18 Ağustos 2009 00:00

Ford Cumhuriyeti'nde modern kölelik 1


İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2008 Raporu”nda, Türkiye’nin en büyük 3. sanayi kuruluşu seçilen Ford Otosan, ihracat ve kâr rekortmenleri arasında yer alıyor. Kriz öncesi 7 bin 500 işçinin çalıştığı fabrika, krizle birlikte 5 bin 300 işçinin bünyesinde ve 40 bine yakın işçinin de yan sanayisinde çalıştığı dev bir işletme konumunda.
1997 yılında Kocaeli’nde fabrika kurma kararı aldığında, SEKA fidanlığı arazisi, devlet erkanınca hiç tereddüt edilmeden kendisine tahsis edildi. Fidanlığın peşkeş çekilmesine tepki gösterenlerin karşısına, dönemin cumhurbaşkanı Süleyman Demirel cansiperane bir şekilde çıktı; “Gerekirse Çankaya’nın arazisini bile veririm” sözüyle... Ford’un o dönem vaat ettiği yol, okul; çevredeki halka iş, vb. vaatler, boş bir söz olarak kaldı. Gerçek olan tek şey, Ford’un büyük kârı... Peki ‘Ford Cumhuriyeti’ nasıl ve neyin üzerinde yükseldi?..


Peşkeş, vaatler ve kıyak: Sanayi devi kuruluyor!
1997 yılında Türkiye’de yeni bir fabrika kurma kararı alan Ford-Koç ortaklığı, 150 bin adetlik üretim kapasitesine sahip fabrikanın kurulmasına elverişli bir arazi aramaya başladı. Böylece yeni kurulacak fabrika için Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde bulunan 1600 dönümlük, 12 trilyonluk değere sahip SEKA fidanlığı seçildi. Denize kıyısı bulunan bu arazi, Ford için kaçırılmaz bir fırsat olarak değerlendirildi. SEKA fidanlığı arazisinin fabrika için kendilerine bedelsiz olarak verilmesini isteyen Ford-Koç ortaklığı, Demirel’in de devreye girmesiyle tüm tepkilere rağmen arazinin kendilerine verilmesini sağladı. SEKA fidanlığının Ford-Koç ortaklığına peşkeş çekilmesini engellemek amacıyla 18 Temmuz günü TMMOB tarafından açılan iptal davasını, Danıştay’ın yürütme kararını kaldırarak sonuçlandırmasıyla, yangından mal kaçırırcasına fabrikanın temeli Demirel tarafından devlet töreniyle atıldı.
SEKA fidanlığının, Ford-Koç ortaklığına peşkeş çekilmesine karşı çıkan kamuoyunun tepkilerinden çekinen devlet, SEKA fidanlığının çevresini Çevik Kuvvet ekipleriyle ve panzerlerle çevirerek, fidanlığa Koç’un fabrikalarından getirdikleri 50 otobüs dolusu işçiden başka hiç kimseyi almadı; halkın tören alanına girmesi engellendi. O dönem 12 trilyon değerindeki fidanlığın hibe edilip kamu malının patronlara peşkeş çekilmesine, yapılan doğa tahribatına karşı çıkan insanları, sermaye düşmanlığıyla itham eden Koç Grubu ve hükümet yetkilileri, yalan ve demagojilerle halkı kandırmaya çalıştılar. Halka, fidanlığın hiçbir işe yaramadığı, oranın sazlık, bataklık ve sivrisinek yuvası olduğu anlatıldı. Tepkileri azaltmak için kurulacak fabrikayla bölgede işsiz hiç kimsenin kalmayacağı propaganda edildi. Sadece temelin atılabilmesi için 20 binden fazla ağacın kesildiği SEKA fidanlığına kurulacak olan fabrika, doğa ve çevre dostu olarak gösterilmeye çalışıldı.
PEŞKEŞE KARŞI MÜCADELE!
SEKA fidanlığının Koç Grubu’na hibe edilmesine karşı mücadeleyi örgütleyen “sermaye düşmanları”ndan birisi Emekli-Sen Kocaeli Şube Başkanı Osman Nuri Şenol. SEKA fidanlığının Koç Grubu’na peşkeş çekilmesinin, fabrikanın özelleştirilme süreciyle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirten Şenol, “Hükümet tarafından özelleştirme sürecini hızlandırmak için sürekli SEKA’nın zarar ettiği, fabrikanın halkın üstünde kambur haline geldiği propagandası yapıldı. O dönem Selüloz-İş genel başkanlığı yapan Engin Alşan, fabrikada makinelerin çalıştırılması ve yatırım yapılması için SEKA fidanlığının satılıp kaynak elde edilmesi gerektiği yönünde açıklamalarda bulundu. Dönemin hükümetiyle uzlaşmacı sendikal anlayış birleşince, hem özelleştirme hem de fidanlığın Koç Grubu’na peşkeş çekilmesi kolaylaştı” diye konuştu.
Fidanlığın hibe edilmesini engellemek için bir komite oluşturup mücadele ettiklerini ifade eden Şenol, “Oluşturduğumuz bu komiteyle Gölcük, İhsaniye ve İzmit’te Ford’un gelişiyle nelerin kaybedileceğini, kağıt üretiminde dışa bağımlı olacağımızı, Körfez’in daha fazla kirleneceğini, balık üretimi ve canlı popülasyonu için zararlı olacağını, Samanlı dağlarından deniz dibine akan gözeneklerin kapanacağını, doğanın tahrip edileceğini anlattık. Ankara’da bakanlığı ziyaret edip ÇED raporunun olumsuz verilmesini talep ettik. Deniz motorlarıyla geziler düzenleyip, halkın dikkatini bu yağmaya çekmek için çaba sarf ettik. Bizim fidanlığın peşkeş çekilmesine karşı durduğumuzu öğrenen dönemin cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, ‘Ben Ford için Çankaya Köşkü’nün bahçesini bile veririm’ diye açıklama yaptı” şeklinde konuştu.
Fidanlığın hibe edilmesine karşı yürüttükleri mücadelenin büyümesinin, Koç Grubu başta olmak üzere dönemin cumhurbaşkanı ve başbakanını rahatsız ettiğini belirten Şenol, şöyle devam etti: “Koç Grubu adamlarının fidanlık içindeki yetişmiş kavak ağaçlarını kesmelerine engel olmamıza, polis ve jandarma izin vermedi. Tepkilerin daha fazla büyümesinden korkan hükümet, hiçbir yasal değişiklik yapmadan fidanlığı Koç Grubu’na hibe etti. Yasal düzenlemeler ve tapu işlemleri fabrika inşaatı başladıktan sonra yapıldı.”
Ford Otosan’ın, herkese iş vermek, Kocaeli’ne huzur ve refah getirmek vaatleriyle kurulduğunu söyleyen Şenol, “O dönem, fidanlığın bataklık olduğu, buranın halkın işine yaramayacağı propaganda ediliyordu. Herkese iş vaat ediliyordu. Ancak daha sonra anlaşıldı ki, İhsaniye belediye başkanı ve meclis üyeleriyle Ford yöneticileri anlaşmış, işçi kontenjanları tahsis edilmiş; ev, araba sözleri verilmiş” diye konuştu.
Bugün Ford fabrikasında kuralsızlığın en acımasız şekilde yaşandığını, işçilerin asgari ücretle kölelik koşullarında çalıştırıldığını söyleyerek sözlerini sürdüren Şenol, “O dönem verilen vaatlerin hepsinin yalan olduğu şimdi apaçık ortada. Bu işçi cehennemini değiştirmenin yolu, Ford işçilerinin örgütlenip mücadele etmesinden geçmektedir” dedi.
MAHALLEDE HAYAL KIRIKLIĞI!
Ford’un kurulduğu Çiftlik Mahallesi’nde yaşayan ve SEKA fidanlığının peşkeş çekilmesine karşı mücadele edenlerden birisi de İnci Bayındır. SEKA fidanlığının ücretsiz olarak Koç Grubu’na verilmesine karşı çıktıklarını belirten Bayındır, “Bazı kişiler çocuklarımız iş sahibi olacak diye düşünüyorlardı. Bizler ise fidanlığın Koç’a peşkeş çekilmesine kızıyorduk. Hükümetin buna izin vermesini doğru bulmuyorduk. Sonuçta Koç’un dediği oldu, devletin de desteğini aldı ve fabrika, SEKA fidanlığına bedelsiz olarak kuruldu” diye konuştu.
Ford’un halka vaat bile vermediğini, daha çok belediyeye ve meclis üyelerine vaatle dağıttığını belirten Bayındır, “Birçok okul yaptıracağını söyledi, yol ve tadilatları yapacaklarını söylediler. Ancak okul yapmadı, sadece bir okulu restore etti. Kendi önündeki yolları yaptı. Halka alttan alta yayılan ‘herkese iş’ vaadi ise yalan oldu. Belediyeden tanıdıkları, bazı vasıfsız işlerde çevreden insanları aldılar. Ama dışarıdan binlerce insan getirdiler. Kendi adamlarını koydular. Mahalleden, Gölcük’ten çok fazla insan girdi. Ama gerek iş koşullarından, gerek de işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunlarından dolayı insanlar işlerinden çıkmak zorunda kaldı” dedi.
*Bayındır, Ford kurulduktan sonra çevredeki şeftali ve kayısı ağaçlarının yok edildiğini, yerlerine lojistik firmaları kurulduğunu ifade ederek, “Havamızı, suyumuzu, toprağımızı kirlettiler. Ufak bir bahçem var. Bahçemde ektiğim sebzeler, ağaçlar verimsizleşti. Bunları yaşadık. Ama Ford bahsettiği, vaat ettiği katkıyı yapmadı. İnsanların hayatları etkilenmesine rağmen buradaki insanlara sadece ucuz işgücü olarak baktılar” dedi.
‘VAATLER YALAN! ÖNCE İŞÇİSİNİ GEÇİNDİRSİN!’
Ford’un kuruluş sürecindeki vaatleri gerçekleştirmekten uzak olduğunu belirten bir Ford işçisi ise Ford’un, çevresinin değil kendi işçilerinin geçimlerini bile sağlamadığını ifade etti. Ford’un verdiği sözlerin geçerliliği olmadığını belirten Ford işçisi, “Bir sürü vaatler verildi. İşsizliği azalacaktı ama il dışından birçok işçi getirildi. Verilen vaatler gerçekleştirilmedi” diye konuştu. Ford işçileri, patronlara ayrıcalık sağlandığını ifade ederek, “Nasıl bir ev yapılacakken arsaya para veriliyorsa, Ford patronu da devletten arsa alıyorsa onun bedelini ödemelidir. Fidanlık gibi bir doğal alan Koç’a peşkeş çekilmemeliydi. Devlet herkese eşit davranmalı. Nasıl biz bir arsa alınca bedelini ödüyorsak, Koç da ödemeli. Sonuçta Ford yoktan var olan bir kuruluş değil. 41 yıldır Türkiye’de faaliyette olan bir şirket ama araziyi bedavadan almaya çalışıyor ve alıyor. Devlet yine patronlara ayrıcalık sağlıyor” dedi.
İşçilerin yıllarca çok ağır koşullarda çalıştığını, kriz döneminde de ücretsiz izinler ve hak gasplarıyla karşı karşıya kaldıklarını belirten işçiler, “Ford, çalışanlarının hakkını vermedi. Ağır koşullarda çalıştık.
En ufak tepkide işçiler işten atılmakla tehdit edildi. Yani Ford vaat etti ama işçilerine verdiği vaatleri bile gerçekleştiremedi” diye konuştu.


80 YILLIK ORTAKLIK
İstanbul’da ilk otomobilin 6 Ekim 1907 tarihinde görüldüğü, bu otomobilin Paris’ten İstanbul’a tam 12 günde geldiği söylenir. Türkiye’deki ilk otomobilin üzerinden yüzyılı aşkın bir süre, yüz binlerce otomobil geçti.
Ford ve Koç ortaklığı, Vehbi Koç’un 1928 yılında Ankara’da kurduğu Otokoç firması ile Ford Motor Company’nin distribütörlüğünü almasına kadar uzanıyor. 1946 yılında ise Koç Grubu resmen Ford Motor Company’nın Türkiye temsilcisi olmuştur. 1920’li yıllardan itibaren yabancı sermaye ile “kalkınma” modelinin tipik örneklerinden birisi Koç-Ford ortaklığı olmuş, yabancı sermayenin ülkedeki egemenliğinin simgelerinden birisi haline gelmiştir.
Koç-Ford ortaklığı asıl olarak 1956 yılında başlıyor. 1959 yılında ise Koç Grubu, Ford’la kamyon montajı konusunda anlaşmaya varıyor ve Otosan AŞ kuruluyor. 1960 yılında Kadıköy fabrikasının üretime açılmasından sonra 321 bin 665 adet hafif ticari araç (minibüs, Van ve kamyonet), 156 bin 309 adet binek otomobil, 61 bin 183 adet kamyon ve 1098 adet otobüs olmak üzere toplam 540 bin 255 adet aracın üretimi gerçekleştirildi. Otosan, 1960 yılında F600 Ford kamyon, 1961 yılında Consul, 1963 yılında Taunus 17M SW’dan sonra 1966 yılında ilk “Türk otomobili” Anadol’un imalatına başlamıştır.
3 Ekim 1997 tarihinde imzalanan bir anlaşma ile Ford ve Otosan hisseleri, yüzde 41 Ford Motor Company, yüzde 41 Koç Holding ve yüzde 18 halka açık olmak üzere eşitlendi. Böylece Otosan AŞ, yeni ismiyle Ford Otomotiv Sanayi AŞ, yani Ford Otosan ortaya çıkmış oldu.
Ford Otosan 320 bin araç üretim kapasiteli (Transit ve Transit Connet) Kocaeli fabrikası ve 10 bin kamyon ve 55 bin aktarma organı üretim kapasiteli İnönü (Eskişehir) fabrikasına sahip bulunuyor. Ayrıca parça dağıtım operasyonu, servis mühendisliği, garanti işlemleri, saha çalışmaları, bayi eğitimi ve müşteri ilişkileri merkezinin bulunduğu Kartal Yedek Parça Dağıtım Merkezi ve 200 mühendis kapasiteli Gebze Teknoloji Merkezi tesisleri bulunmaktadır.


BATAKLIK DEĞİLDİ!
1942 yılında SEKA fabrikası bünyesinde bir fidanlık ve orman işletme şefliği olarak kurulan fidanlığın asıl amacı, yetişen ağaçlarla fabrikanın hammadde ihtiyacının yüzde 5’ini karşılamaktı. Zamanla hedeflerin biraz daha büyüdüğü fidanlıkta, tarım, sebze ve meyve üreticiliği gelişmiş, hayvancılık ve kavak ağacı üretiminde çevreye yol gösterilmiş, öğretici olunmuştu. Fidanlıkta yapılan üretimler, SEKA bünyesinde ve çevresinde tüketime sunulmuş, uzun yıllar SEKA işçisine verilen ve SEKA yoğurthanesinde üretilen yoğurdun sütünün büyük bir kısmı, fidanlıkta beslenen hayvanlardan elde edilmişti.


DEMİREL’DEN AKRABAYA KIYAK
Kocaeli’nde kurulması planlanan fabrika için “İstesinler Çankaya Köşkü’nün bahçesini vereyim” diyen Süleyman Demirel, fidanlığın hibe kararının verilmesiyle birlikte birçok şaibeli olayın gelişmesine neden oldu. Demirel’in desteğiyle SEKA fidanlığının hemen yanındaki bir araziyi yıllar önce gasp eden ve daha sonra 400 bin dolar ödeyerek sahiplenen hayali ihracat yapmaktan hüküm giymiş Yahya Demirel ve babası, burada liman işletmek için başvurmuştu. Mevcut kıyı yasasının varlığı, imar yasası, çevre yasasına aykırı olduğu için Demirellere liman inşaatı için izin verilmemişti. Ford-Koç ortaklığı tarafından kurulan ve üretilen otomobillerin büyük bir bölümünü deniz yoluyla ihraç edeceği belirtilen fabrikanın, bu planını uygulayabilmesi için liman inşa etmesi gerekiyordu. Bu da sadece 1600 dönümlük SEKA fidanlığının değil, onun yanında liman için gerekli olan iskelelerin kurulabilmesi için 300 metre uzunluğunda bir deniz şeridinin de Ford-Koç ortaklığına peşkeş çekilmesi anlamına geliyor. SEKA fidanlığının bulunduğu sahil şeridi sığ olduğu için kurulması düşünülen liman iskelelerinin kıyıdan en az 300 metre denize uzanması gerekiyor. Koç-Ford ortaklığına liman izni verilmesi, aynı zamanda Demirellere de aynı iznin verilmesi demek. Demirel böylece, sadece SEKA fidanlığını Ford-Koç ortaklığına peşkeş çekmekle kalmayıp, kendi akrabalarına da trilyonlarca liralık rant sağladı. Bir yandan Ford-Koç ortaklığının isteklerini yerine getirirken, diğer yandan da kendi ailesine trilyonlarca liralık kazancın kapısını açtı.

Yarın:Ford’da çalışma koşulları
M. Arif Koşar - Şerafettin Gökdeniz

Evrensel'i Takip Et