17 Ağustos 2009 00:00
Bu zihniyette hizmet yok!
Köy Hizmetlerinin kapatılması, hem hizmet verdiği yerleşim birimlerindeki insanlar, hem de bu kurumun İl Özel İdarelerine devredilen işçileri için birçok sorunu da beraberinde getirdi.
Köy Hizmetlerinin kapatılması, hem hizmet verdiği yerleşim birimlerindeki insanlar, hem de bu kurumun İl Özel İdarelerine devredilen işçileri için birçok sorunu da beraberinde getirdi. Diyarbakırda birçok hizmet sunan yüzlerce vasıflı işçinin Milli Eğitim Bakanlığı hizmetine verilmesi, Köy Hizmetleri araçlarının satılması, hizmetlerin taşeronlara devredilerek satılan araçların tekrar kiralanması, bu uygulamanın mantığını ortaya koyuyor.
Diyarbakır Yol-İş 2 Nolu Şube Mali Sekreteri Mehmet Bayram ve işçilerle, sendikanın şube binasında Köy Hizmetlerinin kapatılması ve sonrasında yaşanan sürece ilişkin konuştuk.
Köy Hizmetlerinin kapatılmasından sonraki süreçte neler yaşadınız?
Mehmet Bayram: Köy Hizmetleri, geçmişte 800 tane köy (Diyarbakır için), 1200 tane mezra toplam 2 bin tane yerleşim biriminin yollarını yapmıştır, içme sularını yapmıştır; kanalizasyonlarını, asfaltını yapmıştır. Biz böyle hizmet veren bir kurumken İl Özel İdareleri Genel Sekreterliğine bağlanınca sorunlar yaşanmaya başladı. Bizler dozerciyiz, greyderciyiz, kepçeciyiz;, iş makinelerini kullanan, yani iş üreten insanlar... Ama şimdi bizi yönetenlerin hepsi İl Özel İdarelerinin memurları. Şimdi oradakilere soruyoruz: Bu makinelerden anlıyor musunuz? Hiçbiri bilmediğini söylüyor. Genel sekreterimiz kompresörün ne olduğunu bilmiyor. Bir genel sekreter bir dozeri, greyderi, kompresörü bilmiyorsa; bunun nasıl çalıştığını, dağlarda neler yaptığını, işçinin neler çektiğini bilmiyorsa bizi nasıl yönetecek? Dönemin valisi Efkan Ala tarafından yaptığımız işlerden dolayı tebrik edildik. Ama akabinde bütün bu vasıflı işçileri, 20-30 sene çalışan işçileri alıp okullara sürgün ettiler. 471 arkadaşımızın hepsi de vasıflı, bu işin uzmanlarıydı.
Sizleri okullara gönderirken neler söylediler?
İsmet Akaslan: Türkiye Cumhuriyetinde uygulanmayan bir adaletsizlik Diyarbakırda uygulandı. Bizlere Ya ilçelere gideceksiniz ya da emekli olacaksınız dediler. Ya da başka bir kurum bize seçenek olarak gösterildi. İlçelerimize gidip orada hizmet yapmak isteriz tabii ki, ama ilçelerde öyle bir altyapı kurulmadı ki. 470 tane personelimiz ilçelere dağıldığı zaman her ilçeye 50-55 tane personel düşüyor. Bu personel nerede yatıp kalkacak? İşçi arkadaşlarımız düşündü taşındı, kazalara gidip rezil kepaze olacaklarına mecburen Milli Eğitimde hizmetli olarak çalışmayı seçtiler. Yıllarca köy yollarına, içme sularına, sondaj çalışmalarına hizmet vermiş nice uzman insanlarımızın, dozer operatörlerimizin ellerine, okullarda süpürge, paspas verilmiştir. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü kapatılıp İl Özel İdaresine devredildiğinde, Sayın M. Ali Şahin; Biz işçilere daha fazla hak tanımak ve ödenek göndermek için bu kararı aldık demişti. Ama bakıyoruz, ikramiyemiz 30 Haziranda verilmesi gerekirken bugün hâlâ hiçbir ödeme olmadığı gibi 12nci aya kadar maaşlarımız bile tehlikeye düşmeye başladı.
Hamza Dicle: 1987de işe girdim. Kendi kurumumda personel şefliği görevini yaparken Milli Eğitime gönderildim. Bizler neden Karayollarına, DSİye nakille gitmeyelim, niye başka kurumlarda aktif olarak çalıştırılmayalım? Neden pasif duruma düşürülüyoruz? Bu yanlış politikanın sonucu; şu ana kadar devlet 43 milyon TL zarar etti. Düşünün ki, şu anda İl Özel İdaresindeki araç gereçler usta yetersizliğinden bakım için sanayiye gönderiliyor ve sanayidekiler bu araçlardan anlamadıkları için Milli Eğitime giden ustalar çağırılarak belli bir ücret karşılığında onlara tamir ettiriliyor. Bizim büz fabrikamız vardı, üretiyordu, işçi üretimdeydi orada. Büz fabrikası birilerine peşkeş çekilerek kapatıldı. Asfalt şantiyemiz, trilyonluk sondaj makinelerimiz vardı. Şimdi onlar nerede? Utansınlar diyorum.
İl Özel İdaresine devredildikten sonra maaşlarla ilgili sıkıntılar da yaşamaya başladınız. Bununla ilgili yaptığınız eylemler basında da yer aldı...
Mehmet Bayram: Köy Hizmetleri 2005 Şubatında kapatılmış, burada çalışan tüm personel görev, yetki, makine, teçhizat ile birlikte İl Özel İdarelerine devredilmişti. 5286 sayılı Kanunla bu düzenleme yapılırken, işçilerin maaş, ikramiye ve diğer alacaklarının yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar merkezi bütçeden karşılanması karara bağlanmıştır. Daha sonra 5779 sayılı Kanunla ilgili düzenlemeler yapılmış, ödemelerin 5 yıllık süre ile merkez bütçeden karşılanacağı bu sürenin Bakanlar Kurulu kararıyla bir 5 yıl daha uzatılabileceği kararlaştırılmıştır. Yani 5 yıl daha uzatma yetkisi Bakanlar Kuruluna verilmiş. Biz de Daha 10 yıl kimse paramızı kesmez, rahatız diye düşündük. Fakat hükümet, 2009 bütçesini hazırlarken, daha 5 yıllık süre dolmadan Bütçe Kanununun 13/B-2 maddesinde yeni bir düzenleme yaparak, Maliye Bakanlığınca İl Özel İdarelerine gönderilecek ödeneklerin üçte birinin eksik ödenebileceği konusunda Maliye Bakanlığına yetki vermiştir. Maliye Bakanlığı da yetki verilince kesmeye hazırdır zaten. Düzenleme, 2008in Aralık ayında; yani yerel seçimlerden önce yapılmasına rağmen oy kaybı endişesiyle seçimden sonra uygulamaya sokuldu.
Eşref Acemoğlu: 471 arkadaşımız okula gönderilirken yerel seçimlerde kendi yandaşlarına yer açabilmek için tekrar işçi alındı. O seçim yatırımıydı, AKPnin kadrolaşmasıydı.
Metin Değirmenci: Yaşadığımız sıkıntılarda sayımızın fazlalığının da etkisi var. Diğer illerde yüzde 30 kesintilerden doğan hak kayıpları ayda 100-200 milyar iken, bizde bu rakam 600-700 milyarın üstünde. Ama bu işçilerin suçu değil, bizleri bugüne kadar yanlış yönetenlerin suçu. Köy Hizmetleri oy potansiyeli olarak görüldü. Bu arkadaşlarımız 1. sınıf vasıflı işçi iken onları paspasa gönderip, dışarıdan kiralama yöntemiyle işçi almak ne derece doğru, ne derece insafa sığar, bunu da onlara sormak gerekir.
Bayram Metin Erdoğan: Maliye Bakanlığı, yayınlamış olduğu bir tebliğ ile bundan böyle maaşların yüzde 30unu eksik göndereceğini, bunun İl Özel İdaresinin bütçesinden karşılanması gerektiğini belirtmekte. Ayrıca mesai arkadaşlarımızın bir kısmı Milli Eğitim Müdürlüklerinde veya değişik kurumlarda asli görevlerinin dışında, temizlik işlerinde kullanılmaktadır. Oysa bu arkadaşlarımız çoğu kar kış demeden köy yollarını açmak için çaba sarf etmişlerdir. Köprü yapmışlardır, içme sularının yapımında çalışmışlardır. Bir an önce bu haksız uygulamanın sona erdirilmesini yöneticilerden talep ediyoruz.
Mehmet Bayram: Köy Hizmetlerinin şu andaki adı Kırsal Kalkınma Daire Başkanlığıdır ve buraya bu sene ayrılan bütçe 850 milyar. Eskiden bu 850 milyar, araçların yakıtı ve yedek parça parası olarak ayrılıyordu. 850 milyar Köy Hizmetlerine ayrılmışsa, bu bize Siz oturun iş yapmayın demektir. Bu politikanın arkasında müteahhitlerden araç kiralama mantığı yatıyor. Araçların satılmaması gerekiyor, bu zihniyette hizmet yok, bu zihniyette araçları satıp işçileri emekli edip hizmeti satın almak var.
(Diyarbakır/EVRENSEL)
İŞ KALİTESİ DÜŞTÜ
Özellikle Bölgede yaşanan çatışmalı süreçten sonra boşaltılan, bugün hizmet bekleyen binlerce köy varken Köy Hizmetlerinin kapatılmasının arkasında hangi politikalar yatıyor?
Seyfettin Bilen: Bizim yaptığımız her şey ortada. Karayollarının, DSİnin, İl Özel İdaresine bakan hangi amirler varsa bizim yaptığımız yolların kalitesini ölçsünler. Bir de kendilerinin tutup peşkeş çektikleri müteahhitlerin yaptığı yolların kalitesini ölçsünler. Müteahhitlerin yaptığı yollar afet sonucu yıkılırken, bizim yaptığımız ham yollar bile hâlâ sağlam duruyor. Kafalarını kuma gömüp kimse bizi görmez sananlar bilsin ki, herkes sizi görüyor. Yaptığımız işler bazılarına peşkeş çekilecek diye biz bunlara maruz kaldık.
M. Hanefi Şahin: Karınca kararınca yeni yapılan konutlara altyapı götürülmesinde encümenlik mercii ekonomik sıkıntı içerisindeyken, personel giderlerinin ayrıca encümenliğe yüklenmesi, köye dönüşlerde devletin ne kadar samimi olduğunu göstermektedir. Batıda bağ evlerine asfalt giderken, bizlerin bölge halkı olarak hizmetten yoksun bırakılması da düşündürücüdür.
AKPLİ VEKİLLER İLGİLENMEDİ
Peki, bu işçiler hangi gerekçelerle Milli Eğitimin hizmetine verildiler?
Mehmet Bayram: 471 kişiyi okullara gönderirken bir kılıf uydurmaya çalıştılar. İş yok dersek iş var, makine yok dersek makine var. Ne yapalım, o zaman bu makineleri satalım dediler. Bizim araçlarımızın çoğu geçmişte İl Özel İdaresi tarafından satın alınırdı. Ama ne hikmetse İl Özel İdaresine bağlandıktan sonra yeni modern araçlar almalarını beklerken, bütün araçlarımızı sattılar. Ekonomik ömrünü doldurmuş bu araçlar dediler. Sattıkları araçları ne yapıyorlar? Herkes bilsin bunu; araçları tekrar kiralık olarak alıyorlar. Bunların hepsi bizde ispatlıdır. AKP milletvekillerini arıyorum. Diyorum ki Sayın vekilim, bu araçlar niye satılıyor, ne oluyor? Diyor ki; Haberim yok. Ben biliyorum ki çok iyi haberi var. 25 bölge milletvekiline mektup yazdım. Başbakana ayrı yazdım. Sadece DTP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır, duyarlı davranarak bizim sorunlarımızı Meclise taşıdı. İhsan Arslanı (AKP Diyarbakır Milletvekili) arıyorum; Çabuk söyle 15 kişi sırada diyor.
Yusuf Karataş / Cumhur Daş