21 Ağustos 2009 00:00

SENDİKALAR KÜRT SORUNUNU TARTIŞIYOR - 7
Operasyonlar durdurulmalı

Kürt sorunun tartışılmasına yönelik bir zemin hazırlanmalıdır. Bunun için; PKK silah bırakmalıdır, operasyonlar durdurulmalıdır. Hükümete ve TSK’ya düşen görev budur.

Paylaş

Mehmet Antmen (SES Adana Şube Başkanı): Ülkenin önemli sorunlarından birinin Kürt sorunu olduğu çok açık. Bu sorun yok gibi davranmak ya da sorunun çözümüne ihtiyaç yokmuş gibi davranmak; CHP ve MHP’nin davrandığı gibi davranmak çok yanlış. Ortada çok ciddi bir sorun var ve bu sorunun çözülmesi gerekiyor.
Buna karşın AKP’nin çok samimi olduğunu düşünmüyorum. Özellikle Ortadoğu’da birtakım çıkarlar adına İslami çözüm yolları aradığı kanaatindeyim. Bu anlamda AKP’den bu sorunu çözmesini beklemek çok yanlış. Ancak ülkedeki solcuların, sosyalistlerin, devrimcilerin çözüm önerileri geliştirmesi ve hükümeti sıkıştırması gerekiyor.
Bir plan ve program ortaya koymaları önemli bir adımdı. Kürt sorununun bir demokrasi sorunu olduğunu ve Türkiye’nin demokratikleşmesi ile çözülebileceğini düşünüyorum. Tek başına çözülecek bir sorun değil. Ülkede birçok demokrasi sorunu var ve bu sorunları yaşatan AKP Hükümeti, şimdi ne olduysa ‘Ben bu sorunu çözeceğim’ diye ortaya çıktı. Ancak çözüm önerileri nedir? Bilmiyoruz.
TARTIŞMANIN ZEMİNİ HAZIRLANMALI
Bu sorunun tartışılmasına yönelik bir zemin hazırlanmalıdır. Bunun için; PKK silah bırakmalıdır, operasyonlar durdurulmalıdır. Özellikle ateşkes dönemlerinde operasyonların devam ettiğini biliyoruz. Hükümet, Kürt sorununun çözümünde samimi olduğunu gösteren bir adım atmalıdır. Bunun en büyük göstergelerinden bir tanesi, bence operasyonların durdurulmasıdır. Hükümete ve TSK’ya düşen görev budur. Hükümete düşen ikinci görev ise kendisi nasıl bir çözüm öneriyor bunu açıklamasıdır. Üçüncü adım ise siyasi parti temsilcilerinin, sendikacıların, aydınların, sanatçıların içinde yer alacağı geniş tartışma alanı açılmalı ve saydığım kurumların bu konuyu tartışmasına yönelik adımlar atılmalı.
Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünde herkesin uzlaşabileceği bir zemin oluşturabileceğini düşünüyorum. Bu sorun, özünde siyasi bir sorundur. Bu konuda siyasi partilerin ne düşündüklerini halk ile mutlaka paylaşmaları gerekiyor. Bu konuda samimi olmayan AKP’yi, samimi adımlar atmaya zorlamak gerekiyor.
Ülkede yaşanan diğer antidemokratik konular olan koruculuk sisteminin kaldırılmasında hükümet adım atmalıdır. Koruculuk muhakkak kaldırılmalı, operasyonlar konu tartışılmaya başlanmadan durdurulmalıdır. Toplumun vicdanını rahatlatacak adımlar atılmalıdır. Bu konuda en büyük görev, sol, sosyalist ve devrimci partilere düşmektedir.
KESK’in, TTB’nin, TMMOB ve DİSK’in bu konuda tavırları yıllardan beri nettir. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl olarak çözülmesinden yana tutum almışlardır. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü, Türkiye’deki emek hareketinin önünü açacaktır.
Bir ülkede bir çatışma ortamı varsa milliyetçilik had safhaya ulaşır. Böylesi bir ortamda etnik taleplerin, sınıfsal taleplerin önüne geçeceğine inanıyorum. Çatışma nedeniyle toplumda kamplaşma oluyor. Sınıfsal çıkarları aynı olan Kürt ve Türk kökenli işçiler, etnik kamplaşma içinde ezilmektedir. Bu sorunun demokratik çözümü, emekçilerin bir araya gelerek sınıfsal hakları için mücadele etmelerinin önünü açacaktır.

SAVAŞTAN NEMALANAN ÇEVRELER BARIŞI İSTEMİYOR
Halil Çekin (TÜMTİS Adana Şube Başkanı): Kürt sorunu, verilen mücadeleler sonrasında bir çözüm noktasına dayandı. Son dönemde Kürt sorunu adına iyi şeyler olduğunu düşünüyorum. Yaşanan olumlu gelişmelerin emekçiler açısından da önemli olduğunu vurgulamak gerekir.
Ben Kürt kökenliyim. İşyeri temsilcilerimizden biri ile bu konuyu tartıştık. Kendisi Türk ve milliyetçi kökenli. Adana’da Doğu’dan gelip işsiz kalan binlerce insan var ve bunlar, patron için ucuz iş gücü olarak görülüyor. Patronlar, işçiler haklarını isterken dışarıdaki işsizleri gösteriyorlar. Kürt sorunu nedeniyle binlerce insan köylerinden oldu ve metropollerde işsizler ordusu oluşturdu. Ayrıca bu sorunun çözümü, Türkiye’nin Irak ile olan ticari ilişkilerini de geliştirecektir. Bu olayın ekonomik boyutu. Ancak büyük sermaye grupları, bu ilişkilerin gelişmesinden yana değiller; böylelikle barış da istemiyorlar.
Siyasi boyutunda ise herkes kendi dilini rahatça konuşup kültürünü yaşamalıdır. Bu tür sorunlar dünyada emek-sermaye çelişkisini ortaya çıkarmanın da önünü tıkıyor. Talepler tamamen insani ve karşılanabilir nitelikte. Ancak savaştan nemalanan birçok çevre, barış istemiyor. Adımların bir an önce atılması gerekiyor. Şimdiye dek olanları olumlu buluyorum. Ancak bu sürecin altı, demokrasi güçleri tarafından doldurulmalı.

SENDİKALAR ORTAK TAVIR ALMALI
Recep Gökdeniz (Petrol-İş Bandırma Şube Başkanı): Kürt sorununun daha geniş yığınlarca tartışılıyor olması tabii bir ilerleme ama somut bir açılım yapılmış değil. Bu tartışmalar devam ederken bir taraftan operasyonlar devam ediyor. Ölüm haberleri geliyor. Bir taraftan DTP’yle görüşülürken, diğer taraftan üye ve yöneticileri tutuklu.
Eğer bir açılım olacaksa bu halkın önünde yapılmalı. Öyle kapalı kapılar arkasında gizli görüşmelerle olacak bir açılımı kabul etmiyoruz. Ülkedeki sendika ve sivil toplum örgütlerinin bu konuda taraf olması gerekiyor. Onlardan görüş alınması gerekiyor. Daha somut ve halkın içinde olduğu tartışmalar yapılması gerekiyor. Sendikalar demokrasinin temel unsurlarından biridir. Kendi içlerinde birlik sağlamalı ve çözüm için çalışmalıdır.
Bu sorunun çözümü Amerika ya da Avrupa’da değil, burada. Biz emekçiler çözümde taraf olmalıyız. Sendikalar da milliyetçi söylemlerin dışına çıkarak, bir araya gelmeli ve ortak bir tavır ortaya koymalılar. Bu tavır sadece söylemde değil, eylemde de gösterilmeli.

İÇİNDE KÜRT VE TÜRK EMEKÇİLERİNİN OLMADIĞI AÇILIM SORUNLU OLUR
Erdem Arcan (Yol-İş İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı): AKP iktidarı, Kürt Açılımı’nı gündeme getirdi. Zaten bu konuyla ilgili uzun zamandan beridir bir açılım gerekiyordu. Ancak yapılacak açılımın altının dolu dolu olması, Kürt ve Türk emekçilerinin de içinde olması gerekiyor. Ancak bu konuyla ilgili yapılmış net bir açıklama yok. Kimse Kürt Açılımı’nın ne olduğunu bilmiyor. Açılım kelimesinden başkaca bir açılım göremiyoruz. Bu açılımın ne olduğu paylaşılmalıdır. Ancak biz şunu net olarak söylüyoruz: Biz Apo’nun ağzının içine bakan bir açılımı kabul etmeyiz. İçinde Kürt ve Türk emekçilerinin olmadığı açılım, sorunlarıyla sıkıntılarıyla gelen bir açılım olur. Kürt ve Türk halkının ortak isteklerine cevap da veremez. Kürt Açılımı, AB ve ABD’nin bölgesel çıkarları için yapılacaksa, AKP de bunun taşeronluğunu yapacaksa, bu sadece onların açılımı olur. Yıllardan beri biz emekçilerin oluşturduğu ortak bir dil vardır. Güneydoğu’ya özgürlük ve reform gelecekse bu toprak reformu yapılarak gelir. Toprak reformu olmadan yapılan açılım, Kürt ağalığını ve aşiretleri geliştiren ve halkı sömüren bir açılım olur. İçinde Kürt ve Türk emekçilerinin olmadığı açılım, Kürt halkının mutluluğu için yapılmış bir açılım değildir. Emperyalist güçlerin açılımı olur.
Bu konuyu şu an herkes tartışıyor. Biz işyerlerinde de bu soruna dair konuşuyoruz, tartışıyoruz. Ancak ortada net bir açıklama olmadığı için herkesin kafası karışık.
Ayrıca sendikaların kendileriyle ilgili birçok sorunu var. Özel İstihdam Büroları, Sendikalar Yasası ve İşsizlik Fonu’nun sermayeye aktarılması ve yine TİS’in çok olumsuz bitmesi ile ilgili tartışmalarımız sürüyor. Bunların üzerine şimdi de Kürt Açılımı eklendi. Bütün bunlar Türkiye’nin birer gerçeği; işyerlerinde her birini çekinmeden konuşuyoruz ve tartışıyoruz. Ayrıca işyerlerimiz dahilinde İl Özel İdarelerinin ödenmeyen ikramiyeleri ve maaşları gibi sorunlarımız da var. Önce tabii emekçilerin kendi yaşadıkları sorunu aşması gerekiyor. Kürt Açılımı’na çok adapte olamıyorlar bu nedenle.
ÖNCEKİ HABER

Ortak talep: Çözüm

SONRAKİ HABER

ÖRGÜTLÜ BASIN

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...