16 Ağustos 2009 00:00
BAŞYAZI
Geçtiğimiz nisan ayında Meksikada ortaya çıkıp oradan hızla ABDye geçen Domuz Gribi, dünyada yılın kabusu olarak yayılıyor. Elbette, gribin aslında ilaç tekelleri tarafından üretilip sonra da aşısının piyasa sürüldüğünden...
Geçtiğimiz nisan ayında Meksikada ortaya çıkıp oradan hızla ABDye geçen Domuz Gribi, dünyada yılın kabusu olarak yayılıyor. Elbette, gribin aslında ilaç tekelleri tarafından üretilip sonra da aşısının piyasa sürüldüğünden, Müslüman ülkelerde gribin yayılmayacağına ya da İslamın bu gribi öldürücü bildiği için vaktiyle domuz eti yenmesini yasakladığına kadar hurafeler gripten daha da hızlı yayılıyor.
Griple ilgili basın ve İnternet üstünden yayılan spekülatif haberler kaçınılmaz görünüyor. Hele işin içine domuzluk girince, en gerici fikirleri yaymak için sinekten yağ çıkaranlar da harekete geçiyor. Ne var ki; Domuz Gribi korkusunun Haççın yasaklanmasını bile gündeme getirmesinden anlaşılıyor ki; Müslümanlar da Domuz Gribine karşı aşılı değilmiş! Öyle olsa AKP Hükümeti, İsviçreden aşı ithal etmek için kuyruğa girer miydi?
Ancak burada spekülasyonlar üstünde değil; az çok normal bir ülkede olsa, skandal sayılacak iki önemli gerçek vaka üstünde duracağız.
Bunlardan birincisi, AKP Hükümetinin ve Sağlık Bakanlığının, 65 yaş üstü vatandaşların Domuz Gribine karşı aşılanmayacağını açıklamasıdır.
Hükümet, İsviçreden 10 milyon doz aşı ithal etmiştir ve bu aşı yakında Türkiyeye gelecektir. Ancak bu 10 milyon dozun kimlere uygulanacağı belirlenirken, 65 yaş üstü vatandaşların aşılanmaması kararı alınmıştır.
Neden sorusunun karşılığı; 65 yaş üstünde vatandaşlarda aşının etkisinin gençlere göre daha az olduğudur ve bakanlık adına konuşan yetkililer, 65 Yaş üstündekilerin aşılanmasını gereksiz masraf olarak ifade etmektedirler.
Kısacası hükümet; Domuz Gribi karşısında 65 yaş üstündeki vatandaşları gözden çıkarmaktadır!
Bu açıkça, vatandaşların sağlıklarını koruma yükümlülüğünü devletin ve onun Sağlık Bakanlığının üstünden atmaktadır.
Bu tutum elbette ne hükümet ve devletin çağdaşlığı ile ne insan haklarının en temel ilkeleriyle bağdaşır bir tutumdur. Başbakan Erdoğanın her vesileyle, insanları yaradandan dolayı olsa da ne kadar çok sevdikleri, yaşlılara karşı nasıl saygı duydukları konusundaki propagandasına hiç değinmiyoruz.
Demek ki; hükümet ve devletin insan saygısı ve sevgisi boş laftan ibarettir. Bu para göz takımın lideri Özal vaktiyle bu tutumu; Emeklinin iyisi 3 yıl yaşar diye açıklamıştı. Şimdikiler ise; 65 yaş üstü vatandaşlar için Bırakın ölsünler; onları yaşatmak için masraf etmeyeceğiz! demektedirler. Bu, AKP Hükümetinin ve onun Sağlık Bakanlığının insan hayatı konusunda Orta Çağın normlarıyla hareket ettiğini göstermektedir.
Domuz Gribi vakası karşısında ikinci domuzluk ise; Özel hastaneler tarafından devreye sokulmuştur.
Domuz Gribi testi, Ankara ve İstanbulda iki sağlık merkezinde yapılmaktadır. Salgının seyri, bu iki merkez tarafından izlenmektedir. Ancak halkın paniğinden istifade etmek isteyen bazı özel hastaneler; Domuz Gribi Testi yapmaya girişmişler ve 270 TL karşılığında isteyenlere test yapmaktadırlar.
Tıp çevreleri; özel hastanelerin bu girişimini Tıp ve sağlık ahlakına aykırı bulurken, salgının seyrinin izlenmesini önleyen ve kontrolü zorlaştıran bir girişim olarak da görüyorlar. Tabi buna vatandaşın salgın paniğinin istismarı ve soyulmasını da eklemeliyiz.
Ancak 65yaş üstü vatandaşları gözden çıkaracak bir sağlık etiğine sahip olan Sağlık Bakanlığının özel hastanelerin bu sağlık etiğine aykırı, vatandaşı dolandıran tutumlarına karşı aldığı bir önlem yoktur. Böylece; masraf olmasın diye 65 üstü vatandaşları gözden çıkaran Bakanlık, özel hastanelerin halk sağlığını tehdit eden uygulamalarına ve halkı soymasına da göz yummaktadır.
Bu iki vakada da açıkça görüldüğü gibi halk sağlığı hem bizzat Bakanlık tarafından tehdit edilirken özel hastanelerin girişimleri karşısında da gerekli müdahaleyi yapmayarak özel sağlık kurumlarının da halk sağlığını tehdit etmesine göz yummaktadır.
Bunlar Domuz Gribinden daha tehdit edici domuzluklar değil midir!
İHSAN ÇARALAN