20 Ağustos 2009 00:00

Yoksulluğun gölgesindeki hayat


Hayat kadınlarının çocuklarının bakıcılığını üstlenen Madam Rosa’nın kendisi de bir zamanlar hayat kadınıdır. Yahudi kökenli olması, yaşadığı acıları bir kat daha artırmaktadır. Madam Rosa, yaşlanması nedeniyle genç hayat kadınlarının ‘çalışma arasında’ yaptıkları çocuklarının bakıcılığıyla geçimini sağlamaktadır. Bir zamanlar bol paralı, şaşaalı bir hayatın içerisinden geldiğini anımsadıkça, içinde bulunduğu durum daha da acı vermektedir. Yoksulluğun gölgesindeki hayatını yaşayabilmesinin yolu, bakıcılığını üstlendiği çocukların annelerinin ödeyeceği paralarla olabilmektedir.
Momo, Madam Rosa’nın bakıcılığını üstlendiği çocuklardan biridir. Momo, anne ve babasıyla ilgili hiçbir bilgisi olmadan yaşamını sürdürmektedir. Çünkü, kendini bildiğinden beri Madam Rosa’yı tanıyor ve onun en yakınıdır. Bu yakınlığa yaslanan Madam Rosa, Momo’nun özgeçmişini gizlemekle hikayenin düğümünü oluşturuyor.
Momo, bu düğümlü hikayenin öznesi ve anlatıcısıdır. Bütün gelişmeleri onun bakış açısından öğreniyoruz. Bu arada, Madam Rosa’nın yaşlılığında ve hastalığında yanı başından ayrılmayıp hayatını ölümüne değin ona adayan duyarlılığı ve fedakarlılığıyla tanıyoruz Momo’yu.
Kitabın sonuna doğru Madam Rosa’nın kapısına hasta görünümlü ve takatsiz birinin dayanıp kendini Momo’nun babası diye tanıtmasıyla, düğümün çözümü de başlıyor. Madam Rosa’nın sakladığı sır, Momo’nun babası olduğunu öne süren Kadir Yusuf adlı şahsın anlatımlarıyla açığa çıkıyorsa da, Madam Rosa çarçabuk çözülmenin önüne geçip engelliyor.
BİR YANDA YOKSULLUK BİR YANDA ÖLÜM
Kadir Yusuf, ruh hastalıkları hastanesinde uzun süre yatmış, tedavi görmüş, ama tam olarak iyileşemeden, son günlerinde oğlunu görmek isteğiyle izin aldığından orada bulunmaktadır. Madam Rosa, Momo’yu korumak ve yanında tutmak amacıyla onun oğlu olarak Moise’yi işaret edince tartışma alevleniyor. Kadir Yusuf’un itirazları işe yaramayınca, kalbi dayanamıyor ve orada düşüp ölüyor.
Momo, Madam Rosa ile birlikte babasının cesedini apartmanın karanlık bir bölmesinde gizliyor. Madam Rosa’nın ölümüne kadar yanından ayrılmayan Momo, vefalı, iyi bir çocuk olarak aldığı sevginin karşılığını veriyor.
Romanın hikayesi böylesi bir gelişme seyrindeyken, gelişen olaylardan, Fransa’nın 2. Dünya Savaşı sonrası yoksulluğu ve insan ilişkilerinin yansımaları da anlaşılıyor.
1975’te Fransa’nın en prestijli edebiyat ödüllerinden Goncourt Ödülü’ne layık görülen “Onca Yoksulluk Varken”in yazarı, aynı ödülü 1956’da “Cennetin Kökleri” kitabıyla kazanan Romain Gary, yıllar sonra yaptığı bir açıklamayla, “Yalnızca kendim olmaktan bıkmıştım” diye anlatır, kitaplarını Emile Ajar adıyla yayınlamış olmasını.
Yazar, durumu sezdirerek ahenkli sözcüklerle ve samimi bir dille anlatıyor. Sözcükler özenle seçilince, rahat okunan bir metin çıkıyor karşımıza. Bir durumu, basit ama derinlikli bir anlatım tarzı var yazarın, ve okuyup bitirdikten sonra bile etkisini sürdürüyor.
Vedat Çetin

Evrensel'i Takip Et