20 Ağustos 2009 00:00
AVRUPA GERÇEĞİ
8 yıldır büyük çoğunluğu ABD, İngiltere ve Almanyadan olmak üzere 42 ülkeden 100 binden fazla yabancı asker tarafından işgal edilen Afganistanda, bugün ikinci kez serbest seçimler yapılıyor.
8 yıldır büyük çoğunluğu ABD, İngiltere ve Almanyadan olmak üzere 42 ülkeden 100 binden fazla yabancı asker tarafından işgal edilen Afganistanda, bugün ikinci kez serbest seçimler yapılıyor. Batı basını, seçimlerin demokratik ve serbest olduğunu göstermek için günledir özel bir çaba harcıyor.
Haber ve yorumların çoğunda, Afganistanda bunca devasa askeri yığınağa rağmen bir istikrarın sağlanamadığı, kısa bir süre içinde de sağlanmayacağı öne çıkarılıyor.
Bu yüzden de işgalci devletler, şimdiden askerlerin çekilmesinin söz konusu olmadığını, Afganistanda kalıcı olduklarının açık mesajlarını veriyorlar. Almanya Savunma Bakanı Franz Josef Jung 5-10 yıl, İngiliz General David Richards ise 30-40 yıl daha bölgede olduklarını açıkça söylüyorlar. Muhtemel odur ki; bu süre, ABD için çok daha uzundur.
Dünyanın en yoksul, her bakımdan en geri bırakılmış ülkesini işgal eden emperyalist devletlerin, askerlerini gönüllü çekmeye niyeti bulunmuyor. Bu yüzden bugün yapılacak seçimler, sadece bir demokrasi tiyatrosundan ibaret.
Çünkü bu seçimlerin sonucu çoktan belirlenmiş. Eğer evdeki hesap çarşıda bozulmazsa, işgalcilerin emir eri Hamid Karzai, bir dönem daha başkanlık koltuğuna oturacak.
Afganistana demokrasi, kadınlara özgürlük götüreceğini vaat eden işgalci güçler, Talibandan aşağı kalmayan bir rejimi halka dayatmış durumda. Her ne kadar, Batı normlarında bir düzenden söz edilse de, sonucu önceden belli seçimler ancak diktatörlük koşullarında mümkündür.
Yani. Molla rejimini yıkanlar yerine Karzai hanedanlığını kurdular.
Peki kadınlara götürülen özgürlüğe ne demeli?..
İşgalin en önemli gerekçelerinden birisi olarak, Taliban rejiminin, kadınların en temel haklarını tanımadığına dikkat çekiliyor ve burka bunda önemli bir sembol olarak kullanılıyordu. Evet; dini değerleri öne sürüp kadınları ortaçağdan kalma burkanın içine kapatmak, insan onurunu hiçe sayıyor.
Ama bu ortaçağ zihniyetini sadece burka ile sınırlandırmak yanlış olur.
Seçimlere az bir süre kala Karzai tarafından Şii kadınlara yönelik yürürlüğe konulan yasa, bunun en somut ifadesi. Yasaya göre kocalarıyla sevişmek kadınlar için yasal bir zorunluluk haline geldi. Kocasının teklifini geri çeviren kadın, aç bırakılarak cezalandırılacak. Çocuklar ayrılık ya da annenin ölümü durumunda baba ve büyükbabaya bırakılacak. Tecavüze uğrayan kadınlar eğer yaralanmışsa, biraz para ile susturulacak.
Ayrıca kadınlar, kocalarının izni olmadan dışarı çıkamayacak, çalışamayacak. Yani, medeni Batının denetim altında tuttuğu Afganistanda, aslında Talibanın kadınlara reva gördüğü insanlık dışı uygulamalar, Karzai döneminde de devam ediyor. Dolayısıyla Afganistanda şimdi de Batı yanlısı bir şeriat düzeni hakim kılınmak istendiği söylenebilir.
Anlaşılan o ki; işgalci güçler, kukla yönetimlerle Afganistanı daha uzun bir süre yönetmek istiyorlar.
Ne var ki onlar için bu iş, günden güne zorlaşıyor. 100 bin kişilik işgal ordusu, her gün yeni saldırılarla karşı karşıya. En son işgalcilerin ana karargahına, Karzainin sarayına bile saldırılar düzenlendi. Bu, Talibanın Kabili bile kontrol etmeye çok yakın olduğunu gösteriyor.
Ama işgalci güçler de, bölgeye daha fazla askeri yığınak yapmak için temaslarını yoğunlaştırıyor. Son 30 yıldır savaşın hakim sürdüğü coğrafyadan yükselen silah seslerini, öyle anlaşılıyor ki bir süre daha duymaya devam edeceğiz.
Her göstermelik seçim, sorunlara çözüm getirilemediğinin yeni bir ifadesi olmakla birlikte, başta Afganistan olmak üzere bütün dünyada işgalin, ülkenin sorunlarını derinleştirdiği görüşünü haklı çıkarıyor.
Keza, işgalci ülkelerde bu işgalin anlamsız olduğuna dair tepkiler, eleştiriler gün geçtikçe yükseliyor. Özellikle, Almanyada halkın yüzde 80ine yakını, askerlerin geri çekilmesini istiyor ve ülkenin Hindukuş Dağlarında savunulamayacağına inanıyor. Benzer bir eğilim, artan asker kaybının da etkisiyle İngilterede de söz konusu.
Bütün bunlar, Afganistanın işgalci emperyalist devletler için hızla ikinci bir Vietnam olmaya doğru ilerlediğini, işgaline karşı mücadelenin ise ne kadar haklı ve doğru olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.
YÜCEL ÖZDEMİR