22 Ağustos 2009 00:00
EKONOMİK PERSPEKTİF
Mizah dergilerinin birinde bir karikatür vardı: Veremle Savaş Derneğinde veremli hastalar dövülüyordu. Türkiye öyle bir ülke haline geldi ki; şaka nerede başlıyor ya da gerçek nerede bitiyor...
Mizah dergilerinin birinde bir karikatür vardı: Veremle Savaş Derneğinde veremli hastalar dövülüyordu. Türkiye öyle bir ülke haline geldi ki; şaka nerede başlıyor ya da gerçek nerede bitiyor, bazen öyle bir karışıyor ki, çözebilene aşk olsun!
Bundan on yıl önce; on binlerce insanın evini, canını, eşini, çocuğunu, arkadaşını, kısaca hayatının anlamını yitirdiği günlerde Meclis toplandı bir gece. Sosyal Güvenlik Yasasında deprem yaratıp on yıllar boyunca kazanılmış haklara ağır darbeler vuruldu. Sonra gerisi geldi. İş o kadar tuhaflaştı ki, açıklamalar Ama size dokunmaz, ancak torununuza kadar geldi. Duyarsızlaşmak gerekiyordu, duyarsızlaştı toplum da. Kimi aklı evveller kundaktaki bebeleri sigortaladılar, geri kalan milyonlarsa güvenli bir geleceğin sigortasını gevşetip TÜİKin iş bulma ümidini yitirenler tanımına adım attılar. 90ların başına kadar bütçesi fazla veren sosyal güvenlik sistemi nasıl oldu da birden zarar etmeye başladı? Biraz gazete, dergi okuyanlar, sosyal güvenlik sistemi fonlarının (işçi ve emekçilerin soğumamış alın terlerinin) 24 Ocak 1980 sonrası uygulanan deregülasyon sürecinin devlet bütçesinde açtığı yaraların finansmanı için kullanıldığını bilir. Bunu sorgulayan pek çıkmadı. Ama devletin sırtında kambur vecizesini geniş halk kesimleri de kendi içinde tekrar etti, tekrar ettikçe de inandı. Zarar ediyor, haydi kapatalım! Bu kadar emekliye bakmaya mecbur mu bu toplum? Peki, milletvekillerine neden kıyak-emeklilik var? Ne yani, halkı için o kadar çay ısmarlayan, hizmet aşkı ile yanıp yanıp sönen çok kıymetli ve pek muhterem vekillerimizin kefenliğine göz mü diktiniz yoksa?
***
Meclis, halkın kriz yüzünden evine ekmek götüremediği, işsiz sayısının 6 milyonu aştığı bir dönemde yine toplandı. Bu kez orasından burasından kırpıla kırpıla fon olmaktan çıkıp, adeta yırtık bir dona dönüşen İşsizlik Sigortası Fonu hedefte. Şu an fondaki rakam 41 milyar 616 milyon TL. TBMMden geçirilen düzenlemeye göre fonun 2009 ve 2010 yılında nema gelirinin dörtte üçü bütçeye gelir kaydedilecek. 2011 ve 2012 yılında da fonun nema gelirinin dörtte biri bütçe gelir tahmini olarak yazılacak. Yine aynı düzenlemeye göre işverenler, işsizlik ödeneği alan bir işçiyi işe alırsa veya mevcut işçilerine ilave olarak Nisan 2009 ayından sonra 31 Aralık 2009 tarihine kadar yeni işçi alırsa, işveren payına ait sigorta primleri fondan karşılanacak. Ayrıca, yasayla Güneydoğu Anadolu Projesine (GAP) kaynak aktarılacak. İşin özü; fona fon-dip yapılacak.
İşini kaybeden işçilere yeni bir iş bulununcaya kadar maddi destek sağlamak amacıyla kurulan İşsizlik Sigortası Fonundan haziran ayında yararlanan işini kaybetmiş işçi sayısı, 82 bin 439 kişi. Kaba bir hesapla, mevcut işsizlerin yüzde 1.3ü. Demek ki, işsizler bu fondan yararlanmıyor desek yeridir.
İster misiniz, deprem sırasında konulan geçici vergilerin sürekli hale gelmesiyle iyice yoksullaşan depremzedelerin yaşadığı gibi, deprem konutundan kapı dışarı edilenler gibi, şimdi de işsiz kalandan işsizlik vergisi alınsın?.. Öyle ya, bize kriz sürtünüp geçtiğine göre işsiz olanlardır belki de durumu kötü gösteren!
SİNAN ALÇIN