16 Ağustos 2009 00:00
Aksi Yazılar
Malum açılım yılındayız! Alevi açılımı, Kürt açılımı, Türban açılımı, Kuran kursu açılımı Her ne kadar açılımların birçoğu din eksenli gibi gözüküyorsa da buna şaşırmamak gerekir!
açılım kapılar!
Malum açılım yılındayız! Alevi açılımı, Kürt açılımı, Türban açılımı, Kuran kursu açılımı Her ne kadar açılımların birçoğu din eksenli gibi gözüküyorsa da buna şaşırmamak gerekir!.. Zira Meclisin çoğunluğu da din eksenli!.. Bir açılımdır gidiyoruz bakalım!.. Her tarafımız açılım doldu!.. Açılımın mı var derdin var!.. Ne kadar sorun varsa o kadar da açılım var!.. İş öyle noktaya geldi ki açılımı olmayana kız vermeyecekler gibi:
- Evet efendiiim! Sebebi ziyaretimize gelince! Allahın emri peygamberin kavli ile kızınızı oğlumuza istemeye geldik.
- Hoş geldiniz sefa geldiniz de, nasıl, bari oğlunuzun bir açılımı var mı?
- Valla beyefendi, şu gün itibariyle oğlumuzda bir açılım falan yok! Eğer siz münasip görür de kızınızı verirseniz birlikte bir açılım düşünürler herhalde!.. Biz babalık görevimizi yapalım da!..
Yarın öbür gün iş başvuruları için doldurulan formlara, isim, soy isim, telefon gibi soruların yanı sıra bir de Savunduğunuz herhangi bir açılım var mı diye bir soru eklenirse hiç şaşırmayın:
- Şu an için herhangi bir açılımın peşinden gitmiyorum! Bir işe girersem ilk işim bir açılımın peşinden gitmek olacak!
Dikkat ederseniz etnik ya da mezhepsel konularda ne zaman bir açılımdan bahsedilse, Başbakan Erdoğan toplumun büyük kesiminden kabul görmüş ozanlardan güzel şiirler okur. Tıpkı son genel seçimlerde Elbistanda yaptığı bir mitingde Âşık Mahzuni Şeriften okuduğu şiir gibi:
Milletin sırtından doyan doyana
Bunu gören yürek nasıl dayana
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana
Bilmem söylesem mi söylemesem mi?..
Bir sohbet esnasında bunu Âşık Müslüm Sümbüle aktardığımda bana aynen şöyle demişti:
- İyi de, yiğidi kuru soğana kim muhtaç etti? Yiğidi kuru soğana muhtaç edenler utansın
Daha önce de Başbakan Erdoğan, Alevi Açılımı çerçevesinde düzenlenen malum iftar yemeğinde, Şair Hasan Hüseyin Korkmazgilden bahsetmişti:
- Bizler, Şair Hasan Hüseyin Korkmazgilin ifadesiyle; acıyı bal eylemesini bilmiş bir milletiz. Burada da acıyı bal eylemek üzere bulunuyoruz
Çok geçmeden Başbakan Erdoğanın baldan kastının Alevilerin ağzına bir parmak bal çalmak olduğu anlaşılmıştı:
- Bizim ibadet yerimiz sadece camilerdir!..
Aynı Başbakan, 6. Uluslararası Türk Dil Kurultayı adı altında düzenlenen bir etkinlikte de Fazıl Hüsnü Dağlarca niyetine Faruk Nafız Çamlıbelden bir şiir okumuştu! Aslına bakılırsa okuduğu şiir yüzünden hapis yatmış bir başbakana sahip olan bir ülke demokrasisinde, attığı sloganlar yüzünden öğrenciler yerlerde sürüklenip tutuklanıyorsa, bu kadar kusur çok da önemli bir kusur olmasa gerek! Kaldı ki Başbakan Erdoğan, ozan ve ozanların sözlerine gerçekten değer verseydi, Âşık Veyselin Şarkışla ilçesindeki heykelinin kaldırılıp yerine Takkeli Âşık Veysel heykeli dikilmesine göz yummazdı. Artık biliyoruz ki Başbakanın ve beraberindekilerin maksadı, ozanları anmak ya da onları onurlandırmak değil onların sözlerinden yola çıkarak sorunların muhataplarına birtakım mesajlar vermektir. Tıpkı Kürt Açılımından sonra Yunus Emrenin dizelerini okuyarak kendi milletvekillerine verdiği mesaj gibi:
Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Yani demek istiyor ki Başbakan Erdoğan kendi milletvekillerine:
Söz ola kese başı
Söz ola kes tıraşı...
Başbakan Erdoğanın şiire merakını bilmeyen yok gibi! Bu yüzden de şiir bulmakta pek zorlanmıyor! Eski ya da yeni, gündemdeki ya da gündeme gelecek olan açılımlara uygun düşer mi tartışılır ama aşağıdaki taşlamanın bir yerlere uygun düşeceğini umut ediyorum! Âşık Ali Kızıltuğdan söylemesi, benden de yazması:
Sekiz öküz bir tarlada
Vuruşuylarmış ha babam de babam
Acından ölen danaya da
Gülüşüylermiş ha babam de babam
Dördünü sürdüler adaya
Dördünü de sürdüler karaya
Menfaat girdi mi araya
Ne güzel de barışıylar ha babam de babam
Yerinmeden gelin geçin
Hangi öküz iyidir seçin
Kızıltuğa toslamak için
Çabaliyler ha babam de babam...
Veli Bayrak