması, sorumluların hesap vermesi ve gereken tedbirlerin, evrensel insan hakları çerçevesinde bir an önce alınmasıdır.
Çinli yetkililerin olayın sorumlularını tespit etmesi ve adalet mekanizmasını tüm insanlığın vicdanını rahatlatacak şekilde işletmesi büyük önem taşımaktadır. 2009-2010 yıllarında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin aynı zamanda geçici üyesiyiz. Burada da insanlık adına üzerimize düşen aynı tür görevlerdir. Bunun gereğini bizler de bu platformda da gündeme getirmek durumundayız ve getireceğiz.