14 Ağustos 2009 00:00

Çözüm için atılan adımlar desteklenmeli

Hükümetin bir süredir girişimlerini sürdürdüğü ‘Kürt Açılımı’na ilişkin tartışmalar sürerken, bu girişimleri desteklediklerini belirten aydınlar, başta MHP ve CHP olmak üzere ‘açılıma’ direnç gösteren kesimleri eleştirerek...

Paylaş

Hükümetin bir süredir girişimlerini sürdürdüğü ‘Kürt Açılımı’na ilişkin tartışmalar sürerken, bu girişimleri desteklediklerini belirten aydınlar, başta MHP ve CHP olmak üzere ‘açılıma’ direnç gösteren kesimleri eleştirerek, bu sürece karşı çıkmanın tarihsel evrime ve akla karşı çıkmak anlamı taşıdığını belirttiler. Aydınlar, hükümetin açıklamalarını olumlu bulurken, sürecin, başta kapsamlı bir anayasa değişikliği olmak üzere somut adımlarla da ilerlemesi gerektiğini dile getirdiler.
Geçtiğimiz günlerde 162 aydının imzaladığı ve Kürt sorununun demokratik, barışçıl ve adil çözümü için atılacak tüm adımların kendileri tarafından destekleneceğinin belirtildiği bildiriye imza atanlar arasında da yer alan Prof. Dr. Büşra Ersanlı, Prof. Dr. Mithat Sancar, Prof. Dr. Doğu Ergil, Yazar Necmiye Alpay, Doç. Dr Nazan Üstündağ ve Dr. Tarık Ziya Ekinci, süreci ve çözüm önerilerini gazetemize değerlendirdi.
ERSANLI: İLK İŞ AYRIMCILIĞI KALDIRMAK
Bu süreçte çözüme yönelik atılacak tüm adımların desteklenmesi gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Büşra Ersanlı, “Hükümetin attığı adımlar olumlu. Fakat bu uzun bir süreç olacaktır. Bir halkın bu kadar zulme uğramasına ve onurunun bu kadar kırılmasına neden olan bir sorun hemen çözülemeyecektir” dedi. Ersanlı, eşitlik ve adalet duygusu taşıyan kesimlerin bu sürece dahil olması gerektiğini belirterek, “Zira merkez sağ ve sağ partilerin böyle bir süreci kotarması mümkün olmayacaktır” şeklinde konuştu. Hükümetin, açıklamalar dışında çeşitli adımlar atması gerektiğini belirten Ersanlı, “Öyle görünüyor ki hükümet, öncelikle yerleşim yerlerine eski isimler verilmesi ve Kürt Enstitüleri tarzında daha pragmatik ve göze hitap edecek girişimler yapmak niyetinde. Fakat asıl olarak ilk atılması gereken adım, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yapısının değiştirilmesi ve eğitim sistemi bir bütün olarak ele alınarak, eğitim felsefesinin değiştirilmesi ve her türlü ayrımcı yaklaşımın ortadan kaldırılması olmalıdır” dedi.
EKİNCİ: ANAYASA DEĞİŞMEZSE HAVADA KALIR
Tarık Ziya Ekinci ise hükümetin girişiminin iyi niyetli olduğunu belirterek, “Ancak sorunun çözümü için iyi niyet yeterli değil. Öncelikle Anayasa’da köklü değişiklik yapılması gündeme alınmazsa bu girişimin ayakları havada kalacaktır” dedi. Yargıçların hâlâ Anayasa’ya dayanarak ‘x, q, w’ harflerini kullananlara cezalar verebildiğini; Kürtçe konuşan, siyasetçilerin cezalandırıldığını hatırlatan Ekinci, Ananayasa’da ‘başka dilde eğitim yapılamayacağına, Atatürk milliyetçiliğine ve Türklüğe’ dair birçok vurgu olduğunu belirterek, “Eğer ilerlemek isteniyorsa bu Anayasa kesin olarak değişmelidir” dedi. Bunun dışında ekonomik ve sosyal bir restorasyon sürecinin başlatılması gerektiğini belirten Ekinci, “Bunların tümü bir süreç işidir. Fakat hükümet ortaya bir program koymalıdır” dedi.
SANCAR: SÜREÇ SADECE HÜKÜMETE BIRAKILMAMALI
Prof Dr. Mithat Sancar ise sadece hükümeti değil, bu sorunun demokratik çözümü için kim adım atarsa atsın onu desteklediklerini belirterek, “Bu mesele dar politik amaçlara heba edilmemelidir” dedi. Hükümetin ne tür adımlar atıp atmayacağını göreceklerini söyleyen Sancar, “Bu süreç sadece hükümetin ilerleteceği bir süreç olarak görülmemeli. Tüm kesimler adım atarsa, bu sürecin bir tarafında durup ilerletmeye çalışırsa ve bunu sadece hükümetin yürüteceği bir süreç olarak algılamazsa, demokratik gelişimin önü daha açık olur” şeklinde konuştu.
ALPAY: SORUNUN ADI KONULMALI
Hükümetin girişiminin çok olumlu olduğunu, fakat olumsuz bir yanı da bulunduğunu dile getiren Yazar Necmiye Alpay, her şeyin çok belirsiz olduğunu ve bu belirsizliğin başında da ‘sorunun adının konmamasının’ geldiğini dile getirdi. “Bunun bir asimilasyon politikası olduğu ve bunun sonucunda dağa çıkıldığı ortaya konmalı. Bugün asimilasyonla da silahla da bir çözüme ulaşılamayacağı ortada artık” diyen Alpay, buna rağmen yaşanan tartışmanın olumlu olduğunu belirtti. MHP ve CHP’nin tutumuna değinen Alpay, “Tabii Türkiye bir şok geçiriyor. Bu dar görüşlülükler ortaya çıkıyor. Bu iki parti de milliyetçiliğe dayalı partiler oldukları için Kürt sorunu çözülürse varlık nedenlerinin de ortadan kalkacağını biliyorlar” dedi. “AKP, bu girişimleri Kürtlerin kara gözü için değil, nesnel ihtiyaçlar nedeniyle yapıyor” diyen Alpay, hükümetin yapması gereken ilk işin ‘bugüne kadarki asimilasyon politikaları nedeniyle Kürtlerden özür dilemek’ olduğunu belirterek, “Bu hem bir borçtur, hem de toplumda bir bilinç yaratır” dedi. İkinci işin Anayasa’nın değiştirilmesi olduğunu söyleyen Alpay, Kürtlerde Abdullah Öcalan’ın muhatap alınması yönlü bir ısrar olduğunu belirterek, “Bu ısrar çözümü geciktirebilir. Çünkü toplumun bütününde bunun şimdilik meşruiyet sağlaması zor görünüyor” dedi. Alpay, demokratların, aydınların çözüme katkı sunmak üzere mutlaka sözlerini söylemesi gerektiğini belirtti.
ÜSTÜNDAĞ: TABAN SÜRECE DAHİL OLMALI
Süreci olumlu karşıladığını belirten ve “Neler olacağını göreceğiz” diyen Yardımcı Doç. Dr. Nazan Üstündağ ise Başbakan’ın son grup toplantısında yaptığı konuşmayı radikal ve olumlu bulduğunu belirtti. “Bu konuşma olumlu ama asıl mesele tabanı bu işe katmak ve halkı ciddi olarak barış konusunda harekete geçirmek” diyen Üstündağ, Kürtlerin olmazsa olmaz dediği belli başlı taleplerin mutlaka karşılanması gerektiğini dile getirdi. Gelişmelerin olumlu bir seyir izlediğini söyleyen Üstündağ, somut adımlar atıldığında ilk işin bir Anayasa değişikliği olması gerektiğini belirtti.


ERGİL: HERKES ARTIK YOLUN BİTTİĞİNİ GÖRÜYOR
Prof. Dr. Doğu Ergil ise yaşananın Cumhuriyetin devraldığı ve ‘akut’ hale getirdiği bir asimilasyon sorunu olduğunu belirterek, “Artık yol bitti. Eski Genelkurmay başkanı ‘Bütün ordu Kandil’e gitse bitiremeyiz’ dedi. Artık bu yöntemin işe yaramadığı ortaya çıktı. Halk, artık milyonlarca doların harcandığını, Kürtlerle Türklerin ikiye bölündüğünü ve artık bu yolun bittiğini gördü” şeklinde konuştu.
“Yol bittiği için buraya geldik, artık ülkenin parçalanmaması, birlikteliğin sürdürülebilmesi için yollar aranıyor” diyen Ergil, MHP ve CHP’nin tutumunu da eleştirerek, “Bu sürece kim direniyorsa, toplumsal şartlara, tarihsel evrime ve akla direniyor” dedi. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bu süreçteki konuşmalarını hatırlatan Ergil, “Bu ırkçı yorumlar sosyolojiye de siyasete de aykırıdır ve ahlaki değildir” dedi. Tüm bu sıkıntıların aşılacağını ve halkın bunu benimseyeceğini dile getiren Ergil, “Çünkü toplum bunu canı ve kanıyla ödedi” dedi. Hükümetin şu ana kadar net bir çözüm programı ortaya koymamasının ve somut adımlar atmamasının yanlış olmadığını belirten Ergil, “Şimdi ortaya bir şey konulsa bu kabul edilmeyecek. AKP’nin çözümüdür denilecek. Süreç ilerlemelidir. Bütün toplumsal ve siyasal kesimler ve onların arkasındaki güçler, ortaklaşa bir mutabakat metni hazırlayabilir ve bu referanduma götürülebilir. Bu bir süreç” dedi. Parlamento ve hükümetin barışının kalıcı olamayacağını söyleyen Ergil, “Ama halkın oyladığı ve arkasında durduğu barış kalıcı olur. Bu nedenle hükümetin şu anki tutumunu yanlış bulmuyorum” şeklinde konuştu.
(İstanbul/EVRENSEL)
Erdal İmrek
ÖNCEKİ HABER

Direnişçi işçilere polis saldırısı

SONRAKİ HABER

GERÇEK

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...