26 Ağustos 2009 00:00
Almanyadaki sol deneyim
Türkiyede yaşanan olumsuzlukların kaynağında solun güçsüzlüğünün de bulunduğuna dair tespitler bugünlerde yeniden artarken, Çatı Partisi girişiminden EMEPin çekilmesinin ardından da ÖDP içindeki ayrışma...
Türkiyede yaşanan olumsuzlukların kaynağında solun güçsüzlüğünün de bulunduğuna dair tespitler bugünlerde yeniden artarken, Çatı Partisi girişiminden EMEPin çekilmesinin ardından da ÖDP içindeki ayrışma, solda birlik üzerinde soğuk duş etkisi yapmış durumda... Özellikle de ÖDPde yaşananlar...
Çünkü ÖDP, soldaki diğer partilerin aksine, birden fazla sol anlayış ile bireyin bir araya geldiği bir ortaklaşmaydı. Bu deneyimin büyümek yerine bölünüp küçülmesi, birlik çabalarına da bir soru işareti kondurttu.
Peki ÖDP, neden büyümek yerine sürekli bölündü? Bu sorunun birincil muhatabı, şu anda ayrı ayrı noktalarda bulunan ÖDPliler olsa da aslında birlik arayışında/girişiminde olan herkesi kapsıyor.
İşte tam bu süreçte, aralarında ÖDPden ayrılanların da bulunduğu Mayıs çevresi, cumartesi günü TMMOBun Beyoğlundaki temsilciliğinde bir etkinlik gerçekleştirdi. Benzeri, bir iki gün sonra İzmirde yapılacak.
Etkinlik, Almanyada bugün Die Linke. (Sol) adını alan, Almanya Sol Partisi deneyimine ilişkindi. Konuşmacı da 2007de kurulan Sol Partinin (Die Linke.) Barış ve Uluslararası İlişkiler Çalışma Grubu Üyesi Kadriye Karcı...
Salon küçüktü ama tam dolmuştu. Gelenlerin çoğu, Mayıs çevresindendi. Duyuru mu yeterince yapılmadı, yoksa sol mu bunu önemsemedi belli değil.
Aslında hem konu, hem de konuşmacı oldukça yerinde seçilmişti... Birleşmenin en güçlü oluşturucularından Demokratik Sosyalizm Partisinin üyesi olan Karcı, aynı zamanda bu partiye bağlı olan Rosa Lüxemburg Vakfının da üyesi. Almanya Demokratik Cumhuriyetinde yaşamış, yine iki Almanyanın birleşmesine de bizzat tanıklık etmiş biri. Bu gün reel sosyalizm ile hesaplaşılması gerektiğini söyleyen bir sosyalist. Bu yönleri bilindiği için mi, yoksa Türkçe bildiği ve Türkiyeli kimi dostların ilişkileri nedeniyle mi tercih edildi bilemiyorum. Ancak tüm bu özellikleri itibariyle sol birlik deneyimi açısından ideal bir konuşmacı... Türkiyeyi ve Türkiye solunu da yakından tanıyan bir sima olarak...
Ki Karcı, yaptığı sunumla da bunu ortaya koydu. Her ne kadar Almanyadaki sol birlik deneyimi henüz yolun başında olsa da, büyüme potansiyelini ortaya koymuş durumda... AB Parlamentosunda yer alan Avrupa Sol Partisinin de önde gelen üyesi... Dolayısıyla bu birlik çalışmasının nasıl yürütüldüğü, birebir çakışmasa bile en azından başka bir ülkenin deneyimi olarak da önem arz ediyor.
Karcı da genel hatlarıyla, zaman zaman da örnekler vererek, Almanyadaki sosyal demokratlar, sol sendikalar ve Demokratik Sosyalizm Partisinin birleşme öyküsünü anlattı. 1998lerden bu yana bunun iniş çıkışlarından bahsetti.
Karcının anlattıkları, birçok açıdan özgünlükler taşımakla birlikte, ders çıkarılması gereken birçok ögeyi barındırdığı da bir gerçek. Örneğin asıl gücünü, birleşmeden önce Doğu Almanya olarak bilinen bölgeden alan Demokratik Sosyalizm Partisinin, Batı Almanyadaki sol ve sosyalistler tarafından dışlanmasından, yine 60 bin üyeye sahip Demokratik Sosyalizm Partisinin, 10 bin üyesi olan ve seçimlere dönük kurulan Emek ve Sosyal Adalet Girişimi ile sol partiyi oluşturma adına isminden vazgeçmesine kadar birçok deneyim sundu. Bu birleşmeyle birlikte 54 milletvekilini çıkardıkları 2002 seçimlerini, keza bunun ortaya çıkardığı pratik sorunlar ve elde edilen tecrübeleri aktardı. Tabii ki yüzde 5in altında kaldıkları 2007 seçimlerini de...
Aslında Almanyadaki Die Linke.de yaşananlar, her ne kadar toplantıda söz alan kimi katılımcılar Türkiyede daha önce ÖDP deneyimi sırasında yaşandığını dile getirseler de, o salonda yöneltilen soru ve kimi açıklamalar, tepki ve çözüm yöntemlerinin aynı olmadığını ortaya koydu. Özellikle de Karcının konuşmasının ikinci oturumunda, partinin işleyişine ilişkin detaylara kadar inen sorular, aslında ÖDP öznelinde solun neden bir arada yapamadığının işaretlerini taşıyordu.
Grupsal tutum alabilme, partinin kararlarını eleştirme ve bunu kamuoyu ile paylaşma hakkı, bağlayıcı kararı dahi uygulamama özgürlüğü...
Bir taraftan kendi anlayışını yeni parti çatısı altında da etkinleştirme özgürlüğü, diğer taraftan bütün bunlara karşın yeni partiyi kendisi için gelecek ve üst kimlik olarak görme bakışı...
Ortada bir program olmamasına ve hâlâ çözümlenmemiş birçok soruna rağmen, iki başkanlı olarak toplumun somut ihtiyaçlarına çözüm aramayı asıl öncelik haline getirme...
Kadriye Karcının altını çizdiği birçok eksiğe, yine hâlâ kat edilmesi gereken epey bir yola ve soruna rağmen; solcusu, sosyal demokratı, Troçkisti, anti kapitalisti, anarşisti, sosyalisti ve Marksisti, hiçbir dönem olmadığı kadar bugün Almanyada daha etkili bir güce ulaşmak için ele ele vermiş gözüküyor.
Çok küçük bir anlayış bile olsa, bulunduğu yerde etkinliğini korumak için parti içinde çalışma grubu oluşturma imkanı var. Hatta bunun için partinin maddi kaynaklarından faydalanma hakkına da sahip. Parti kararına muhalefet etti ya da onu kamuoyu önünde eleştirdi diye ihraç edilmiyor. Yine isteyene Die Linke.deki noktadan (.) sonra kendi ismini yazabilme imkanı tanınmış...
Bütün bunlara rağmen nasıl yürüyor işler? Kadriye Karcıya göre bunu sağlayan bazı temel sigortalar var:
Her şeyden önce ortak konuların her zaman öne çıkarılmasının esas alınması.
Dürüstlük Belgesi... Herkesin birbirine karşı dürüstçe davranacağını taahhüt eden bir sözleşmenin imzalanması.
Partinin üzerinde hemfikir olduğu temel yaklaşımlar ile hâlâ üzerinde hemfikir olunmayan çözüm bekleyen temel sorunlara rağmen, yeni parti için çabalama...
Son olarak da genel politikadan ziyade bir alternatif olma adına gelişmeler ve sorunlar karşısında pratik çözüm üretme ve bunu halka ulaştırma arayışı.
HÜSEYİN DENİZ - Gazeteci