21 Ağustos 2009 00:00

FORD CUMHURİYETİ’NDE MODERN KÖLELİK - 4
Ford’da sendikacılar patronun işini yapıyor

Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birisi olan, “otomotiv sektörünün lideri” Ford Otosan, işçilerin çalışma ve yaşam koşulları ağırlaştıkça, işçilerin sağlığı bozuldukça, bant hızı sürekli olarak yükseldikçe büyümeye devam ediyor.

Paylaş

Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birisi olan, “otomotiv sektörünün lideri” Ford Otosan, işçilerin çalışma ve yaşam koşulları ağırlaştıkça, işçilerin sağlığı bozuldukça, bant hızı sürekli olarak yükseldikçe büyümeye devam ediyor. Toplusözleşmelerde yok sayılan, hızlanan bant üzerinde giderek eriyen, ücretsiz izinlerle ve hak gasplarıyla yaşamı çekilmez hale getirilen Ford işçileri, yaşananlara tepkili.
Kriz sürecinde fabrikanın ‘Zarar ediyoruz’ feryatlarıyla işçilerin kazanılmış haklarını ortadan kaldırması, denkleştirme ve borçlandırma ile mesailerin gasp edilmesi, Connect hattındaki yoğun ve sağlıksız tempo, işçilerin geleceğe güvenle bakmalarını engelliyor. Yılbaşına kadar 55 gün izinden bahsedildiğini ifade eden bir Ford işçisi, “Belirsizlik ve mutsuzluk var. Kriz sürecinde 10-20 TL zam aldık. Ücretsiz izinlerden maaşımızı tam alalım yeter diye düşünür olduk. İşten atılmalar yaşandı” diyor. Bunlar fabrikada nasıl tartışılıyor? Yaşananlar karşısında sendikanın tutumu nedir? Sendikanın tutumunu işçiler nasıl değerlendiriyor? Çözüm konusunda ne düşünüyorlar?

Patron devletten alacağı yardıma bakıyor. Vergi indirimi istiyor. İşçi ise sürekli zarar ediyor. 8 ayda 3.5 ay kaybımız var. Asıl zarar işçide. Sıkıntıyı yaşayan biziz ama işçinin bağırtısı kuru gürültü sayılıyor. İşçi her şeyin farkında. Yandım battım nidaları atan patronunun, bunu koz olarak kullanacağını da biliyoruz. Ama her yerde işsizlik varken, kriz sürecinde bunu dile getiremedik. Sendika çıkıp bir gün ‘Şu meseleyi konuşalım, patrondan şunu isteyelim, bir tepki gösterelim, hakkımızı alalım’ demedi...
Bu sözlerin sahibi Ford işçisi, kriz sürecinde patronun değil işçinin mağdur olduğunu düşünüyor ve sendikasının tutumunu şiddetle eleştiriyor. Aslında tüm işçilerin düşüncelerine tercüman oluyor. Diğer işçiler de sendikanın tutumu konusunda aynı fikirdeler. Türk Metal Sendikası’nın Ergenekon davasında eylem yapmak üzere otobüsler gönderdiğini belirten işçiler, “Ankara’ya, Özbek’e destek için kendi adamlarını gönderdiler. Ama işçiler için nerede eylem yaptılar? Patronun hangi uygulamasına karşı çıktılar? 7 bin 300 işçiden 5 bin 300’e indik. Sendika neredeydi? Connect hattında mesaisiz 10 saat çalışıyoruz. Kimse 10 saat çalışmak istemiyor. Sendika ne yaptı bu konuda? Ya da hangi hakkımızı savundu? Hiç!” diyorlar.
İşçilerin bunaldığını, bundan dolayı işi bırakanlar olduğunu belirten başka bir Ford işçisi, “İşçi kızdığında, öfkelendiğinde karşısında patrondan önce sendikanın adamlarını buluyor. Sendikacılar patronun kendi adamları gibi. Yemekhane ve servis organizasyonlarını yapıyor. Bunu yapmak sendikanın işi değil ki. Bunu zaten patron yapmak zorunda. İşçinin hakkını savunmak için mi sendikacılık, yoksa servis kahyacılığı mı” diye soruyor.
Fabrikada yine ücretsiz izinlerin konuşulduğunu belirten Ford işçileri, “İşyerinde sendikacılarla konuştuğumuzda böyle bir şey olmadığını söylüyorlar. Kendilerinin bilgisi olmadığını belirtiyorlar. Sendikacılar işçinin tepkisini törpülemeye çalışıyor. İşçi sorunca, patron gibi konuşuyorlar. Sürekli ‘İdare edelim, daha iyi olacak’ deniyor ama bir şeyin değiştiği yok. Her şey daha kötüye gidiyor. Sendika sessiz. İzliyor sadece. İşçileri toplamıyor, konuşmuyor. Patrona tek kelime etmiyor. Patronun kararını işçi nasıl kabul eder diye düşünüyor” diye konuştular.
‘AİDATLARIMIZLA SALTANAT KURDULAR’
Türk Metal’in on binlerce üyesi olduğunu ifade eden bir Ford işçisi, “Bizden bir günlük yevmiyemizi kesiyorlar. Kriz döneminde zaten 10 günlük yevmiye alıyorduk. Sendika neden bu zor durumda ‘Sizden aidat almıyoruz’ demedi? Parası mı yok sendikanın? Bu paralar nereye gidiyor? Özbek’in malvarlığı nereden geliyor? Babadan zenginim diyor ama babadan bir şey kalmadığını herkes biliyor. Sendikacılık yaptıktan sonra Türkiye’nin en büyük zenginlerinden birisi oldu. Sendikanın Ankara, İstanbul, Kıbrıs’ta otelleri var. Bu oteller ne için? Ben yalnızca bir kere gittim o kadar. Bizden de para alıyorlar zaten. Kasada paraların binde biri, ücretsiz izinlerde perişan olan işçiye neden verilmedi? Bu paralar ne için kullanılacak, ne için biriktiriliyor? İşçiye destek olmak için mi, yoksa Ergenekon gibi bir terör örgütü için mi?” dedi.
SENDİKA DEMOKRATİK DEĞİL!
Sendikacılara bir şey söylemeye çekindiklerini belirten bir Ford işçisi, “Sendikanın görevi işçinin hakkını savunmaktır. Ama biz hakkımızı sendikaya söyleyemiyoruz bile. Tepki veren işçiyi sendika belirliyor ve işten çıkarılmasını sağlıyor. Sendika, patronun uygulamalarına karşı haklarını arayacak olanları belirleyip işten attırıyor” dedi. Ford işçisi sözlerini şöyle sürdürdü: “Sendikada kim delege olacak, kim başkan olacak, işçinin kararı, iradesi yok. Delegeler atamayla geliyor. Kimlerin delege adayı olacağını sendika belirliyor. Bir işçinin çıkıp ben de adayım deme şansı ise az. Çünkü tek başına kalınca, ikinci gün o işçi işinden olur. Delegeler hazır liste. Hikayeden bir seçim yapılıyor. Sendikanın adamları, patronun istediği kişiler tam kadro seçiliyor. Böyle seçime ne gerek var ki? Kimi seçiyoruz? Hiç seçim yapılmadan delegeler belirlensin. Belirlenen delegeler de, kendilerini belirleyen sendikacıları seçsin. Al gülüm ver gülüm keten helva. Delege seçiminde demokrasi olmalı. Her isteyen delege olabilmeli ve seçimler böyle yapılmalı. Yoksa bu sendikacılıkla ne işçinin hakkı kalır ne de geleceği olur.” Başka bir Ford işçisi de “Sendika işçinin içinden çıkar, onu temsil eder. Bunlar tepeden geliyor, işçinin içinden çıkmıyor. Kulaklarını tıkıyor, ses çıkarmıyorlar” diye konuştu.

GELECEĞE GÜVENLE BAKAMIYORUZ!
Ağustos ayının sonunda ücretsiz izinlerin başlayacağı söylentilerinin dolaştığını belirten Ford işçileri, “Geleceğe güvenle bakamıyoruz. Ramazan Bayramı’na kadar 15 gün, yılbaşına kadar 55 gün ücretsiz izin diyorlar. Ücretsiz izinleri tekrar yaşamayı kimse kaldıramaz. Herkes işsizlik korkusundan kendini frenledi, ama bir daha olursa ne olur bilemem. Ama kimse geleceğe dair umutlu ve güvenli değil” diye konuştu.
Fabrikanın yedi yıl boyunca büyük kârlar elde ettiğini belirten Ford işçileri, “İhracat şampiyonuyuz, otomotiv sektöründe lideriz dediler. Kriz sürecinde yaşananlar ortada. Biz onların kriz öncesindeki halini de biliyoruz. O zamanları da gördük. İşçiye ne verdiler? İnsanları kandırmaya çalışıyorlar. Devletten alacakları yardıma bakıyorlar” dediler.

ÇÖZÜM BİRLİK OLMAKTA!
Fabrikada yaşanan sorunların, ağır çalışma koşullarının ve tüm çabalara rağmen doğru düzgün geçinememenin çözümü olarak işçiler, birlik olmanın önemini vurguluyorlar. Stres ve öfkenin yükseldiği dönemlerde işçilerin dayanamayıp istifa ettiklerini ya da bireysel tepkiler vermekle yetindiklerini belirten bir Ford işçisi, “İşçiler birlik olacak. Sendika da işçinin önünde duracak. Ancak öyle olur. Ama sendika bunu yapmıyor. Sendika işçi çıkartılırken liste hazırlıyor, sorunlara değinen işçiler sendika-patron iş birliğiyle atılıyor” dedi.
Başka bir Ford işçisi ise “Çok kısa vadede bir şeylerin değişmesi zor. Böyle düşünürsek hayal kırıklığına uğrarız. Öncelikle işler açılmalı, üretim eski haline gelmeli. Her şeyin bir limiti var. En sakin insan bile gün geldiğinde patlama noktasına geliyor. Kriz bir deneyim oldu. İşçiler, sendikanın ve işverenin gerçek yüzünü gördü. Sıkıntıları yaşadılar. Bu bir olgunlaşma sürecidir. İşler açılınca işçiler bunu bir fırsata dönüştürebilir. Toplusözleşme zamanı daha farklı tepkiler olabilir. İkili ilişkiler, toplu hareket etme alışkanlığını kazanmalıyız. Şu anda suskunluğumuz, krizin getirdiği sıkıntılardan. Ama işler açılınca tepkiler de başlayacak” dedi.
İşçilerin öfkesinin krizin sonunu bekleyeceğinin de garantisi olmadığını belirten Ford işçisi, “Connect siparişinin devamı gelebilir mi bilemiyoruz. Kısa dönemli ücretsiz izinler gündeme gelebilir. Connect’in çalışıp Transit’in durgunluğu işçileri de bölüyor. İşçi, ücretsiz izinleri bir daha kaldıramayabilir. Tepki verebilir. Bu kıvılcım volkana dönüşebilir. En umulmadık yerde ve zamanda tepki verilebilir. Sipariş bitince, işçiler boyun eğecek mi eğmeyecek mi, bunu süreç gösterecek” diye konuştu.
İşçilerin yaşadıkları deneyimlerle daha da olgunlaştıklarını belirten Ford işçileri, “Yaşananlardan az ya da çok herkes bir şeyler öğrendi. Gerçek yüzler görüldü. Ama hâlâ işçilerin kendi aralarında ayrılıklar var. Rekabet var. Üretim temposu arttıkça işçileri birbirlerine düşürmek istiyorlar. Ama binlerce işçi aynı sorunları yaşıyoruz. Bu sorunlara karşı emeğimiz için, geleceğimiz için birleşmek zorundayız” diye konuştular.

HÜKÜMET PATRONLARI DESTEKLEDİ!
Hükümetin işçilerin oyuyla iktidar olduğunu ifade eden işçiler, kriz sürecinde hükümetin, işçilerin taleplerini dikkate almayıp patronları destekleyen beş paket açıklamalarına tepkililer. Krizin işçiyi teğet geçmediğini belirten Ford işçisi, “Kriz teğet geçmiş olabilir. Öyleyse sadece hükümet yetkililerini, patronları teğet geçmemeliydi. İşçiyi de teğet geçmeliydi. Hükümetin açıkladığı paketlerde işçi yok. İşverenin sigorta primlerinin indirilmesi var, İşsizlik Fonu’nun patronlara peşkeş çekilmesi var. Oysa işçi yararına işler yapılabilirdi. Örneğin işçinin ödediği sigorta primi indirilebilirdi” diye konuştu.
ÖTV indiriminin işçiye hiçbir faydası olmadığını belirten başka bir Ford işçisi, “ÖTV indirimi bana yaramadı. Patron kazandı. Fiyatlar da pek düşmedi. Patron zam yaptı. Yani ÖTV indirimi sadece patrona yaradı, kârını arttırdı. Olan yine gariban işçiye oldu. Güya işçiyi kurtarmak içindi. 2 bine yakın işçi atıldı. ÖTV indirimi ve hurda kampanyasıyla satışlar epey arttı ama işçinin koşulları değişmedi” dedi.
Hazırlayanlar: M. Arif Koşar / Şerafettin Gökdeniz
ÖNCEKİ HABER

Maliyeti 55 kuruş fiyatı 28 kuruş

SONRAKİ HABER

GERÇEK

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...