15 Ağustos 2009 00:00
BAŞYAZI
Gazetemiz dünden itibaren, sendikacıların, hükümetin Kürt Açılımı ve Kürt sorununun demokratik ve halkçı çözümüne ilişkin görüşlerini yayımlamaya başladı.
Gazetemiz dünden itibaren, sendikacıların, hükümetin Kürt Açılımı ve Kürt sorununun demokratik ve halkçı çözümüne ilişkin görüşlerini yayımlamaya başladı.
Elbette, daha önce de bazı sendikacıların sorunun çözümüne ilişkin görüşler belirttiklerini biliyoruz. Bunları da Evrensel haber yaptı.
Burada elbette, görüşlerin bir kıyaslamasını yapmayacağız. Bunu okurlarımız ve sendikal camianın kendisi yapacaktır.
Burada, bugün sendikacıların sorumluluğu açısından bu açıklamaları ele alacağız.
Şöyle ki:
Okurlarımızın fark edeceği gibi sendikacılar; bir yandan sorunun çözümüne ilişkin atılan adımlara destek vereceklerini açıklarken, öte yandan kısmen de olsa çözümün nasıl olması gerektiğine dair görüşlerini de ileri sürüyorlar. Ve süreç ilerledikçe sendikacıların tutumlarının daha da netleşeceğine işaret eden değerlendirmeler de var.
Sendikalar kendilerini genellikle işçilerin ekonomik haklarını savunan örgütler olarak gördüklerinden, siyasi konularda sessiz kalmışlardır. Ancak milli sorun olarak gördükleri Kıbrıs sorunu, Kürt sorunu gibi konularda devlet politikasına (milli politikaya) kayıtsız şartsız destek vermek için siyasi konuları gündemlerine almışlardır. Elbette, her dönemde siyasete dair görüş açıklayan sendikacılar da olmuştur. Ama bu, kaideyi bozacak bir düzeyde olmamıştır.
Kürt sorununun çözümüne ilişkin bugün gelinen aşamada artık dışında kalmanın da olanaksızlaşmasıyla, sendikal camiadan, bir süre önce böyle konuların sendikaların dikkat alanında olmadığını savunan çevreler de görüş ifade etmeye başlamıştır.
Ancak söylem açısından bakıldığında; sendikacılar, bu görüşleri kişisel görüşleri olarak ifade etmektedirler. Bugün bu da doğaldır. Ancak sendikacılar, aydınlar gibi bireysel görüşlerini ifade ederek, yükümlülüklerini yerine getiren kişiler olamazlar. Çünkü onlar seçilmişlerdir ve kendilerini seçen binler, on binler, hatta yüz binlerce işçiye karşı da sorumludurlar. O zaman sendikacıların; bir görüş ifade ederken ve bu görüşün doğru olduğuna inanıyorlarsa o zaman, üyelerinin görüşlerinin de o doğrultuda gelişmesi için gereken girişimlerde bulunmaları gerekir. Yani sendikacılar, ülkenin çeşitli sorunları, özellikle de Kürt sorunu gibi devasa, işçilerin birliği gibi temel ve sendikaları birinci dereceden ilgilendiren bir sorun üzerinde, üyeleri işçilerin ve sendikalarının otorite olduğu tüm çevrelerdeki emekçilerin görüşlerinin oluşmasını kolaylaştıracak girişimlerde bulunmak yükümlülüğündedirler.
Bu sorumluluğun başlangıcı, tabanda farklı etnik kökenden gelen işçilerin birliğini sağlayacak bir tartışmanın da başlangıcıdır. Ve sendikacıların sorumluluğunun yerine gelmesi; işçilerin, oluşan görüş doğrultusunda tutum almaları; Kürt sorununun çözümünün işçilerin, emekçilerin çıkarları doğrultusunda, onların birliklerini güçlendirecek doğrultuda olması için çözümün ilerletilmesi mücadelesiyle birleştiği ölçüde anlamlanır.
Bu yüzden de sendikacıların sorumluluğu, açıklamalar yapmakla bitmez ama belki de yeni başlar. Çünkü sendikacının görüşünün anlam kazanması için üyelerinin, tüm emek dünyasının, o görüş doğrultusunda tutum alması; hükümetin ve öteki çözümün taraflarının, milyonlarca işçinin görüşünü dikkate almak zorunda kalacağı bir işçi baskısı oluşturmak için çaba göstermesi yükümlülüğü vardır.
Bugünkü koşullar göz önüne alındığında; sendikacıların, Kürt sorununun çözümü doğrultusundaki girişimleri kolaylaştıran açıklamaları, sorunun işçi kamuoyunda tartışılması için ortamın normalleştirilmesi çok önemlidir. Ancak bu yöneliş, işyerlerinde, sendikalarda tartışmaların genişletilmesi; sorunun çözümü için işçilerin, sendikacıların ortak görüşler oluşturacağı mekanizmalar geliştirilmesi gibi adımların atılması ile tamamlanmak durumundadır.
Böylesi tarihsel ve önemli bir sorunun çözümünde işçi damgası olmazsa, bu, işçi sınıfı mücadelesi için kabul edilir olamaz.
Gazetemizde açıklanan görüşler, gidişata müdahale etmek için harekete geçmenin işaretlerini taşımaktadır!
İHSAN ÇARALAN