18 Ağustos 2009 00:00

Chavez’in ülkesinde

Karakas’ta beni karşılayan eşim Özgür, “Üzerinde yüklü miktarda para varsa lavaboya gidip ayakkabılarının içine koy” diyor; havaalanı servisinin polis tarafından durdurularak aranmamız ihtimaline karşı.

Paylaş

Karakas’ta beni karşılayan eşim Özgür, “Üzerinde yüklü miktarda para varsa lavaboya gidip ayakkabılarının içine koy” diyor; havaalanı servisinin polis tarafından durdurularak aranmamız ihtimaline karşı. Çünkü kendisinin ilk Karakas’a gidişinde üzerindeki paranın bir kısmını polis almış.
Nüfusu 26 milyon olan ülke halkının 6 milyonunun yaşamakta olduğu Karakas’a giden yol, birbirine girmiş gibi görünen rengarenk varoşlarla (barrio) başlıyor ve aynı görüntü ile devam ediyor. Çanak şeklindeki şehrin ortasındaki gökdelenleri çevreleyen küçük tepelerde biriken bu yığınların oluşturduğu barriolar, şehrin simgesi ve şehirdeki inanılmaz yoksullukla beraber nüfusun büyük çoğunluğunun da mekanı.
Barriolardan birinin içinden geçiyoruz. Devrilmiş büyük çöp kutuları, 15-16 yaşlarında kızlı erkekli sohbet eden gruplar, oynayan ayakkabısız çocuklar ve yan yana duran onlarca motosiklet...
Bu görüntüler arasında kulübe evlerden farklı küçük beşgen yapılar dikkatimi çekiyor. Ne olduklarını sorduğumda, Başkan Chavez’in uygulamaya koyduğu ve MİSYON olarak adlandırılan, dayanışma ve eşitlik temelinde bir hayat kurmayı amaçlayan, sosyal adalet ve güvenlik programlarını öğrenmeye başlıyorum. Başkan Chavez’in, Bolivarcı devriminin ilk pratikleri... Evsizler için bedava konutlar yapılması, yoksul halka bedava sağlık hizmeti verilmesi, topraksız köylülere toprak verilmesi, çok düşük fiyatlı yiyecek dağıtılması, parasızlık nedeniyle eğitimlerine devam edemeyenlerin eğitimlerinin tamamlanması amaçlı, gönüllülerin çalıştığı misyonlar...
Misyonlar büyük oranda devlet tekelindeki petrol şirketi tarafından finanse ediliyor ve zaman içinde kendi kendilerine yetebilecek konuma gelmeleri bekleniyor.
Benim gördüğüm yapılar, barrio yaşayanlarına bedava sağlık hizmeti vermek için Kübalı gönüllü doktorların çalıştığı küçük kliniklermiş. Chavez, Kübalı doktorları ülkeye davet etmeden önce Venezuelalı doktorlara misyonlarda çalışma çağrısında bulunmuş, ancak yanıt alamamış. Belki de bu kliniklerde verilen sağlık hizmetleri, Latin Amerika’da başarısız olmuş neoliberal sağlık reformlarına iyi bir alternatif.
Şehre gidiyoruz. Oteller, kafeler, restoranlar, sayısız ayakkabı dükkanı ve kozmetik mağazaları ile dolu bir semt. Dünya güzellik yarışmalarına güzel hazırlayan bu ülkedeki güzellik endüstrisine, gelirlerinin beşte birini harcıyor halk. Plastik cerrahi endüstrisi de kıtadaki en çok kâr getiren sektör.
Ertesi gün Karakas’ta şehir turu yapıyoruz. İlk durak, devrimci önder Simon Bolivar’ın doğduğu ev. Yüzde 95’i Roman Katolik olan Venezuela halkı için Simon Bolivar neredeyse bir aziz. Öyle ki; adı okullarda, meydanlarda, heykelleri ve tabloları hediyelik eşya dükkanlarında ve evlerde bile var.
İkinci durak, Parque Del Este. “Burası tropikal iklime yakın değil mi; neden kuş, böcek, kelebek göremiyorum” diye soruyorum. “Şehirdeki kuşların, zengin evleri çevreleyen güvenlik amaçlı elektrik tellerine çarparak öldüğünü” söylüyor Özgür. 1980’lerin son yıllarından itibaren Karakas’taki suç oranı, şehrin artan nüfusuyla birlikte çoğalıyor. ‘80’lerin başında IMF’nin neoliberal politikaları sonucu kemer sıkmak zorunda bırakılan halkın, gelir dağılımı adaletsizliğine dayanamayarak 27 Şubat 1989’da 2 bin sivilin ölümüyle sonuçlanan ayaklanmasından sonra, çözüm ülkenin bir avuç petrol zengini için elektrik telleri olurken, yoksullar için çaresizlik barriolardaki gettolaşma, umut ise Başkan Chavez oluyor.
Karayipler kıyılarına geçit olan Puerto La Cruz’da ise büyük rafinerileri görüyoruz. İhracat gelirlerinin yüzde 80’ini oluşturan petrol, Venezuela ekonomisinin kalbi. Bu gelirle, Dole markalı muzlardan giysiye kadar her şeyi ithal ediyorlar.
Muhalefet tarafından tehlikeli, megaloman ve petrol gelirlerini yoksul kitlelerin oylarını almak amacıyla harcayan bir diktatör olduğu düşünülen Chavez, yoksul halk ve çoğunluk tarafından halen bir umut olarak görülüyor. Bu ülkede ya Chavistasın ya da anti Chavista, arası yok. Bir başka ülkede ya Ergenekoncu olmak ya da AKP’li olmak gibi...

DEVRİM DUMAN:
Massachusetts Üniversitesi
Çalışma Ekonomisi mezunu
ÖNCEKİ HABER

GÜNKAR İDDİALARI KABUL ETMEDİ

SONRAKİ HABER

‘Timsahi’ olanı hariç, gözyaşlarının rengi aynıdır

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...